Ataklı-YORUM

ALMANYA İLE KRİZ PATLAMAK ÜZERE


GÜNÜN YORUMU. 21.5.2014.ÇRŞ. paylaşan: ulusalkanal
ALMANYA İLE KRİZ PATLAMAK ÜZERE

İyi akşamlar sevgili izleyiciler; bugün sizlere en geç iki gün içinde patlayacak çok önemli bir krizden söz etmek istiyorum. Bu kriz öncelikle Almanya’da ama sonuçta sirayet ederek tüm Avrupa ülkelerinde gerçekleşecektir.
Muhtemelen biliyorsunuzdur, Başbakan Erdoğan, henüz cumhurbaşkanlığı adaylığı açıklanmamış olmasına rağmen yurtdışındaki Türkler’e yönelik seçim kampanyası yapmak üzere 23-24 mayıs günleri, yani yarından başlamak üzere iki günlük Almanya gezisi yapacak.

Berlin ve Köln

Gezinin ilk gününde Erdoğan Almanya’nın başkenti Berlin’e gidecek ve Alman Başbakanı Merkel ile görüşecek.

Erdoğan’ın Almanya gezisinin ikinci ayağı ise Köln.

Başbakan Köln’de Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin 10. Kuruluş yıldönümü törenlerine katılarak bir konuşma yapacak. Ancak resmi açıklama bu olmasına rağmen herkes biliyor ki Erdoğan Köln’de Yurtdışındaki Türklere yönelik ilk Cumhurbaşkanlığı adaylığı mitingini yapacak.

Şimdi diyeceksiniz ki “peki, kriz bunun neresinde?”

Ulusal Kanal’ı, Aydınlık Gazetesini veya Halk Tv ile Cumhuriyet ve Yurt gazetelerini izliyorsanız biraz bilginiz vardır. Ama diğer medya şu ana kadar Almanya gezisini ve burada yaşanacak büyük krizi henüz görmezden geliyor.

Merkel’den istiskal

Şimdi gelelim krize; birincisi, muhtemelen Erdoğan’ın gezisinin ilk ayağı, yani Berlin ziyareti hiç olmayacak. Erdoğan 24 Mayıs günü direk Köln’e uçacak. Çünkü Erdoğan Berlin’de, Alman Başbakanı Angela Merkel ile görüşecekti.

Ancak bundan 7 gün önce Almanya Başbakanlık ofisinden bir açıklama yapıldı ve 23 Mayıs’ta yapılması planlanan Merkel Erdoğan görüşmesinin, buraya dikkat edin, “tek taraflı” olarak, yani Alman başbakanı tarafından iptal edildiği duyuruldu. Bu bir istiskaldir. Yani küçük görme, takmama, ciddiye almama.

Başımıza ilk kez geliyor

Bu, benim hatırladığım bir Türk Başbakanı’na ilk kez yapılıyor. Bundan önce hiçbir resmi görüşme, planlanıp ilan edildikten sonra iptal edilmemişti. Elbette bu ülkelerden herhangi birinde yaşanan çok önemli bir olay olması hali bunun dışındadır. Örneğin Soma katliamının yaşandığı gün Erdoğan Arnavutluk’a gidecekti. Ama bu ziyaret tek taraflı, yani Türkiye tarafından iptal edildi. Bu başka, bir zorunluluk var.

Ama Merkel’in bir Türk başbakanıyla yapacağı görüşmeyi tek taraflı iptal etmesi gibi bir olay Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin başına ilk kez geliyor.

Almanya görüşmenin iptal edilmesinin nedeni ile ilgili çok ayrıntılı bir açıklama yapmadı, ancak ima edilen şu ki; Almanya, Cumhurbaşkanı Gauck’un Türkiye ziyaretinden sonra Başbakan Erdoğan’ın hakarete varan sözlerinden çok rahatsız oldu. Merkel de buna bir misilleme olarak Erdoğan ile yapacağı ikili görüşmeyi iptal etti. Ayrıca söylenmeyen bir başka konu da Erdoğan’ın Köln’de yapacağı mitingden duyulan rahatsızlık.

24 Mayıs krizi

Yani asıl kriz ise 24 Mayıs günü Köln’de yapılacak mitingle ilgili. AKP günlerdir Köln’de çok büyük bir miting yapmak için hazırlıklarını sürdürüyor. Almanya’nın ve Avrupa’nın her yanından Türkler’i Köln’de toplamak için hummalı bir çalışma yapılıyor.
Buna karşı Alman siyasetçileri, medyası ve sivil toplum kuruluşları bu ziyaretten ve mitinginden çok rahatsız.

Rahatsızlığın birinci nedeni Başbakan Erdoğan’ın son zamanlarda demokrasi, hukuk, insan hak ve özgürlüklerine saygı konusunda Avrupalıların asla anlayamayacağı sert, otoriter hatta diktatörlüğü andıran davranışları ve söylemleri.

Başbakan öfkelendirdi

Özellikle Soma katliamı sırasında yaşananlar, Başbakan’ın bir vatandaşa tokat atması, danışmanının polislere tutturduğu bir kişiyi tekmelemesi, Soma’da bile vatandaşa gaz sıkılması, katliamı protesto etmeye çalışanlara karşı çok sert müdahalelerde bulunulması Almanları çileden çıkarmış durumda.

Bu nedenle Almanya’da deyim yerindeyse kıyamet kopuyor. Medya ve sivil toplum kuruluşları Erdoğan’ın Köln mitingine izin verilmemesini istiyor.

Ama asıl önemli olan Alman hükümetinin üç gün önce yaptığı açıklama. Alman hükümet sözcüsü Steffen Seibert “Elbette Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan’ın Almanya ziyaretini büyük memnuniyetle karşılıyoruz” dedikten sonra şu sözleri söyledi: “Sayın Türk Başbakanının Köln’de Türklere yönelik konuşmasında günün hassasiyetlerine dikkat edeceğini ve sakinleştirici ve uyumlu bir konuşma yapmasını bekliyoruz.”

Erdoğan’a Alman ayarı

Bu ne demek sevgili izleyiciler; Alman hükümeti açıkça Türk başbakanına diyor ki “Tamam gel buraya konuş, ama dikkatli ol. Türkiye’deki gibi konuşma. Burada insanları tahrik etme, nefret suçu işleme.”

Türkiye hiçbir döneminde böylesine aşağılanmadı, böyle küçük düşürülmedi, hakarete uğramadı.

Alman hükümeti açıkça Erdoğan’a Almanya ziyaretinde ağır bir ayar vermeye kalkarken, hükümet ortağı partilerle muhalefet partileri daha sert bir tavır takındılar. Örneğin koalisyonunun küçük ortağı Hıristiyan Sosyal Birlik Partisi “Erdoğan Köln’de şov yapamaz. Erdoğan’ın ziyaretine ve miting yapmasına izin verilmemeli” açıklaması yaptı.

“Erdoğan gelmemeli”

Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti Uyum Bakanı Schneider “Erdoğan Almanya’da yaşayan Türkler’in Başbakanı gibi davranamaz. Burada Türkler’in de bir başbakanı var” dedi.

Yeşiller Partisi’nden Cem Özdemir “Erdoğan Soma olayı ile Türklerin derin acısını öfkeye dönüştürdü. Artık basit bir seçim kampanyası yapamaz. İnsanlara çatmak yerine matemi ve ekonomik sorunları kabul etmelidir” diye konuştu.

Hıristiyan Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Julie Klöckner ise yaptığı resmi açıklamada Erdoğan’ın Köln’e gelip Cumhurbaşkanlığı seçim propagandası yapacak olmasının kabul edilemez olduğunu açıkladı.

Alman medyası daha beter

Alman medyası ise siyasetçilerden daha da sert. Almanya’nın en büyük gazetelerinden Tagesspiegel Alman hükümetinin açıklamasına tepki göstererek Erdoğan’dan “Türkiye’nin Führer’i” (Führer Almanya’da Hitler’e verilen isimdi biliyorsunuz) diye söz etti ve “Türk Başbakanı Almanya’da memnuniyetle karşılanamaz, miting yapmasına izin verilemez” diye yazdı.

Nürnberger Nachrichten Gazetesi “Erdoğan’a tahammül etmek çok zor” başlığını attı. Kieler Nachrichten Gazetesi ise Erdoğan’ın mitingine izin verilmesi gerektiğini belirterek “Aksi takdirde sanki Cumhurbaşkanımız Gauck’a yapılan muameleye kısas yapmış gibi oluruz” uyarısında bulundu.

General Anzeiger Gazetesi de “Köln mitingi Soma olayından sonra AKP iktidarı için bumerang etkisi yaratabilir. Türk Sultan’ı çıplak” başlıklı bir habere yer verdi.

Bild Gazetesi ise Erdoğan’ın Köln ziyaretini şiddetle eleştiren bir yazısında “Soma’daki tekme Erdoğan’ı da götürecek” başlığını attı.

Almanya haddini bilsin de

Şimdi sevgili izleyiciler, bunlar Türkiye için çok rahatsız edici gelişmelerdir. Elbette aranızda “Almanya’ya da ne oluyor, hadlerini bilsinler” diyenler olabilir. Ama bilin ki işler böyle yürümüyor. Türkiye’de bizlere normalmiş gibi dayatılmak istenen şeyler demokratik ülkelerde insanların tüylerini diken diken ediyor.

Şimdi gelelim işin Türkiye tarafına. Erdoğan ve AKP ne yapacak? Bütün bunlara rağmen Almanya gezisi gerçekleştirilecek mi?

Erdoğan Köln’de miting yapıp gayrı resmi Cumhurbaşkanlığı adaylığının kampanya startını verecek mi? Bütün bunlardan sonra Almanya Türkiye ilişkileri normal olarak yürüyecek mi?

Vazgeçme eğilimi var

Bugün AKP kulislerinde Almanya gezisinden vazgeçilmesi eğiliminin artığı konusunda dedikodular dolaştığını duydum. Siz bakmayın Erdoğan’ın, tamamen iç politikaya malzeme sağlamak için dünyanın birçok ülkesine çatmasına, ayar vermeye kalkmasına.

O efelenmelerinin, hatta o ünlü “One Minut” çıkışlarının falan dünyada bir etkisi yok. Çünkü Erdoğan esip gürlüyor ama siz sonuca bakın. Avrupa’nın Amerika’nın isteklerinden hatta talimatlarından yerine getirmediği var mı? Radar üssü kuracaksın diyorlar, kuruyor, Libya’ya asker gönderilmesine katkı vereceksin diyorlar, gönderiyor, açılım yapacaksın diyorlar, yapıyor, Gazze’ye gitmeyeceksin diyorlar, gitmiyor, Kıbrıs’ta taviz vereceksin diyorlar, veriyor, AB kapısında daha bekleyeceksin diyorlar, bekliyor.Yani sayın sayabildiğiniz kadar.

Şovlara göz yumdular

Sonuçta Amerika’nın da, Avrupa’nın da son bir iki yıla kadar bu iktidardan pek şikâyeti yoktu. Bu nedenle iç politikada, saf ve eğitimsiz vatandaşları, Türkiye’nin niteliksiz kesimini etkilemek için yaptığı efelenme şovları bu ülkeler tarafından ciddiye bile alınmadı, hatta “ne yapsın adam, bari içerde kendini savunsun, iktidarını sürdürebilmek için kendi halkını kandırsın, bize zarar vermediği sürece mesele yok” bile dediler.

Ancak son zamanlarda işin rengi değişti. Erdoğan giderek sertleşen politikaları, diktatörü andıran uygulamaları ile Türkiye’nin çivisini yerinden oynatmaya başladı. Türkiye batı demokrasileri için çok önemli bir ülke. Elbette kendi çıkarı için her dediğini yapan bir siyasi lideri destekler ama Türkiye’deki korkutucu değişim eninde sonunda Batı çıkarlarını da etkileyecektir.

Türkiye demokratik ve laik yapısı, hukuk kurallarına uyması, kişi hak ve özgürlüklerinin korunduğu ve bunlara saygı duyulan bir ülke olduğu takdirde Batı ittifakı içinde yer alabilir.

Aksi takdirde Türkiye’nin bir Mısır’dan, Suriye’den, Irak’tan farkı kalmaz.

Hiçbir aklı başında batı ülkesi Türkiye’nin Mısır’a, Suriye’ye, Irak’a dönmesini, yönetimin diktatörlük haline gelmesini istemez.

Rüzgâr fırtınaya dönüşecek

İşte bu nedenle şimdi rüzgâr tersten esmeye, Erdoğan aleyhine bir fırtınaya dönme eğilimindedir. Almanya ziyareti bu açıdan bakınca Erdoğan için sonun başlangıcı olabilir. Erdoğan’ın, dolayısıyla Türkiye’nin böyle aşağılanması, ister istemez Türkiye içinde de şiddetli tepkilere yol açacak, Erdoğan iktidarı muhtemelen bunu aşmak için toparlayıcı, sakinleştirici olmak yerine daha da hırçınlaşacaktır.

Bu da ülke içindeki gerilimi daha da artıracaktır. Buna hazırlıklı olmak zorundayız.

Bu konuda son olarak şunu söylemek istiyorum; sanıyorum Erdoğan da artık durumun çok kritik olduğunu görmektedir.
Görmektedir görmesine de ne yapacağı da çok önemlidir. Pek risk olmadığı zaman iç politika uğruna sert çıkışlar yapan Erdoğan’ın Almanya’ya karşı bu kez çok olumsuz bir tavır takınabileceğine inanmıyorum. Nasıl Amerikan Dışişleri bakanı Kerry Türkiye’ye gelip “Erdoğan Gazze’ye gidemez” demişti ve Erdoğan ağzını bile açamadan susup oturmuştu, Almanya’nın tavrına karşı da aslında aynısını yapacaktır.

Avrupa’dan dışlanabiliriz

Çünkü, Almanya şu anda dünyanın en büyük ülkesi. Ekonomik olarak Amerika’nın da önünde, ayrıca bütün Avrupa’nın da ağzına baktığı bir ülke. Eğer Erdoğan Almanya’nın aslında hepimizi inciten bu aşağılayıcı tavrına sert cevaplar vermeye kalkarsa Türkiye tüm Avrupa’dan dışlanacaktır.

Erdoğan’ın bunu göze alması bana göre pek düşünülemez. Zaten yandaş yalaka medyanın Almanya olayına hiç girmemesi de bunun bir kanıtı gibi.

Alman hükümeti Merkel görüşmesini iptal ediyor, Alman siyasetçileri ve medyası ile sivil toplum kuruluşları “Almanya’ya gelme” çağrıları yapıyor ve ne başbakan ne de yandaş yalakaları “eyyy Almanya, sen kim oluyorsun” nutukları atmıyor.

Yandaşlar tam siper

Yandaş yalaka medya şu anda tam siper. Almanyayı hiç konuşmuyorlar, yazmıyorlar. Olayı akışına bırakıyorlar. Ben boşuna kayış koptu, baş aşağı gidiyorlar demiyorum.

Bu arada, bakalım Erdoğan Almanya’ya gidecek mi, ama giderse sadece Almanların tepkisiyle karşılaşmayacak. Almanya’daki Alevi toplulukları Köln’de, Erdoğan’ın miting yapacağı sırada büyük bir gösteri yürüyüşü düzenledi. Söylendiğine göre Avrupa’nın her yanından on binlerce kişi bu mitinge geliyor. Alman polisi bu durumdan çok tedirgin, binlerce polis görevlendirmiş.

TGB’den 19 Mayıs şöleni

Ama asıl büyük gösteri Oberhausen kentinde TGB’nin öncülüğünde yapılacak. Türkiye Gençlik Birliği Türkiye’de Soma bahanesi ile savsaklanan 19 Mayıs bayramını 24 Mayıs günü Oberhausen’de görkemli bir şölenle kutlayacak.

Grup Duman, Cem Adrian, Erkan Oğur, Güvenç Dağüstün, Resul Dindar ve Grup Çığ’ın katılacağı şölende Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, gazeteci-yazar Soner Yalçın ve Gezi parkı eylemlerinde kaybettiğimiz Ali İsmail Korkmaz’ın annesi ile Abdullah Cömert’in abisi de onur konukları olacaklar.

Kısacası eğer gidecekse Almanya gezisi Erdoğan için bir kabus gibi geçecek. Üstelik büyük bir krizin da kapısı açılmış olacak.

Bu akşam da bu kadar. Yarın aynı saatte görüşmek üzere hepinize iyilikler dilerim. Hoşça kalın.