17. CONTEMPORARY İSTANBUL

17. CONTEMPORARY İSTANBUL

17. Contemporary İstanbul, Tersane İstanbul’da 65 galeri, 558 sanatçı ve 1476 eserle, 17-22 Eylül 2022 tarihleri arasında Akbank sponsorluğunda sanatseverlerle buluştu. 17. İstanbul Bienali ve yanı sıra 9 Eylül’den itibaren eş zamanlı sergi açılışlarıyla İstanbul’da müthiş bir sanat esintisi başladı.

Gecesi ayrı, gündüzü ayrı güzel olan 17. Contemporary İstanbul’da Eskişehir OMM, Bayburt Baksı, İstanbul EKAV, Düzce Videoist, Diyarbakır Loading Art Spage Türkiye’nin çeşitli illerinden kurum ve kuruluşlar, Tersane İstanbul’un açık geniş alanlarında yerleştirmelerle yer aldılar.

22 ülkeden katılan galeriler, The Yard açık hava sergisi, mekana özel entelasyonlarla 31 özel proje ve Plug-in küratöryel alanda sergilemeler, dijital efektleriyle Spektrum Tarihi Haliç Kıyısı’nda yer bularak sanatseverleri Çağdaş Sanat’ın en özel örnekleriyle buluşturdu.

Spektrum, 17. Contemporary İstanbul’dan kendini dünyaya tanıttı. Denizin üzerinde yer alan ayna küre, dış dünyanın 360 derece yansıdığı iki boyutlu ekran ve küp olarak hazırlanan üç boyutlu versiyon üzerinde kameralar aracılığıyla çevrenin, insanların, gökyüzünün ve binaların yansımaları karşısında insanlar… Güvenç Özel bu güne kadar ki en büyük yerleştirmesi için "Üçlü dizilimle gerçeklik spektrumu yaratarak fiziksel algıdan sanal gerçekliğe geçişin yolculuğuna odaklandım" demekte.

The Yard, Tersane’nin geniş bir alana yerleşmiş olması İstanbulluya bir nevi hediye gibi. Geçmiş senelerde Lütfü Kırdar’da yoksunluğu yaşanan bu özgürlük alanında Martin Creed’in Turner ödüllü Su Anıtı, Renee Levi’nin "Color Field" serisinden Babra’sı, İrfan Önürmen’in Bust Head sergisinden iki büst, Vuslat Doğan Sabancı’dan "Bir Araya Düşmek" işleri ve daha niceleri…

Jeff Koons’tanın BMW ye Pop Art uyguladığı özel tasarımı "Rüya Otomobil/Dream Car" , 17. Contemporary İstanbul’da objeleri sanat eserine dönüştürmenin örneği olarak yer aldı.

Ocak 2011’de Hafize Çam Uncuoğlu’nun galeride sergilediği renkli camlarla kaplı Wolskwagen arabasını hatırlayıverdim. İstanbul Pendik Belediyesi’nin ‘’17. Uluslararası Geleneksel Sanatçılar’’ buluşmasında açık alanda sergilenen bu özel yapımın Jeff Koons BMW’si yanında yer almasını isterdim, doğrusu. 

Contemporary İstanbul Vakfı, Tosyalı Holding ile iş birliği yaparak farklı prensiplerden beş sanatçıyı bir araya getirdi. Chiara De Rocchi, Songül Girgin, Koray Tokdemir, Emrullah Örünklü, Nermin Ülker’den oluşan ekip Artist in Residence programı çerçevesinde seçimleri olan hurda ve atık malzemelerden sanat eserlerini oluşturdular.

17 yıldır süregelen destekleriyle Contemporary İstanbul ‘un bir ayağı olan Akbank Marka ve İletişim, Akbank Sanat olarak bu sene Clement Valla’nın "Başka Sesler Başka Odalar" başlıklı sergisiyle alanda yer aldı. Yılda 700 etkinlik gerçekleştiren, topluma değer katan her alanda gelişim, değişim ve yeniliği önceliğine alan Akbank Sanat genç sanatçılara destek olmayı sanatın her alanında sürdürmeye devam ediyor.

Pandemi dolayısıyla Dünyamızda iş yapma biçimleri değiştiği gibi kültür ve sanat etkinlikleriyle sanatçılar da radikal değişimlerle karşı karşıya kaldılar. Güncel sanat, evrildi. Video entelasyonlar,  çoğaldı. Dijital sanat, bilgi ve düşüncenin, teknolojinin insanlık tarihinde görülmemiş bir biçimde hız kazanmasıyla sanatta yeni alanlar, yeni anlamlar oluştu.  

Sanatçılara ve eserlerine teknoloji üzerinden kolaylıkla erişir olduk. Sanat işlerine daha çok insanın ulaşması, sanat alanında gelişimimize yardımcı olurken, bakıldığında yorumun özgün olmanın ötesine geçtiği görülüyor. Gezdiğim salonlarda tekrarlar, var olan üzerinden yaratılar, etkileşimin ötesine geçen birbirinin aynı eserler görmek insanın canını sıkıyorsa da zaman sanatçıyı her daim eleğin üstünde tutacaktır.

Biz yine 17. Contemporary İstanbul Tersane’ye dönelim. Erdo Sam’ın eserleri, Görkem Candan Atölyesi’nden masa başında uyuyan silikon Einstein figürü, Kemal Tufan’ın devasa bisikleti, Ayla Turan’ın Gökkuşağı tutan çocuğu, Gülsün Karamustafa’nın "Melankolik Şahmaran"ı, Halil Altındere’nin "Güvenlik Ağacı"-ki sosyal medya üzerinden devamlı birbirimizi gözetlediğimizi düşünürsek 21. Yy’da dallarda çiçeklerin birer güvenlik kamerası olarak yer alması çok yerinde bir iş olmuş-en çok ilgi çeken eserler arasındaydılar.

Yağmura teslim olan İstanbul’da dışarı çıktığımızda gökyüzünde beliren gökkuşağının Ayla Turan’ın "Gökkuşağı Tutan Çocuk" işine eşlik etmesi bence 17. Contemporary İstanbul’un en doğal görselini oluşturdu.

17. İstanbul Bienali’de 17. Contemporary İstanbul’la eş zamanlı olarak başladı. Bir sonraki yazımda Sanatla Nefes Almaya, bienalle devam edeceğiz.