ANKETTEN SAVRULAN TOKAT!..

ANKETTEN SAVRULAN TOKAT!..

Dünyanın hiç bir coğrafyasında eşi benzeri görülmemiş bir sosyo politik anlayışın etkisi Türkiye'de egemen olmaya devam ediyor...

Ve dünyanın hiçbir bölgesinde "umut" ve geleceğe "ışık" tutma açısından toplumların karşılaşmadıkları bir gizemli güç de, hayatta dururcasına varlığını her fırsatta hissettiriyor!..

Psikolojinin, sosyolojinin ve siyaset bilimciliğinin sırrını halen çözemediği, gerekçelerini bir türlü yorumlayamadığı o gizemli yapı, "ilk adım"ın üzerinden 102 yıl geçmesine rağmen sadece Türkiye'yi değil, tüm dünyayı da şaşırtmaya devam ediyor...

Bıraktığı miras açısından varlığıyla ve fiziki olarak neredeyse 83 yıldır yokluğuyla toplumun bağrına bırakılan o derin iz etkisini daha da güçlendirerek, sosyal, siyasal, ekonomik olayların kangrenleştiği her anda, bir "ışık" gibi ulusun, devletin ve gündemin önüne çıkmayı sürdürüyorsa, üzerinde çok düşünülmelidir...

Peki; Türkiye gibi, büyük bir "kurtarıcı"nın yokluktan var ettiği, üstelik emperyalizme karşı topyekûn mücadele ile ortaya çıkardığı bir ülkede, halen ayakta duran o "gizemli güç" neyi ifade ediyor, yarattığı müthiş algı nasıl büyüyor ve 1919'dan itibaren yeşerttiği umut, cesaret ve kararlılık giderek nasıl artıyor?..

Ulusun gizemli gücü!..

Gaipten haber verdiklerini iddia eden, bağnazlık üzerinden topluma hayal satan, genç dimağları zehirlemek için her yöntemi kullanan ve yeri geldiğinde siyasetin gafleti ve ihaneti yüzünden pervasızlaşarak iktidarlara ve hatta devlete "darbe" yapacak boyutlara gelen tarikat ve cemaatlerin hepsini bir tarafa atın...

Dernekmiş, vakıfmış, sivil toplummuş, kendini "akil adam" sayanlarmış, son dönemde yeni moda olduğu gibi "kanaat önderliği" zırvasıymış, aşiretmiş, feodaliteymiş, onların da artık etkisiz olduğu, uygar dünyanın gidişatıyla her geçen gün daha iyi anlaşılıyor...

İşte bir salgın hastalığa karşı bir damla aşı bulan bir bilim adamı, "kalem kılıçtan keskindir" dercesine; etrafına topladığı binlerce cahil müritle ya da köleleştirilmiş marabalarla kendini tarikat şeyhi ya da aşiret lideri sayan zırvalığı da bir tarafa atabiliyor...

Peki; yukarıda sıralanan gerçeklere bakınca; sözde güç odaklarının oylarını almak uğruna; her türlü dalavereyi yapan, her türlü taklayı atan; kimi zaman bölücü, kimi zaman gerici, kimi zaman FETÖ'cü, kimi zaman Atatürkçü, kimi zaman da muhafazakâr kılığıyla dolaşan siyasetçilerin o biçare ve sonuçsuz çrpınışlarının zerre kadar önemi var mı acaba?..

Çünkü ulusun büyük bölümü; yüz binlerce şehidin mücadelesi ile kurulan, ancak cehalet, bağnazlık ve "kinci" cumhuriyetçi zırvaların her fırsatta yıpratmak, bölmek, parçalamak ve tamamen yıkmak için çırpındığı cumhuriyete ve onu var eden gizemli güce sarılmaya, inanmaya devam ediyor...

Gafletten uyanmayanlara uyarı...

Bu köşede daha önce de defalarca dikkat çekildiği gibi; araştırma şirketlerinin partilerden beslenerek yaptığı uyduruk anketlerin çarpıklığını, yanıltma stratejilerini, yarattıkları hayalperest algıyı bir tarafa bırakınız...

Ancak toplumların sosyal davranışlarını, tepkilerini ve beklentilerini belirlemeye çalışan araştırmalardan her zaman ilginç ve şaşırtıcı yanıtlar, sonuçlar çıktığını da unutmayın...

Ayrıca, Atatürk'ün mirasındaki erozyon ve tasfiye (!!!) hareketlerinin de tepki çektiği bir dönemde; Gazi'den, cumhuriyete bağlılıktan, ülkenin bölünmez bütünlüğünden uzaklaşan, bölücülük ve gericiliğe taviz veren tüm siyaset anlayışlarının tarihin her döneminde toplumdan tokat yediğini de gözardı etmemek gerekiyor...

Uğur Mumcu'nun bir konuşmasında dikkat çektiği, "gericiliğe taviz veren iktidarlar yıkılmaya mahkûmdur" şeklindeki saptama işte siyaset, gaflet, ihanet üçgenindeki çarpıklığa da vurgu yapıyor...

Evet; Türkiye'de laiklikten, cumhuriyetten, Atatürk'ten uzaklaşan partilerin çoğunun tabelası bile anımsanmıyor...

ANAP, DYP ve Refah Partisi bunlardan bazılarıdır...

İktidardaki AKP'nin cumhuriyetten rövanş almaya çalışan liboşlar, Sorosçular, bölücü ve gericiler tarafından alkışlanan bazı icraatları da toplumda büyük tepki çekerken, buna karşı durmayan partilerin gafleti ve ihaneti de topluma her fırsatta Atatürk'ün ve onun bıraktığı mirasın ne kadar soylu ve etkili olduğunu hatırlatıyor...

İhanete oy vermeyin...

Daha önce de vurguladığımız gibi; Türkiye'de oy kullanan yurttaşların ideolojik duruşlarını belirleyen anketlere bakıldığında, "Atatürk"ün sarsılmaz etkisi ve yol göstericiliği önemli bir gerekçe olarak öne çıkıyor...

Örneğin; CHP'ye oy veren kitlenin en az yüzde 75'inin tek gerekçesinin Atatürk olduğu onlarca anketin sonucuyla kanıtlanmıştı...

Yapılan son bir anket ise "tüm parti tabanlarında" da Atatürk'e bağlılığın ve özlemin büyük boyutlara ulaştığını ve etkisini korumaya devam ettiğini gösteriyor...

MetroPOLL Araştırma'nın "Türkiye'nin Nabzı Kasım 2021" araştırmasında, "Mustafa Kemal Atatürk'ün bu ülkeye yaptıklarından dolayı ona şükran duyuyor musunuz" sorusuna seçmenlerin yüzde 92'si "Evet, duyuyorum" yanıtını vermiş...

Ankete katılan seçmenler; "Atatürk'ün değerinin son zamanlarda daha çok anlaşıldığını düşünüyor musunuz?" sorusuna yüzde 73 oranında "evet" karşılığını vermişler...

Yukarıdaki araştırmanın sonuçları, yazının başından itibaren dikkat çekilen sosyal, siyasal ekonomik ve toplumsal tepkilerin neye dayandığını, hangi gerekçeden beslendiğini ve halen ısrarla nasıl ayakta durduğunu bir kez daha kanıtlıyor...

Atatürk'ten uzaklaşan partileri gaflet uykusundan uyandıracak bu anketin sonuçları, muhatabı kimse, işte ona tokat gibidir!..

İşte bu gerçeği görmeyenlere toplumun tokat atması da eninde sonunda kaçınılmazdır!..

37 yıldır okurlarını yanıltmayan bir gazeteci olarak çağrımdır;

AKP cumhuriyetle çatışırken, bölücülük ve gericilik ülkeyi kuşatırken tüm bunlara ve tehditlere karşı durmayan, laiklikten, cumhuriyetten uzaklaşan (Truvalara güvenerek) Atatürk'e ihanet eden hangi parti olursa olsun, sakın ola oy vermeyin...

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac