“Darbe”nin ardında ne yazık ki çok büyük dramlar da kaldı... Ölümler, yaralanmalar ve sakat kalmalar... Şehitler ve gaziler... Yani “hainler”in yaptıklarının acı sonuçlarına bakılırsa, “AF”fedilir gibi değil hiçbir şey!..
Ancak memleketin belki de kaderini karartacak o dinci “cunta”nın başarısızlığının ardından yalnızca FETÖ’cülerin devletin tüm kademelerindeki sinsi örgütlenmeleri konuşulmuyor, “gafletin, dalaletin ve hatta hıyanetin” aktörleri ve figüranlarının zavallılığı da tek tek deşifre oluyor...
Trajikomik gibi de görünen pişmanlık ve itiraflar dizisidir bunlar... Takiye ki ne takiye?..
Yani sorumluluktan kurtulma, “ben ettim, siz etmeyin” teraneciliği, “yaptık bir amatörlük, affola” ciddiyetsizliği ve de “bir musibetten bin nasihat çıkar”mak iddiasıyla, “oldu bir kere” zavallılığı!..
Son üç yıldır cemaatin üzerine giden Erdoğan, tüm hatasını da kabul ederek, “Ben de bunlara yardım ettim, Allah da millet de beni affetsin” dedi ya, bu pişmanlık kimi çevrelerce iyice şova dönüştürüldü...
Daha düne kadar Fetullah’ın elini öpmek için kuyruğa giren, “himmet” adı altında haraç vermek için Bank Asya’ya koşan sanayicisinden müteahhidine kadar ne kadar işbirlikçi varsa, gazetelere “kandırıldık, pişmanız” ilanları vermeye başladı...
İki yıl öncesine kadar Fetullah’ın yanında “el pençe divan” fotoğraf çektiren, Pensilvanya’da yağdanlık kuyruğuna giren, cemaat medyasından nemalanan ne kadar selvi boylu ve de nazlı, yazar kılıklı mürit-militan varsa, onlar da hemencecik sırtlarını FETÖ’ye döndü ve “çete-cunta” diye zırvalamaya girişti...
Hizmet Çetinkaya!..
Ve de en vahimine gelince... Daha düne kadar klavyedeki “F” tuşuna bile basmaktan korkarken, şimdilerde televizyon kanallarında kendilerini, “Fetullah-cemaat uzmanı” diye pazarlayan kiralıklar da değil tek mesele...
Bu memlekette biliyorsunuz cemaate önce “gladyo” sonra da “Fetullahçılar terörist değil” diyen hizmet çetin kayalar da var!!! Bugünlerdeki dönüşleri onların da foyasını örtemiyor!..
10 yıl öncesine kadar cemaat liderinin dizi dibinde “saçını kessin de kıllarından muska yapalım”, “burnunu silsin de peçetesini yiyelim” diye kuyrukta bekleyen eski müritler ise şimdilerde “hocaefendi”lerine küfür yarışındalar...
Bu işbirlikçi ve gafil güruhun savunması nedense aynı; “Fetullah’ın gerçek yüzünü göremedik, kandırıldık, pişmanız vs.”
Velhasıl zırva, tantana ve safsata yağmuru...
Ve tiyatronun son sahnesindeki zatlardan birinin, “vah şu ordunun haline” dedirten gülünç ve de ibretlik çıkışı!.. Yani arkalarındaki yaverlerinin bile mürit olduğunu anlayamayan (!) genelkurmay başkanlarından birinin sözde pişmanlığı... Baksanıza, Necdet Özel Hürriyet’ten Fikret Bila’ya şöyle demiş;
“Millet hepimizi affetsin... Asker-sivil sorumluluk makamındaki herkes milletten özür dilemeli...”
Affetsin ha?.. Lafı hiç evirip çevirmeyeceğimi herkes bilir; afFETmiyOrum kardeşimmmm!..
Maske!..
Anladık, herkes çok ama çok “pişman!..” Herkes paçayı kurtarmak peşinde ya; bir kıpkırmızı surat mahcubiyeti, bir darbelenmiş omzu yıkıklık, bir baş eğiklik manzarası ki, değme Yeşilçam figüranlarına taş çıkartılıyor!!!
Yani dünün mürit militanlarıyla işbirlikçileri FETÖ maskesinden sıyrılmak için tek ayak üzerinde on takla atmaktan çekinmiyor!..
Evet, daha düne kadar FETÖ’ye yaranmak için ulusalcılığı bile suç sayan AKP çok pişman... Cemaatin de üzerine gittikçe gidiyorlar...
Hatta artık Onuncu Yıl Marşı’nı sevmeleri bir tarafa, 15 yıl sonra genel merkez binasına Atatürk posteri asacak kadar Gazi’yi anladıklarını ve “Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler memleketi olamaz” deyişini benimsemeye başladıklarını bile gösterdiler...
Sözüm gerçek Atatürk sevdalısı eğitimcilere değil ama darbe girişiminin ardından Türkiye’nin her tarafında; cemaatinden tarikatına, liboşundan döneğine kadar özel okul binalarına Atatürk posteri ve Türk Bayrağı asan sinsi zavallılara ne demeli?..
Söylenecek tek şey var; Ata’yı maske yapmaktan uzak durun!.. Çünküeninde sonunda sizin de maskeniz iniverir aşağıya!..
Ve bir uyarım da sağcısından solcusuna, muhafazakarından milliyetçisine kadar bu ülkeyi seven, laik cumhuriyetten yana olan tüm yurttaşlara; Çocuklarınızı “aydın” geçinen maskeli müritlerin okullarından uzak tutunuz!..
FETÖ-mal!..
Evet; Memleket kendini “dindar-diyalogcu” diye pazarlayan bir “çete”nin darbe girişimiyle kan gölüne döndü... Şehitler, yaralılar ve de sakat kalanların acısı henüz çok taze...
İşte darbe sonrasında, AKP iktidarının “terör örgütü” lideri Fetullah Gülen’i ABD’den resmen istemediği de ortaya çıkmıştı!.. Şaşkınlık ki ne şaşkınlık?..
Çünkü daha önce yandaş medyada sıkça dile getirilen, “FETÖ’yü Amerika’dan istedik” propagandası koca bir yalandan ibaretmiş meğer...
Velhasıl “Kırmızı Bülten” de, cemaati saha dışına atan göstermelik bir “Kırmızı Kart”tan ibaretmiş... İnsan sormadan edemiyor; “Ne olur ne olmaz, barışırız bir gün” diye düşünüldü de mi bu kadar ihmal edildi acaba?..
Neyse, herkesin cemaatle ilgili “kanka”lık ilişkisi itiraf-pişmanlık takiyesinde tamamen ortaya çıktığına göre bunun da bir önemi yoktur artık...
Ancak dün Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın medyaya yansıyan açıklamasından gördük ki, “Fetullah Gülen’in mal varlığına el konulmuş!!!”
Peh... peh... peh!.. Darbe ayyuka çıkınca Fetullah’ın Erzurum’da doğduğu evi alelacele “umumi tuvalet”e çevirmek için kolları sıvayanlar açısından soruyorum; “Çok zahmet olmadı mı yav?..”
Velakin biraz daha bekleseydiniz o meczup zaten Türkiye Cumhuriyeti’ne bile el koyacaktı!.. Vay sizin gafletinize!..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac