"100 GÜN"lük YEREL SEÇİM OYALAMACASI!..
Daha doğrusu tüm rezalet gidişata rağmen, herşeyi yolunda gösterme çabaları memleketin tuhaf manzarasını kaotik bir mecraya sürüklemeye devam ediyor...
AKP, CHP ve İYİ Parti'nin "kurultay" tartışmalarıyla meşgul olduğu bir süreçte, Türk ekonomisi uçurumun ucuna gelmiş, "ha düştü, ha düşecek" vaziyette, ince bir ipliğin ucunda sallanırken, en çok "tuhaf" davrananların başında ise yılışık "medya" geliyor;
İktidarın adeta uşağı haline gelmiş yandaş medyaya bakarsanız memleketin her köşesi ve herşey "güllük gülistanlık!.." Velhasıl, onlara göre millet mutluluktan göbek atıyor!!!
İktidara koşulsuz hizmet eden medya "döviz"deki vahim patlamayı göstermemek için her gün, 24 saat boyunca boyalı sayfalarda-kirli ekranlarda maymunluk yaparken, neredeyse "yarım dolar 2.5 lira" diye manşet bile atacaklar...
AKP medyasına bakarsanız, Türkiye oldukça mürrefeh bir ülke!!! Onlara göre, "Gidişat her alanda süper, halk çok mutlu, ekonomi tıkırında, ülke büyüyor, ihracat artıyor, her alanda üretim patlaması yaşanıyor ve Türkiye gelişmiş ülkeler sıralamasında hızla zirveye yükseliyor!!!"
Daha dün milleti tehdit edercesine, "ya başkanlık ya kaos" diye çığlık atanlar bugünlerde neredeyse manşetlerinde yukarıdaki tuhaf zırvaları yazacaklar, ekranlarından bu ikiyüzlü yalanları da haykıracaklar ama nafile...
***
"İflas"mı demiş Almanya?!
Gazetelerde dün çok önemli bir haber vardı, AVM, iş merkezleri ve plazalarda "boş" durumdaki ofislerin oranı yüzde 30'u aşmış...
Çarşı-pazarlardaki işyerlerinin durumu ise çok daha vahim... Her şehirde binlerce "satılık" ilanı her köşede kiralık işyeri çağrıları...
Çarşı-pazarda işler tamamen durmuş, yatırımlar her alanda fren yapmış, ekonomideki gelecek belirsizliği "iflas"ları arttırmış, kapanan işyeri sayısı yüzde 30 artmış, açılan işyeri sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 25 azalmış ama AKP'lilerle yandaş medyalarının hiç umurunda değil...
Oysa iktidar medyası hangi pembe yalanları savurursa savursun, ABD dolarının 5 TL'yi aştığı bir ülkede, bırakın ekonomik durgunluğu, sosyal alanda da hiç huzur kalmaz ki, bu kaos, sürekli dillendirilen "altınlarınızı, dövizlerinizi bozdurun" gibi sıradanlaşmış çağrılarla da kesinlikle giderilemez...
Baksanıza; AKP medyası memleketi kasıp kavuran ekonomik kaosu örtbas için çırpınırken, Alman Die Welt gazetesi, Trump yönetiminin AKP'li iki bakana yönelik "yaptırım" kararını genişletmesi halinde, devletin "iflas" edebileceğini bile yazmış...
O halde şimdi sormak lazım; Memleket ekonomisi döviz kıskacında iyice tarumar haldeyken, bakanların birbirine "omuz" atarak pervasız-duyarsız-ilgisiz şovlarda savrulması neyi örtebilir ki bu ülkede?..
Ya da, yandaş medyanın "100 günlük eylem planı" diye Erdoğan'ın sözde "dev yatırım" vaatlerine sarılması ülkenin içinde bulunduğu hangi ekonomik gerçeği tersyüz edebilecek acaba?..
Soru bellidir; dövizdeki çılgın yükselişin iyice tetiklediği ekonomik kaos tüm ülkeyi giderek daha fazla kuşatırken, ekonomi "100 gün" daha dayanabilir mi ki?..
Ülke "100 gün" daha, enflasyon, zam, işsizlik ve döviz terörünün kasırgalarına direnebilir mi acaba?..
Hiç sanmıyorum; çünkü ülke ekonomik bataktayken "100 günde dev yatırımlar" yapabilmek iddiası gülünçten de öte, yerel seçimler için bir oyalamaca senaryosudur ki, artık hiçbir gerçeğin üstü örtülemez...
Gidişat AKP'nin umurunda değil ama şu muhalefet "kurultay" karmaşasından kurtularak, iktidarı sarsabilecek tek "çıkmaz" olan ekonomideki kargaşa üzerinden etkili siyaset yapabilecek mi, halkı uyarabilecek mi ve en önemlisi de, "çözüm" üretebilecek mi?..
***
Adıyaman'ın Atatürkçüleri
Türkiye'de "sosyal" medya kullanıcılarının sayısı 30 milyonu aşmış...
Arkadaş bulmak, dostları aramak, "sosyal" faaliyetleri duyurmak ya da siyasi öfkeyi yansıtmak için de kullanılıyor internetteki medya patformları...
"Sosyal" medya, kadınlara- yaşlılara saldıran magandaların ya da tacizci ahlaksızların deşifre edilmesine katkı da sunmuyor yalnızca... Binlerce alanda çok etkilidir "sosyal medya..."
Peki; adı üstünde bu platform "sosyal" de, gerçekten "sosyal" amaçlarla kaç kişi kullanıyor acaba?.. Daha doğrusu "sosyal yardımlaşma ve dayanışma"ya ne kadar hizmet ediyor internet mecraları?..
Hafta ortasında bu soruya yanıt verebilecek yemekli bir toplantıdaydım... Sevgili dostum eczacı Mehmet Baykara'nın daveti üzerine gittiğim yemekte yalnızca yeni dostlarla tanışmadım, aynı zamanda "sosyal" medyanın bir başka önemli yönüyle de karşılaştım ki, bu beni çok mutlu etti...
Mehmet, Aziz, Mustafa, İrfan, Işık, Asiye, Ender, Agop ve Kamber...
Bankacı, esnaf, sigortacı, öğretmen, doktor, eczacı...
Hepsi aynı amaçla bir araya gelmiş; Sosyal medyayı gerçekten "sosyal" yardımlaşma uğruna kullanmak için...
Bu arkadaş grubu "Çağdaş Adıyamanlılar Platformu" (ÇADAP) adı altında "WhatsApp" üzerinden örgütlenmiş... Hepsi Adıyamanlı, hepsi aydın, hepsi özverili...
Platformun amacı belli; "Atatürk ilke ve devrimlerine bağlı kalmak kaydıyla, Adıyaman'ın kültür ve turizmini tanıtmak, kentin gelişimine ve insanına katkı sunmak, hemşehriler arasında sosyal yardımlaşma duygusunu geliştirmek..."
256 hemşehri aralarında topladıkları paralarla yoksullara gıda dağıtıyorlar, öğrencilere burs veriyorlar, okullara kitap-kırtasiye yardımı yapıyorlar...
Platformun başkanı Aziz Binzet, kendi aralarındaki yardımlaşma tartışmalarının etkili bir "platform"a dönüşmesinden mutlu olduklarını, faaliyetlerini yaygınlaştıracaklarını söylüyor...
Dernekleşme konusunu da tartışan ÇADAP üyelerinin bu örnek davranışını duyurmamızın iki amacı var;
Hem internet platformalarının gerçekten "sosyal" amaçlarla kullanılabileceğini göstermek hem de ÇADAP'tan habersiz Adıyamanlıları kendi memleketlerine karşı duyarlı olmaya çağırmak...
Kimbilir; belki ÇADAP örnek olur da, çok yakında bu tür "sosyal" örgütlenmeler tüm kentlerin "platform"larını aynı çatı altında toplayan devasa bir internet federasyonuna bile dönüşebilir?..
Hep IŞİD, töre cinayetleri ve kan davalarıyla da gündeme gelen Adıyaman'ın çağdaş yüzünü gösterenlere selam olsun...
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac