900 ALTINI KAYBOLAN REZİL TÜCCAR

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

900 altını kaybolan rezil tüccar

Hikayeyi yine sosyal medyadan bir arkadaşım gönderdi.

Olayın 1506’da Frankfurt’ta geçtiği belirtiliyor.

“Bir tüccar 800 Lonca kaybeder” diye başlıyor hikayemiz.

Sonra Lonca’nın ne olduğu anlatılıyor.

Lonca, ben de bilmiyordum, o tarihlerde o bölgede kullanılan bir para birimi.

Peki ne değerde bu Lonca?

Tevatüre göre 40 Lonca ile bir at alınabiliyormuş.

Şimdi hiç bilmediğimiz bir para birimi ile kafalarımız karışmasın diye ben hikayeyi bildiğimiz altınla anlatmak istiyorum..

Tabii altın dediğim en azından bir Cumhuriyet altını büyüklüğündeki altın para.

Hikayeye göre yoldan geçen bir marangoz, bir tüccarın düşürdüğü altın torbası bulur.

Torbanın içinde tam 800 altın vardır.

Son derece dindar olan marangoz cüzdanı bulduğunu kimseye söylemez, bu kadar çok para kaybının fark edilmemesinin mümkün olmadığını ve sahibinin bu parayı arayacağını düşünür.

Marangoz her zamanki gibi pazar günü kiliseye gider.

Rahip ayini bitirdikten sonra bir tüccarın içinde 800 altın olan torbasını kaybettiğini ve bulanın 100 altın ile ödüllendirileceğini duyurur.

Bunun üzerine marangoz parayı getirir ve rahibe teslim eder.

Tüccar gelir ve çantayı alır. Ancak marangoza, vadetmiş olduğu 100 altını ödemeyi reddeder. Marangoza sadece 5 altın uzatır.

Marangoz, tüccara sözünü tutmasını söyler.

Açgözlü tüccar, vaat edilen 100 altını vermemek için torbasında 800 değil 900 altın olduğunu iddia eder.

Marangozun torbasından 100 altını çaldığını ima eder.

Rahip, marangoz için ayağa kalkar, marangozu tanıdığını ve onun dürüst bir adam olduğunu asla böyle bir şey yapmayacağını söyler.

Tartışma kızışır. Rahip, tüccarı ve marangozu Frankfurt mahkemesine götürür.

Hakim süreci başlatır. Tüccara, İncil’e elini  koyarak 900 altın kaybettiğine dair yemin etmesini söyler.

Tüccar tereddüt etmeden elini İncil’e koyar ve yemin eder.

Yargıç, marangoza 800 altın bulduğuna yemin etmesini söyler.

Marangoz da elini İncil’e bastırarak yemin eder.

Herkes merakla hakimin kararını beklemektedir.

Hakim her şeyin gün gibi açık olduğunu belirterek, “Marangoz 800 altın buldu ve tüccar 900 altın kaybetti. Yani marangozun bulduğu torba tüccarın değil. Dolayısıyla marangozun bulduğu  para, sahibi çıkmadığına göre marangozun kendisine aittir. Tüccar ise  kaybettiği  900 altınını aramaya devam edebilir” kararını verir.

Şimdi herkes kendi yorumunu yapsın.

BUNU YAZMAK GEREK

İstanbul metrosunun bir sorumlusu yok mu?

Şunu söylemeliyim ki İstanbul’da toplu taşıma araçlarının kalitesi günden güne düşüyor.

Nereden biliyorum çünkü her gün defalarca kullanıyorum.

Birkaç keredir metrodaki sıkıntıları anlatıyorum bu köşede.

Her taraf pislik içinde, her şey giderek daha eski ve kötü bir görünüme kavuşuyor.

Birçok istasyonda ya yürüyen merdivenler ya yürüyen yol bantları çalışmıyor.

Asansörler genellikle arızalı.

Sanıyorum Gayrettepe ana istasyonu ve metrobüs bağlantısı bu konuda birinciliği kimseye kaptırmaz.

Neredeyse iki aydır bu bölgede çalışan merdiven, yolların tamamının hizmette olduğu bir günü bile görmedim.

En kötüsü de metrolarda ve bağlantı yollarındaki yürüyen merdivenlerin çalışmaması.

Örneğin yukarı çıkan hat bozuk, ama defalarca dile getirmemize rağmen hâlâ inen merdiveni çıkan merdiven haline getirmiyorlar.

Neden? Çünkü bunu yapacak akıllı bir otorite yok.

Anladığım kadarıyla belediye başka işlerle çok yoğun olduğu için metronun başına bir sorumlu atamayı unutmuş.

Sıradan çalışanlar da inisiyatif kullanıp böyle bir karar alamıyor.

Keşke bir an önce metronun başına birini koysalar da milletin şikayetlerine kulak verip bir şeyler yapsa.

KOMİK

İltisak mı arıyorsunuz ondan çok ne var

İçişleri bakanı Süleyman Soylu’nun, İstanbul Belediyesi’nde “FETÖ iltisaklı kişiler var” cümlesi kadar absürt bir cümle olamaz.

Eğer çalıştırdığınız bir kişi FETÖ ile iltisaklı çıktığı için suçlanacaksanız Cumhurbaşkanlığı hükümetini nereye koyacağız?

Öyle ya, Cumhurbaşkanı kabinesi içinde ağabeyi FETÖ’den hapiste olan bir bakan var. Tarım, Orman ve Köy İşleri Bakanı Bekir Pakdemirli’nin ağabeyi Prof. Dr. Mehmet Pakdemirli FETÖ’den dolayı hapiste.

Bir suçlama yaparken aslında herkes önce dönüp kendine bakmalı.

Öyle değil mi?

ÇOK GÜLDÜM

Bu hafta beş fıkra birden var

Hava iyice soğuk, pek çok yerde kar yağıyor, her yer fiyatlar açısından ise ateş pahası.

Sanıyorum bir süreliğine de olsa herkes evinde.

O halde böyle kasvetli anlarda gülümsemek ilaç gibi gelir.

Bunu düşünen Yıldırım Tuna, tam beş fıkra birden göndermiş;

Karda Önlemler

Kar feci bindirdi, göz gözü görmüyor, arabamda nereye gittiğimi bilmez bir durumdayım, tam o anda babamın altın tavsiyesini hatırladım.. “Tipiye yakalanır, görüş mesafen azalırsa hemen dur, bir kar küreyiciyi bekle, onun ensesine yapış ve takip et..!”

Uzun süre bekleyişten sonra bir tane kar küreyici yakaladım, tam 45 dakika onu tampon tampona stop lambalarının dibinden bir sağ, bir sol, takip ettim, sonunda durdu, şoförü kar küreyiciden inip yanıma geldi ve “Yahu bir saattir peşimde ne yapıyorsun?..” diye sordu…

“Babam söylemişti..” dedim, “Yoğun kar yağarsa bir kar küreyici bul, bir an bile bırakma ve takip et diye..”

“Tamam aslanım o zaman..” dedi aracına dönerken, “Belediye otoparkının temizliğini bitirdik, hadi şimdi karşıki AVM’ninkine geçiyoruz..!”

Balık Sevdası

İki kadın arkadaş sabah kahvesinde sohbet ederken biri “Kocan her hafta balığa gittiğini söylüyor.. Buna inanıyor musun tatlım?” diye sormuş…

“Ne var bunda?.. Neden inanmayayım ki?..”

“Belki bir ilişkisi var?.. Bu olasılık hiç aklına gelmiyor mu?..”

“Asla..!” demiş diğer kadın, “Bir gün bile ‘Bak ben ne yakaladım’ diye elinde bir balıkla eve gelmedi..!”

İlk Buluşma

İnternette tanışıp pastanede buluşmuşlar, ikisi de heyecanlı, ilk intiba önemli, sohbet başlamış…

– İşim gereği hayvanlarla her gün iç içeyim..

– Ne güzel.. Hayvan seven erkekler çok merhametli olur.. O tip erkeklere  bayılırım.. Ne iş yapıyorsunuz?..

– Kasabım ben..

Golf Vuruşu

Adam golf sahasında vuruş yapmak için topa yaklaşmış, bacaklarını uygun açıda açmış, omuzlarını titretmiş, durmuş topa bakmış, durmuş ileri bakmış, tekrar omuzlarını, boynunu rahatlatmış ama hâlâ vuruşunu yapmayınca arkadaşı “Yeter be oğlum.. Vur hadi şuna..!” demiş…

“Karım kulüp terasında bize bakıyor..” demiş adam, “Çok iyi bir vuruş yapmak istiyorum..!”

“Saçmalama oğlum..” demiş arkadaşı, “Çok uzak.. Ona bu mesafeden isabet ettirebilmen imkansız..!”

Motel Maceram

Gece yolculuğunu hiç sevmem.. Hava kararınca karşıma çıkan ilk motele saptım, arabamı park edip resepsiyondaki delikanlıya “Odanız var mı?..” diye sordum…

“Var..” dedi, “Duşlu mu yoksa banyolu bir odayı mı tercih edersiniz?..”

Şunun şurasında birkaç saat dinleneceğim, geceyi biraz daha ekonomik geçirme fikri cazip geldi,

“Farkı nedir?..” diye sordum,

“Fark şu ki “ dedi delikanlı, “Duşta ayakta yıkanılıyor..!”

https://twitter.com/can_atakli_