Acı haberi az önce aldık.
Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi ve bir polisimiz Diyarbakır’da şehit edildi.
Biri hukuk diğeri güvenlik şehidi.
Biz bu satırları yazarken Diyarbakır sokaklarında halen silahlar patlıyordu.
Sabah Ahmet Kaya’nın “Diyarbakır Türküsü”nü dinliyordum. Sözleri her zaman beni hüzünlendirirdi.
Diyarbakır ortasında vurulmuş uzanırım
Ben bu kurşun sesini nerede olsa tanırım
Bu dağlarda gençliğim cayır cayır yanarken
Ay vurur gözyaşıma ben gecede kalırım.
Üzülme sen üzülme, başını öne eğme
Gün olur kavuşuruz, dert etme Diyarbakır
Ağlama sen ağlama, kanlı bezler bağlama
Bu yangın söner bir gün, ağlama Diyarbakır
Yusuf Hayaloğlu yazmış sözlerini. Ahmet Kaya ne güzel yorumlamıştı.
Bu toprakları vatan bilmiş herkes için anlamlı sözler.
Dünü, bugünü ve belki de maalesef yarını anlatır bu sözler.
Acı bitsin istedikçe, birileri bu toprakları kan deryasına dönüştürmeye çalışıyor.
Tahir Elçi’nin ve polisimizin Diyarbakır ortasında vurulmuş uzanır hali gözlerimden gitmiyor.
Elçi’yi ve polisimizi şehit eden kalleşlerin hangi amaca hizmet ederse etsin sıktıkları kurşun Türkiye’yedir.
Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu’nun sözleri yerindedir.
Türkiye’ye sıkılan kurşunlara, kardeşliğimize sıkılan kurşunlara teslim mi olacağız.
Olmamalıyız.
Tahir Elçi’yi öldüren kurşunu hangi vicdansız sıkarsa sıksın, biz o elin gerçek sahibini bilen bir milletiz.
Öyle bir zor dönemden geçiyoruz ki, coğrafyamız ateşler içinde.
Ülkemizin ve bölgemizin parçalanma planları hayata geçiriliyor, komşularımızla büyük sorunlar yaşıyoruz, Batı dünyası zaten kendi planlarının peşinde, bir de üstüne üstlük Rusya’yla büyük bir gerilim yaşıyoruz.
Tahir Elçi’ye de böyle bir dönemde kurşun sıkıldı.
Kardeşliğimize sıkıldı.
Yetkililerden suçluları amasız, lakinsiz bulmasını; halkımızdan da metaneti, sağduyuyu koruyarak kardeşliğe sahip çıkmasını, zalimlere, faşistlere ve bölücülere gerekli dersi vermesini beklemek hakkımız.
Diyarbakır’ı ağlatmanın, Türkiye’yi ağlatmak olacağını Edirne’sinden Hakkari’sine Muğla’sından Kars’ına herkesin bilmesi gerektiğini unutmayalım.