AFGANİSTANLI MALALAY KAKAR’ın ÖYKÜSÜ…

AFGANİSTANLI MALALAY KAKAR’ın ÖYKÜSÜ…

Adı Malalay soyadı Kakar’dı. 41 yaşında, 6 çocuk sahibi idi. Kandahar’ın ilk ve tek kadın polisiydi. Siyah burkasının altında kendi diktiği yeşil üniforması, palaskası ve tabancasıyla dimdik yürür, 8 yaşındaki kız çocuklarının parayla erkeklere satıldığı evlerde aramalar yapar, oyun çağındaki çocukların babaları tarafından zorla satıldığı, zincire vurulduğu, köle muamelesi gördüğü evlere baskın düzenler, istemediği biriyle zorla evlendirildiği için evinden kaçan kızların izini sürerdi…

Kadın polis Malalay; Afganistan gerçeğini ve Taliban baskısının ne olduğunu anlatan pek çok olaya tanık olmuş ve çoğunda çaresiz kalmış bir Afgan kadınıydı. Sonunda ne mi oldu? Tabii ki Taliban her zaman olduğu gibi hiç şaşırtmadı! Pek çok kez tehdit ettiği Malalay Kakar’ı, çok tanıdık, çok bildik bir yöntemle, bombalı saldırıyla havaya uçurdu.

Şöyle demişti öldürülmeden önce!

“Babam polisti. İlk eğitimimi ondan aldım. Sıkı ve adil bir eğitimdi bu. Bölgenin tek kadın polisi olunca babam benimle çok gururlandı. Taliban geldi, her şey değişti, hiçbir kadın dışarı adımını atamaz oldu. Doktora dahi gidemedi, sıkıntıları ‘Ne olacak kadın işte’ diye küçümsendi. Taliban baskısını sadece kadınlara değil, herkese, her şeye yöneltti. Resmi kurumlar ve polis karakolları Kuran kurslarına, namazgâha dönüştürüldü. Kısaca Taliban; geleneklerimizi, inançlarımızı, ülkemizi her şeyi kirletti. Evime tehdit telefonları gelmeye başladı, çalışmamı istemedi, polis olarak görev yapmama karşı çıktı. Onlardan korkmuyorum, ailemi de korkutmak istemiyorum. Mesleğimi benden alamazlar, mesleğimi seviyorum, çalışmaya ve polislik yapmaya devam edeceğim”.

Polis Malalay Kakar, pazardan aldığı yeşil kumaştan diktiği üniformasıyla, siyah burkasının altına saklamaya çalıştığı kahverengi saçlarıyla, yay gibi kaşları, ok gibi kirpikleriyle Afgan kadının tüm özelliklerini iyi taşıyordu. Altın yüzüklü parmakları, mor ojeli tırnakları şeriatın hüküm sürdüğü Afganistan’a uymadı, uymazdı. Ondan geriye ne mi kaldı? Boynu bükük 6 çocuk. Ve bir kadın polisin umutları ve görev aşkı…

Önemli not: Kuzey Irak’ta küçük bir kasaba olan Koço’da doğan ve 20 yaşına kadar orada yaşayan Nadia Murad, yaşam öyküsünü, çektiklerini, başına gelenleri “Son Kız!” adıyla kitaplaştırdı. Yazdığı kitap 2017 yılında Nobel Barış Ödülünü aldı. Epsilon yayınlarından çıkan bu kitabı okuyun derim. Okurken Pakistan, Afganistan ve Irak gerçeğinin tüm ayrıntılarını göreceksiniz…

Öneri notu: Okuduysanız yeniden, okumadıysanız hemen Afganistan Kabil doğumlu yazar Khaled Hosseını’ın “Afganistan Kadınlarına!” adadığı bu üç kitabını okuyun lütfen. “Uçurtma Avcısı”- “Bin Muhteşem Güneş”- “Ve Dağlar Yankılandı”. Okurken hem kadınların çilesini, hem Taliban’ın baskısını, hem de de Peştuların kadınıyla- erkeğiyle yaman insanlar olduğunu göreceksiniz. Tam da zamanı…