1923’ten BERİ SORUNMUŞ ÖYLE mi?
Başlık başbakandan. Ona göre Cumhuriyet rejimi 1923’den beri sorunmuş! Vay be…
Peki, işin doğrusu ne? Gerekçe açık ve nettir. Cumhuriyet’in kazanımlarından yararlanarak Cumhuriyete savaş açılacaksa o zaman hemen 2017’ye ve arkasındaki 15 yıla şöyle bir bakma zamanıdır…
Yaşanan kırılma noktaları, altın ve doların fırlaması, işsizliğin alev olup yakması, sıcak paranın ülke güvenli değil gerekçesiyle kaçışı, otellerin boş, hapishanelerin doluluk oranı, iç ve dış siyasette yaşanan U dönüşleri neyin ürünüdür?
Tüketicinin artan banka borçları, su, tüp, benzin, motorin, elektrik, ulaşım, yiyecek zamları, ekmeğin fiyatının 3.5 kat artması, çocuğa istismarda yüzde 434, kadına şiddette yüzde 1400 artış, basın özgürlüğünde 180 ülke içinde 151. sırada oluşumuz neyin sonucudur?
Komşularla yaşanan kriz, girip bir türlü çıkamadığımız topraklar, maddi ve manevi kayıplar, 5 milyonu bulan mülteciyi ağırlarken karşılaştığımız sorunlar hangi yanlı ve yanlış politikaların ödenen ağır faturasıdır?
Bunca soru ve sorun, sorumluları ararken hepimiz için tanıdık olan şanlı bir şahlanışla, surattan ve sesten nefret fışkırtan her daim sudan gerekçeler sıralamak hangi dönemin en belirgin özelliğidir?
Sakın sıralananlar15 yıllık yönetimin ekonomik ve sosyal politikalarının yarattığı sonuçlar olmasın?
İşten çıkarılan araştırma görevlilerinin, atanamayan öğretmenlerin, kapılar yüzlerine kapandığı gençlerin intihar ettiği bir ülkeye döndük. Yönetim ülkenin tamamına eşit paylaşımda sınır tanımıyor! Bir yerden insan hakları ihlali haberi gelirken bir başka yerde doğa katliamı yaşanıyor. Bir bölgede maden faciası olurken, bir başka bölgeden yurt yangınları, iş kazaları, taciz haberleri geliyor. Tüm bu sorunların nedeni 1923’mü?
Meselenin aslı astarı o ki eğer 1923 dönemi iyi bilinseydi, iyi okunsaydı, görmezden gelmek yerine ezber edilseydi nasıl bir ülke olurdu burası? Sayelerinde nasıl bir ülke oldu burası!
Soruları ortaya bırakarak ilerlersem; İlkel ve çağdışı geleneklerden ne zaman sıyrılacağız? İlkellik yerine ilkeli davranmayı ne zaman öğreneceğiz? Boyun eğmeyenleri hizaya sokmak için girişilen farklı (!) yol ve yöntemlerden ne zaman vazgeçeceğiz?
Unutulmasın! Basın özgürlüğünde pek çok ülkeyi geride bırakmışız! Bu gerçekten yola çıkarsak; “herkes haddini bilecek” diyenlerle, başkanlık uçağından inmeyen bir kısım medya mensubuna eloğlunun hayata geçirdiği çok yeni bir örneği hatırlatmakta fayda var…
Malum ABD başkanı, CNN, New York Times, Los Angeles Times gibi dünyanın önemli yayın kuruluşlarının temsilcilerini Beyaz Saray’ın basın toplantısına almadı. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Associated Pres ve Time, toplantıya davet edilmelerine rağmen içer girmeyerek meslektaş dayanışması sergileyip Beyaz Saray’ın kapısından döndü. Ve Washington Post, bu hafta başından beri; “Demokrasi karanlıkta ölür” sloganını gazetenin adının yanına yerleştirdi.
Bu dik duruş ve çıkış akıllara karpuz kabuğu düşürür mü? Düşürsün, keşke düşürse…