Türkiye Barolar Birliğinde düzenlenen iftar programına katılan Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, "Ülkemizde yeni başlayan bir süreç var. Terörden kurtulma noktasında önemli bir eşikteyiz" dedi. TBB Başkanı Erinç Sağkan ise "Ramazan ayı toplumsal barışı, hukukun üstünlüğünü ve adil bir düzeni inşa etme konusundaki sorumluluğumuzu daha derinden hatırlatmakta" diye konuştu.
TBB'de düzenlenen iftara, Anayasa Mahkemesi Başkanı Kadir Özkaya, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Yargıtay Birinci Başkanvekili Adem Albayrak, Hakimler Savcılar Kurulu Başkanvekili Mehmet Akif Ekinci, bazı yüksek mahkeme üyeleri ile bazı baro başkanları katıldı.
İftarın ardından konuşan TBB Başkanı Erinç Sağkan, 18 Mart Çanakkale Zaferi'nin yalnızca askeri bir zafer değil, aynı zamanda bağımsızlık için verilen büyük bir mücadelenin en önemli simgesi olduğunu söyledi, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere, tüm şehitleri rahmet ve minnetle andı.
Dayanışmanın, adaletin ve merhametin ayı ramazanın yalnızca bireysel bir manevi derinleşme değil, aynı zamanda toplumsal barışı, hukukun üstünlüğünü ve adil bir düzeni inşa etme konusundaki sorumluluğu daha derinden hatırlattığını belirten Sağkan, "TBB olarak yargının tüm bileşenlerinin diyalog ve ortak akıl zemininde buluşarak ve çok çalışarak bu sorumluluğun altından kalkabileceğine inanıyoruz. Bu buluşmanın bir yanı ile de bu iradenin bir göstergesi olduğuna gönülden inanıyoruz" dedi.
Adalet Bakan Yılmaz Tunç da 18 Mart Çanakkale Zaferi’ni yaşatanlara, bu vatanı, bu toprakları vatan kılan ecdada şükranlarını sundu, devletin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm şehit ve gazileri rahmetle ve minnetle andı.
Bu mübarek ayda maalesef Gazze’de yine bir katliamla karşı karşıya kalındığını ifade eden Tunç, şöyle konuştu:
"Filistin’de, Gazze’de bir yılı aşkın bir zamandır bir soykırım işleniyor. İsrail’in saldırıları neticesinde 60 bine yakın insan bugüne kadar Gazze’de şehit edildi. Bu gece de çok sayıda kadın, çocuk, orada masum insanlar maalesef katledildi. Bu katliamı, soykırımı durdurmak için Türkiye olarak sesimizi yükseltiyoruz. Ama asıl, uluslararası hukukun bu konuda etkili olması gerekir diyoruz. Maalesef, Uluslararası Adalet Divanında başlayan bir dava var. Davada tedbir kararları alınmış olmasına rağmen bu tedbir kararlarının bugüne kadar icra edilemediğini görüyoruz. İcra edecek makamın bunu yapamadığını görüyoruz. Uluslararası hukukun nasıl işlevsiz hale geldiğini maalesef Filistin’deki dramda görmek mümkün.
"Soykırımcıları, soykırımcı İsrail’i, İsrailli yetkilileri buradan lanetliyorum"
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde devam eden soruşturmada soykırımcılara yönelik yakalama kararı çıkarılmasına rağmen bu kararların icrai kabiliyetinin olmadığını üzülerek görüyoruz. Uluslararası sistemin, Sayın Cumhurbaşkanımızın sürekli ifade ettiği gibi bir revizyona tabi tutulması, daha adil bir dünyanın inşa edilmesi gerektiği konusundaki seslendirmemizi devam ettireceğiz. Filistinli kardeşlerimizin hakkını her platformda Türkiye olarak savunmaya devam edeceğiz. Bir kez daha soykırımcıları, soykırımcı İsrail’i, İsrailli yetkilileri buradan lanetliyorum.
Bir taraftan Filistin’deki mazlumlara üzülürken diğer yandan da ülkemizde yeni başlayan bir süreç var. Terörden kurtulma noktasında önemli bir eşikteyiz. Sayın Bahçeli’nin başlatmış olduğu grup konuşmasında yaptığı açıklamalar sonrasında Sayın Cumhurbaşkanımızın koyduğu irade doğrultusunda devam eden çalışmalar var. Bu çalışmalar neticesinde inşallah terör örgütü kendini fesheder ve silahlar bırakılır. Ülkemiz terörsüz bir Türkiye’ye adım atar. Türkiye Yüzyılı’nda buna çok ihtiyacımız var. 40 yıldan bu yana bu ülkenin gelişmesinde, kalkınmasında ayak bağı olan, binlerce şehit vermemize, binlerce insanımızı kaybetmemize neden olan ve büyük bir enerjimizi sarf ettiğimiz artık o enerjiyi bu ülkenin gelişmesine, kalkınmasına sarf etmemiz gerekirken; maalesef 40 yıldan bu yana ayağımızdaki bu prangadan da kurtularak Türkiye Yüzyılı’nda emin adımlarla güçlenerek ülkemizin yoluna devam etmesini inşallah sağlamış oluruz. Bu süreçte elbette herkese sorumluluklar düşüyor. Bu sorumlulukları yerine getirerek, inşallah önümüzde terörsüz bir Türkiye’yi hep beraber inşa etmenin çabası içerisinde oluruz.
"Savunma olmadan yargılama olmaz"
Tabii, burada 81 vilayetimizden gelen baro başkanlarımız var. Baro başkanlarımız, avukatlarımız, savunmanın temsilcileri. Savunma dediğimiz zaman yargının kurucu unsurlarından biri. Savunma olmadan yargılama olmaz. Savunma hakkı olmadan adil yargılanma hakkını düşünemeyiz. Avukatlarımızı ve savunma hakkını önemsiyoruz. Bu anlamda, özellikle bizler Adalet Bakanlığı olarak, savunmanın güçlendirilmesi ile ilgili TBMM'ye önerdiğimiz hususlar var. Barolar Birliği Başkanımızla ve yönetimiyle sürekli istişare halindeyiz. Avukatlarımızın çalışmalarını kolaylaştırmak, meslek hayatlarında daha başarılı olmalarını sağlamak ve savunma hakkını hakkıyla kullanabilmeleri için önemli çalışmalar yürütüyoruz."
"Elektronik tebligatın kapsamını genişletmeye yönelik çalışmalarımız var"
Tunç, elektronik duruşmanın avukatlar için büyük bir kolaylık olduğunu, kendilerine intikal eden bazı sorunların ise ortadan kaldırılması gerektiğini anlattı. Tunç, şöyle devam etti:
"Elektronik tebligatın kapsamını genişletmeye yönelik çalışmalarımız var. UYAP sistemini sürekli geliştiriyoruz, celse programımız avukatlarımıza büyük bir kolaylık sağlıyor ve bu celse programını ihtiyaçlar doğrultusunda, sizden gelen öneriler doğrultusunda da sürekli güncellemenin gayreti içerisindeyiz. Yargı Reformu Strateji Belgemizde de avukatlarımıza ve savunma hakkına çok önemli bir yer verdik."
Tunç, mevzuatın güncellenmesi ile ilgili çok önemli gelişmeler, ilerlemeler sağlandığını belirterek, önceki yargı reformu belgelerinden arta kalan hedefleri de unutmadıklarını belirtti.
"Adil yargılanma hakkını daha da etkin hale getirmenin gayreti içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz"
"En önemli insan hakkı olan adil yargılanma hakkını daha da etkin hale getirmenin gayreti içerisinde çalışmalarımızı sürdüreceğiz." diyen Tunç, avukatların kendileri için çok önemli olduğunu, illere gittiklerinde mutlaka baroları da ziyaret ettiklerini, avukatlarla görüştüklerini anlattı.
Tunç, "Çünkü onlar uygulamanın içerisinde. Ankara’dan alınan kararların uygulanması sizler tarafından gerçekleştiriliyor. O nedenle sizler birer aslında ayna vazifesi görüyorsunuz. Dolayısıyla biz sizlerden istifade etmek durumundayız. Ziyaret ettiğimizde çok güzel önerilerle karşılaşıyoruz ve bir kısmı mevzuatın geliştirilmesini sağlayacak bir kısmı uygulamayı geliştirecek çok güzel öneriler oluyor." diye konuştu.