AKP ile TÜRKİYE EKONOMİSİ NEREYE GİDER? - 2
Dostum Arslan Kılıç’ın; "1) Türkiye’nin Küreselleşme yıllarında oluşturduğu ve 18 yıldır AKP tarafından yönetilen sistemi, zaman zaman sıkışsa da ve bugün belki de 18 yılın sıkıntılı dönemini yaşıyor olsa da, kör topal işlemeye devam eder mi? Sonuçta, biraz hasar olsa da çark döner mi?
2) Çark dönemeyecek derecede bir tıkanma yaşanma ihtimali varsa, sistem bunu, büyük bir alt üst oluşa; örneğin bir devrimci değişikliğe yol açamayan yeni bir yapısal düzenleme ile aşabilir mi? Önümüzde daha, sistemdeki tıkanmayı açacak nasıl bir yapısal düzenleme yapma olanağı ya da seçeneği var?" soruları özelinde cuma günü ilk kısmı yayınlanan değerlendirmelerimizi sürdürüyoruz.
CARİ AÇIK-BÜTÇE AÇIĞI-ÖZEL KESİM AÇIĞI
Özel kesim açığı (A); özel sektörün tasarrufları ile yatırımları arasındaki negatif farktır.
Bütçe açığı (B); kamu kesiminin gelirleri ile giderleri arasındaki giderler lehine olan farktır.
Cari denge (C); döviz giderleri, ödemeleri ile döviz gelirleri, kaynakları arasındaki farktır.
Normalde A+B=C olmalıdır. Bunun anlamı iç denge açığı ile dış denge açığının birbirine eşit olmasıdır. Ne kadar iç denge açığı veriyorsanız o kadar da dış denge açığı verirsiniz.
Ancak Türkiye ekonomisi hem iç denge açığı hem de dış denge açığı veren bir ekonomidir. Birkaç yıl dışında AKP döneminde hep iş ve dış açık verilmiştir. 2018’de toplam açık 127 milyar TL’dir.
İki açığın birden verilmesi kamu kesiminin hem iç hem dış borçlanma, özel sektörün de dış borçlanmaya gittiğini gösterir. Dış borç rakamlarımızın sürekli artması bunu göstermektedir.
CARİ AÇIĞIN FİNANSMAN BİÇİMİ
Türkiye’de cari açık iki türlü kapatılır. Merkez Bankası rezervleri ve kayıt dışı döviz girişleri (net hata noksan hesabı). Net hata noksan hesabı 2018’de cari açığın üçte ikisini finanse etmiştir. Bu oldukça yüksek bir tutardır.
Net hata noksan hesabı yurt içinde kayıtlara girmeden yurt dışına çıkan dövizlerin gelmesi(nereden geldiği belli değil) ve iyi ilişkilerde bulunulan ülkelerden adı konulmadan gelen dövizlerden oluşmaktadır.
DIŞ KAYNAĞA BAĞIMLILIK
Türkiye ekonomisi dış kaynağa bağımlı bir ekonomidir. Bu da en temel sorunların başında gelmektedir. Dış kaynağa bağımlılığı artıran şey tasarruf açığıdır. Tasarruf açığının sebebi de gelir dağılımındaki adaletsizlik, katma değer yaratan üretim yapımızın olmaması ve tüketime dayalı büyüme modelidir.
Türkiye AKP döneminde dış kaynağa bağımlılığını artırmıştır. Yatırımlar hep tasarrufların üstünde olmuştur. Çok harcayan bir ekonomi doğan açığı dış kaynaklarla finanse etmek zorundadır.
Türkiye dış kaynak olarak ülkemize yatırım yapmak amacıyla gelen yabancının parasından (doğrudan yabancı sermaye yatırımı) ziyade borsaya ve devlet tahvillerine yatırım amacıyla gelen kısa vadeli portföy yatırımları (sıcak para) ile dış borçları kullanmıştır.
Bir kere dış kaynağa bağımlı hale geldiğinizde ödediğiniz ve ödeyeceğiniz faizlerle artık iki yakanızın bir araya gelmesi mümkün olmaz. Türkiye şu anda bunu yaşıyor.
Dış kaynak sorunu çözmek için tasarruf ve yatırım açığını kapatmanız lazım. Ya yatırımları azaltmıyorsanız tasarrufları artıracaksınız; ya da yatırımları kısacaksınız. Eğer yatırımları kısarsanız ekonomik büyüme yani zenginleşmeyi sağlamak ve işsizliği çözmek mümkün olmaz. Tasarrufları artırmak için katma değer yaratmak ve adaletsizlikleri ortadan kaldırmanız gerekir. Bu AKP döneminde başarılmamıştır.
EKONOMİYE GÜVEN SORUNU
AKP’nin başarılı geçen ilk döneminden sonra kendine ait bir sermaye sınıfı yaratma hedefini oldukça adaletsiz bir hale getirmiş ve bu da yolsuzluk ve rant ekonomisini büyütmüştür.
Yukarıda açıkladığımız sebeplerden dolayı bu rant ekonomisi halkın ekonomiye ve siyasal iktidara güvenini azaltmaya başlamıştır. Halkın nazarında zenginleşme ülkenin zenginleşmesi değil belirli kişi ve grupların zenginleşmesi olarak görülmektedir.
KÜRESEL EKONOMİDE İTİBARIMIZ YOK
Türkiye, tüketim ekonomisi ve bunun finansmanını dış borçla yapma modelinden vazgeçmediği sürece küresel ekonomide belirleyici veya etkileyici bir pozisyon alamaz ve itibar kazanamaz.
Küresel ekonomiyi yöneten egene güçlerin not vericilerinden sürekli kırık not alır. Bu da dış kaynağa bağımlı olan ülke için dış borçlarını çevirememe ve yüksek faiz maliyetidir.
Çözüm; üretmek ve ekonomimizi dışa bağımlı olmaktan kurtarmaktır.
GELELİM SORULARIN CEVAPLARINA
AK Parti’nin uyguladığı ekonomik model artık uygulanamaz olmaktan çıkmış ve yapısal (devrimci karakterli) ekonomide dönüşüm modeli uygulanmadığı takdirde yakın zamanda çökmeye mahkûmdur.
1- AKP, 2001 krizi sonrasında iktidara geldi ve kriz sonrası çıkış trendi şansını kullandı. 2003-2007 döneminde dünyada likidite boldu ve Türkiye ve diğer gelişmekte olan ülkelere sıcak para aktı. Bu AKP iktidarının başını döndürdü. Yapılan tüm hatalar bol para akışında kayboldu.
2- 2008 krizinden sonra küresel ekonomide kartlar yeniden dağıtılmaya başlanınca sıcak para akışı giderek azaldı. Bu da tüketime ve dış kaynağa dayalı ekonomik modelinin yavaş yavaş krize doğru sürüklenmesi sürecini başlattı.
3- AKP üretmedi, tüketti. Gösteriş tüketimi ve gereksiz yatırımlarla dış borçların artmasına yol açan bir anlayışla ekonomiyi yönetti.
4- Bütün bu açıklamalar çerçevesinde diyoruz ki artık AKP ekonomide oluşan yükleri taşıyamaz. Nedir bu yükler?
-Yüksek işsizlik. Bunun için ekonomiyi büyütmek lazım. Büyürse cari açık ve dış borçlar artacak.
-Tüketime dayalı büyümeden üretime dayalı bir büyüme tercihi var; ama bunun gerektirdiği model ve uygulamalar yok. Bu nedenle tüketime dayalı bir ekonominin yaratacağı sorunları AKP artık çözemez.
-Yoksulluk artmış durumda. Gelir dağılımı artık isyan noktasında.
-Suriyeli mültecilerin ekonomiye doğrudan ve dolaylı verdikleri zararlar artık taşınmaz halde.
-Terörle mücadele ve Doğu Akdeniz’de haklarımızın savunulması için yapılan ve yapılacak savunma harcamaları ciddi ekonomik ve sosyal bir maliyet.
-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ekonomide sorunları çözemedi ve bolca sorunlara neden oldu. Bu sistemle ekonomide istenen düzeye gelmek neredeyse olanaksız.
SONUCA VARALIM
AK Parti’nin konjonktürel avantajlar ve küresel ekonomideki gelişmelere paralel olarak uyguladığı yanlış ekonomik model başlarda canlılık ve heyecan yarattığından göze batmadı.
Son yıllarda ite kaka yürüyen ekonomi 2018’de patladı. Patlak ne kadar onarılırsa onarılsın eskisi gibi olmuyor.
2020-2021 yıllarının, bu ekonominin AKP tarafından tek başına ve bu modelle taşınamayacağını ve bunun siyasal sonuçlarının yaşanacağını göreceğimiz yıllar olacağını tahmin ettiğimizi söyleyelim ve noktayı koyalım. Artık son sahne oynanıyor ve perde kapanmak üzere...
https://twitter.com/MPamukoglu
https://www.facebook.com/mustafa.pamukoglu.90