AKP NASIL GİDECEK, YERİNE KİM GELECEK?..
Yukarıdaki sorulara net yanıt verebilecek insan sayısı ne kadardır acaba?..
Çünkü siyaset karanlık bir ortamda ve gelgitler arasında, bazen bir adım ileri-iki adım geri kısırdöngüsüyle nasıl yönünü bir türlü seçemediyse, kararsız ve protestocu seçmenlerin bazı anketlere göre "yüzde 20'ye ulaştı"ğı bir ülkede, yurttaşlar da ne yazık ki "umut" konusunda yönünü tamamen bulamıyor...
Kimi muhalefetin Atatürk'ten uzaklaşması, hatta bölücü unsurlara yanaşması ve kimi belediye başkanlarının hayal kırıklığı yaratarak, ayrılıkçı siyasetten medet umacak hale gelmesi de toplumdaki umutsuzluğun bir başka gerekçesi...
İnsanlar gelecek konusunda endişeli, gidişattan tedirgin ve en çok da umutsuz!..
Oy oranı halen "yüzde 30'un üzerinde" görünen AKP'yi ayakta tutan kitlelerin içinde bulunduğu gaflet de, bu memlekette ilgili kaygıları bulunan duyarlı yurttaşları iyice endişelendiriyor...
Ancak, "bir iktidar yolsuzluklara- skandallara- çökmüş bir ekonomiye ve cumhuriyet düşmanlıklarına rağmen 20 yıldır nasıl ayakta durabilir" diye muhalefeti suçlayanlar da az değil... Halka tam anlamıyla inemiyor, iyice sarsamıyor iktidarı muhalefet...
Dün de bu köşede vurguladığımız gibi; kışkırtıcılık ve bölücülüğün de birbirine karıştığı Türk siyasetinde, 1984'ten bu yana ülkeye kan kusturan terör örgütünün partisi siyasete yön vermeye çalışırken, CHP ne yazık ki bu ortamdaki çelişkileriyle yalpalıyor, muhalefet toparlanamıyor, ardı ardına kurulan partiler bölünmeyi arttırıyor ve yazının başında dikkat çekildiği gibi, toplumun hem yön bulması zorlaşıyor, hem de umutları büyütme konusundaki çabaları zayıflıyor...
Anlatmaya çalıştığımız asıl mesele, "AKP giderse ne olacak bu ülkede?.."
20 yıllık erozyon nasıl durdurulacak, bürokrasiden eğitime, TSK'dan polis teşkilatına, eleştirilerin odağındaki Diyanetten üniversitelere kadar çarpıklığın- yozlaşmanın- çelişkilerin kangrenleştiği bürokrasiyi nasıl düzeltecek acaba iktidara gelecek yeni partiler?..
Pervasızlık devleti tüketiyor...
AKP zaten plansız-programsız ve lastiği patlamış bir kamyon gibi yokuş aşağı giderken, dehşet verici bir pervasızlıkla ne eğitimin yozlaşmasını önemsiyor, ne dış politikanın topallamasını, ne yoksulluğun büyümesini, ne işsizliğin artmasını, ne sosyal felaketlerin kapıda olmasını, ne açlığı- ne enflasyonu- ne de dövizin sarsıcı biçimde yükselişini...
Pervasızlığın en büyük sebebi muhalefetteki bir kesimin ya da mangalda kül bırakmayan gazeteci- televizyoncu takımının millete umut aşılama iddiasıyla AKP'yi tamamen tükenmiş gibi gösterirken, göz ardı ettiği çok vahim gerçekler...
Uyduruk anketlerle "erken seçim olacak" diye iki yıla yakın süredir ahkam kesenlerin göremediği gerçekler kahredicidir;
AKP devleti tamamen ele geçirmiş, mürit-militan bürokrasi kuşatılmış, TSK tamamen iktidarın denetiminde, polis teşkilatı her ay alınan binlerce bekçi ile birlikte iktidarın kontrolünde, imam hatip mezunlarının bürokrasideki örgütlenmesi Fethullahçılardan bile daha hızlı ilerliyor, bir taraftan da "paralel devlet" kurmakla suçlanan TÜGVA adlı yandaş vakıf, devletin her kademesine üyelerini yerleştiriyor ve bu konuda muhalefetin çırpınışları ne yazık ki sonuç vermiyor...
Çünkü muhalefetin çığlığını duyurması gereken medyanın yüzde doksanı da AKP nin kontrolünde...
Valiler cumhuriyet ve Atatürk düşmanı İskilipli Atıf'ın mezarına gidip övgüler dizecek kadar pervasızlaşıyor, bürokratlar internet sitelerinde cumhuriyetle çatışıyor, Atatürk'ün kurduğu Diyanet Gazi'yi anmamak için her şeyi yapıyor, üniversitelerde rektörler bir taraftan yolsuzluklarla haber oluyor, bir taraftan da akrabaları için kadroları yağmalıyor, belediyelerdeki rezaletler ise sürekli örtbas ediliyor...
İşte tüm bu pervasızlık; devleti tamamen ele geçirmiş bir iktidarın erken seçim konusunda kılını kıpırdatmayacağını, son tükeniş anına kadar bildiğini okumaya devam edeceğini de gösteriyor... Peki kim dağıtacak bu karanlık çarkı, kim-nasıl durduracak AKP'yi?..
Muhalefet güven vermeli...
Evet; toplumun bir kesimi haklı olarak AKP gitsin diye çığlık atıyor...
Bir avuç muhalefet medyası iktidarın tahribatlarına, yolsuzluklara dikkat çekerken, skandalları seslendirirken ve çarpıklıkları topluma anlatmaya çalışırken AKP hiç umursamıyor, bürokrasi ise bir an bile kılını kıpırdatmıyor... Herkes iktidarın rant sarhoşluğunda çünkü...
İşsizlik mi büyümüş, intiharlar mı artmış, dolar 10 liraya mı yaklaşmış, enflasyon mu kudurmuş, marketler milleti mi soyuyormuş, ne yazık ki zerre kadar umrumda olmayan bir iktidarın tek dayanağı var;
Yüzde 30'a varan umursamaz bir kitle ne olursa olsun iktidarın arkasında, devlet zaten ellerinde, medya denetimlerinde, bürokrasi emirlerinde, ordu ve emniyet dizayn edilmiş, iş dünyası tamamen teslim olmuş ve AKP iktidarında sosyetesini de yaratan siyaset zenginleri tayfası, keyfi yerinde tavırlarla rantın tükenmemesi için her türlü ihaneti sergiliyor...
Kuşkusuz AKP nasıl olsa bir gün gidecek ama 20 yılda yaratmış olduğu tahribatın herkesi dehşete düşürecek boyutta olduğu da elbette ortaya çıkacak...
Çünkü iktidara kim gelirse gelsin; bürokraside bırakın üst düzey görevliyi, belki odacı, işçi, memur olarak çalışan bir avuç Atatürkçü de bulamayacak, solcu da, milliyetçi de, idealist vatansever de...
Ancak bu erozyon sadece; önce cemaatin, sonra da AKP'nin yaptığı kadro tasfiyesinden kaynaklanmıyor...
Çünkü 20 yıl önce AKP karşıtı bir kısım bürokrat kalmış olsaydı da, onların büyük bölümü de üzerinden yıllar geçtiği için zaten emekli olmak zorunda bırakılmıştır...
İşte bu pervasızlık ve yıkım yüzünden AKP'nin son haftalarda TRT'ye 250 civarında insanı sınavsız alması umursanmazken, Ordu'nun Korgan ilçesinde genç bir kaymakam Atatürk'ün, "Türkiye Cumhuriyeti, şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır" sözünü Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında dile getirdiği için görevden alınabiliyor...
Ancak muhalefet de, kendini Atatürkçü- aydınlanmacı-devrimci- solcu pazarlayan dernekler - vakıflar ve hatta partiler bile genç kaymakama kararlılıkla sahip çıkmadıklarına göre, onlar da bürokrasideki kuşatmadan umudunu iyice kesmiş olmalılar!!!
Evet; AKP bir an önce gitmeli... Ancak hiç kuşkunuz olmasın, yerine gelecek iktidar 81 vali de bulamayacak, 81 il emniyet müdürü de, yüzlerce ilçeyi ve binlerce kurumu yönetecek bürokrat da...
Peki; erken seçim olsun diye kendini paralayan ve Twitter üzerinden muhalefet yapanlarla şaşkın medya, tüketilmiş bir devlet nasıl ayağa kaldırılacak diye bir plan seslendirdiler mi hiç?..
Türkiye'de protestocu- kararsız kitlenin yüzde 20'ye ulaşabilmesinin bir nedeni de bu hayalperestlik, plansızlık ve öngörüsüzlük değil mi?..
Yurttaşlar AKP'yi göndermeye kararlı da; umut verecek planlarıyla ve güven duyulacak projeleriyle etkili bir seçeneğin bir an önce nasıl oluşacağını düşünüyor...
Oyu yükselen İYİ Parti, yerinde sayan CHP, PKK'nın dümen suyundan çıkamayan HDP ve parçalanmış muhalefet ne diyecek acaba?..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac