12.CUMHURBAŞKANIMIZI YALNIZCA BARACK OBAMA BİLİYOR
Nasıl mı?
Yerel Seçim heyecanı bitti, şimdi de Cumhurbaşkanı seçimi kargaşası yaşanacak.
Zaten televizyonların tüm kanallarında tartışmalar başlatıldı.
Herkes papatya falı açıyor.
Konuşmalara bakılırsa, Recep Tayyip Erdoğan’ın “Başkanlığı” garanti.
O yokuşu her kim tırmanacaksa, Çankaya’nın yeni “sakinine” hayırlı olsun!
Ülkemin siyasi tarihine bir küçük katkıda bulunarak vatandaşlık hak ve görevimi yerine getirmeyi borç sayanlardanım.
Sizlere Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı'nın ne zaman ve nerede belirlendiğini yazarsam, bugünkü tartışmalara da katkım olabilir. Bu konuda akıl oyunu yapanlara da yardımcı olabilirim düşüncesindeyim...
İşadamı Ali Rıza Bozkurt’u tanıyanınız vardır, tanımayanınız da olabilir.
ABD’de yaşayan çok önemli bir iş adamıdır. Yaşamı bir başarı öyküsüdür.
Yıl 1999. Kendisi ABD Cumhurbaşkanına çok yakın isimlerdendi.
Washington, White House’da Türkiye’ye seçilecek Cumhurbaşkanı tayini tartışmaları yapılırken oradaydı ve Çankaya’ya çıkacak “zatın” adını öğrenme bahtiyarlığına erdi.
Bu kişiyi de Türkiye’den bir akademisyenle paylaştı.
Bugün İstanbul’daki bir vakıf üniversitesinde öğretim üyesi olan O.Ö. da, 10 Mayıs 1999 tarihinde Anayasa Mahkemesi Başkanı
Ahmet Necdet Sezer’e bir faks çekti.
“Cumhurbaşkanlığınız hayırlı olsun” dedi.
Devam ediyorum…
Bu fakstan bir yıl sonra. Yer Ankara.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Bülent Ecevit, Ortadoğu’da ABD’nin büyük operasyon yapacağını fark ediyorlar.
BOP Eşbaşkanlığı'na da Orgeneral Çevik Bir’in getirileceğini öğreniyorlar. Bu konudaki bilgi kaynağını bir tek Süleyman Demirel açıklayabilir. Bir de, muhtemeldir, Ali Şener Beyefendi biliyordu. Umarım eski Cumhurbaşkanımız çoktan tamamlamış olduğu anılarında bunu yazmıştır.
Demirel ve Ecevit bu durumdan çok rahatsız oluyorlar. Ve, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun da önerisiyle Çevik Bir’i emekli etmeye karar veriyorlar.
Anlaşılan o ki, güçleri yetmiyor!
Bu arada, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun da görev süresini uzatmak amacıyla formül arayışına girmişler.
Öncelikli adımın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ikinci kez cumhurbaşkanlığına getirilmesi amacıyla da koalisyon ortakları arasında pazarlıklar başlamış.
Ancak, gönlünde Cumhurbaşkanlığı yatan Mesut Yılmaz, buna karşı çıkmış. Devlet Bahçeli’den de destek bulmuş.
DSP’den de Ecevitler’in altın çocuğu Hüsamettin Özkan şiddetle direnç göstermiş.
Tabii bu arada alternatif bir isim de ortaya atılmış. Olaylardan habersiz olan Profesör Mehmet Haberal. Duyar duymaz olumsuz cevap vermiş.
Bu operasyon konuşulurken DSP’den iki kişi ABD’ye uçtu.
Birisi Afyonkarahisar Milletvekili Gaffar Yakın, ötekisi de Gölge Başbakan Hüsamettin Özkan.
O dönem DSP Merkez İlçe Başkanı ve Bülent Ecevit’in 1976 yılında Bonn’da tanışmış olduğu İsmet Orhan tüm olayların birinci elden tanığıdır.
Rahşan Hanımın manevi evladı olarak, parti genel merkezinden ve Or-An’daki evden çıkmayan gazeteci İsmet Orhan, daha önceleri televizyonda da olan biteni anlatmıştı. Üç gün önce (5 Nisan) Sirkeci Tren Gar Lokantasında bir kez daha dinledim.
Özkan ve Yakın’ın ABD temasları iki gün sürüyor.
Ankara’ya dönüyorlar. Hüsamettin Özkan 11:00 uçağından iner inmez hemen Ecevit’e gidiyor. İki saat baş başa görüşüyorlar. Ecevit de saat 14:30’da kameraların karşısına geçiyor.
Tüm Türkiye’nin beklediği sorunun yanıtını veriyor: “Cumhurbaşkanı adayımız, Anayasa Mahkemesi Başkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer”dir. “ Hayırlı olsun”, demeyi de ihmal etmemiştir.
25 Nisan 2000 tarihinde Sezer, Meclis’te 131 imzalı önergeyle aday gösterilmiş ve tüm partilerin ortak kararıyla Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 16 Mayıs 2000 tarihinde de Süleyman Demirel’den görevi devralmıştır.
Böylece 10.Cumhurbaşkanımız bizlere “hayırlı, uğurlu olmuş” oluyor!
Hemen eklemeliyim ki, Hüsamettin Özkan bu olayı inkâr etmiştir veya yalanlamıştır, diyelim.
Buna göre, ya Özkan ya da bugün Hürriyet ailesinde gazetecilik yapan Orhan yalan söylüyordur!
Demek ki, birisinin belleği zayıf. Ama hangisinin?
Sonuca bakıyorum. Kim kazandı, kim kaybetti…
Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı görev süreleri uzatılamayınca ve oyun bozulunca aradan iki kişi çıktı.
Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun, “son anda önüme gelen dosyaya göre, '…… mensubu' olduğunu öğrendiğim” dediği Hilmi Özkök ve AKP Genel Başkanlığından Başbakanlığa yürüyecek olan Recep Tayyip Erdoğan.
Unutuyordum.
Cumhuriyet tarihimizde ilk kez bir olay oldu.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra Ahmet Necdet Sezer, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı kararnamesini tam 6 gün Köşk’te bekletti. Acaba neden?
İmdi… Kıssadan hisse…
Nasıl mı?
Yerel Seçim heyecanı bitti, şimdi de Cumhurbaşkanı seçimi kargaşası yaşanacak.
Zaten televizyonların tüm kanallarında tartışmalar başlatıldı.
Herkes papatya falı açıyor.
Konuşmalara bakılırsa, Recep Tayyip Erdoğan’ın “Başkanlığı” garanti.
O yokuşu her kim tırmanacaksa, Çankaya’nın yeni “sakinine” hayırlı olsun!
Ülkemin siyasi tarihine bir küçük katkıda bulunarak vatandaşlık hak ve görevimi yerine getirmeyi borç sayanlardanım.
Sizlere Ahmet Necdet Sezer’in Cumhurbaşkanlığı'nın ne zaman ve nerede belirlendiğini yazarsam, bugünkü tartışmalara da katkım olabilir. Bu konuda akıl oyunu yapanlara da yardımcı olabilirim düşüncesindeyim...
İşadamı Ali Rıza Bozkurt’u tanıyanınız vardır, tanımayanınız da olabilir.
ABD’de yaşayan çok önemli bir iş adamıdır. Yaşamı bir başarı öyküsüdür.
Yıl 1999. Kendisi ABD Cumhurbaşkanına çok yakın isimlerdendi.
Washington, White House’da Türkiye’ye seçilecek Cumhurbaşkanı tayini tartışmaları yapılırken oradaydı ve Çankaya’ya çıkacak “zatın” adını öğrenme bahtiyarlığına erdi.
Bu kişiyi de Türkiye’den bir akademisyenle paylaştı.
Bugün İstanbul’daki bir vakıf üniversitesinde öğretim üyesi olan O.Ö. da, 10 Mayıs 1999 tarihinde Anayasa Mahkemesi Başkanı
Ahmet Necdet Sezer’e bir faks çekti.
“Cumhurbaşkanlığınız hayırlı olsun” dedi.
Devam ediyorum…
Bu fakstan bir yıl sonra. Yer Ankara.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel ve Başbakan Bülent Ecevit, Ortadoğu’da ABD’nin büyük operasyon yapacağını fark ediyorlar.
BOP Eşbaşkanlığı'na da Orgeneral Çevik Bir’in getirileceğini öğreniyorlar. Bu konudaki bilgi kaynağını bir tek Süleyman Demirel açıklayabilir. Bir de, muhtemeldir, Ali Şener Beyefendi biliyordu. Umarım eski Cumhurbaşkanımız çoktan tamamlamış olduğu anılarında bunu yazmıştır.
Demirel ve Ecevit bu durumdan çok rahatsız oluyorlar. Ve, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun da önerisiyle Çevik Bir’i emekli etmeye karar veriyorlar.
Anlaşılan o ki, güçleri yetmiyor!
Bu arada, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun da görev süresini uzatmak amacıyla formül arayışına girmişler.
Öncelikli adımın Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in ikinci kez cumhurbaşkanlığına getirilmesi amacıyla da koalisyon ortakları arasında pazarlıklar başlamış.
Ancak, gönlünde Cumhurbaşkanlığı yatan Mesut Yılmaz, buna karşı çıkmış. Devlet Bahçeli’den de destek bulmuş.
DSP’den de Ecevitler’in altın çocuğu Hüsamettin Özkan şiddetle direnç göstermiş.
Tabii bu arada alternatif bir isim de ortaya atılmış. Olaylardan habersiz olan Profesör Mehmet Haberal. Duyar duymaz olumsuz cevap vermiş.
Bu operasyon konuşulurken DSP’den iki kişi ABD’ye uçtu.
Birisi Afyonkarahisar Milletvekili Gaffar Yakın, ötekisi de Gölge Başbakan Hüsamettin Özkan.
O dönem DSP Merkez İlçe Başkanı ve Bülent Ecevit’in 1976 yılında Bonn’da tanışmış olduğu İsmet Orhan tüm olayların birinci elden tanığıdır.
Rahşan Hanımın manevi evladı olarak, parti genel merkezinden ve Or-An’daki evden çıkmayan gazeteci İsmet Orhan, daha önceleri televizyonda da olan biteni anlatmıştı. Üç gün önce (5 Nisan) Sirkeci Tren Gar Lokantasında bir kez daha dinledim.
Özkan ve Yakın’ın ABD temasları iki gün sürüyor.
Ankara’ya dönüyorlar. Hüsamettin Özkan 11:00 uçağından iner inmez hemen Ecevit’e gidiyor. İki saat baş başa görüşüyorlar. Ecevit de saat 14:30’da kameraların karşısına geçiyor.
Tüm Türkiye’nin beklediği sorunun yanıtını veriyor: “Cumhurbaşkanı adayımız, Anayasa Mahkemesi Başkanımız Sayın Ahmet Necdet Sezer”dir. “ Hayırlı olsun”, demeyi de ihmal etmemiştir.
25 Nisan 2000 tarihinde Sezer, Meclis’te 131 imzalı önergeyle aday gösterilmiş ve tüm partilerin ortak kararıyla Cumhurbaşkanı seçilmiştir. 16 Mayıs 2000 tarihinde de Süleyman Demirel’den görevi devralmıştır.
Böylece 10.Cumhurbaşkanımız bizlere “hayırlı, uğurlu olmuş” oluyor!
Hemen eklemeliyim ki, Hüsamettin Özkan bu olayı inkâr etmiştir veya yalanlamıştır, diyelim.
Buna göre, ya Özkan ya da bugün Hürriyet ailesinde gazetecilik yapan Orhan yalan söylüyordur!
Demek ki, birisinin belleği zayıf. Ama hangisinin?
Sonuca bakıyorum. Kim kazandı, kim kaybetti…
Genelkurmay Başkanı ve Cumhurbaşkanı görev süreleri uzatılamayınca ve oyun bozulunca aradan iki kişi çıktı.
Orgeneral Kıvrıkoğlu’nun, “son anda önüme gelen dosyaya göre, '…… mensubu' olduğunu öğrendiğim” dediği Hilmi Özkök ve AKP Genel Başkanlığından Başbakanlığa yürüyecek olan Recep Tayyip Erdoğan.
Unutuyordum.
Cumhuriyet tarihimizde ilk kez bir olay oldu.
Cumhurbaşkanı olduktan sonra Ahmet Necdet Sezer, Hilmi Özkök’ün Genelkurmay Başkanlığı kararnamesini tam 6 gün Köşk’te bekletti. Acaba neden?
İmdi… Kıssadan hisse…
Washington’da pişerse elbette bize de düşer!