AŞİRETE SIĞINAN ‘DEMOKRASİ!..’
Konumuz “bu ülkede demokrasi var mıdır yok mudur” meselesi değil... Çünkü zaten son 60 yılda “demokrasi”yi kullanarak iktidara gelen gerici zihniyetlerin demokrasiyi vurmaya çalıştıkları Türkiye gibi ülkelerde bu tür sorular da lafügüzaftır!..
Evet; iddia edilenlere, yazılıp- çizilene ya da söylenenlere bakılırsa, “demokrasi” aşağıdan yukarıya, hiyerarşik olarak “millet iradesi”ni kapsayan yönetim şeklidir...
Parlamenter sistem her ne kadar partilerin “delege” sistemi üzerinden doğru işletilemese de, siyasette yükselenleri önce mahalle, ardından il ve ilçe, sonra da kurultay delegeleri seçmeli...
Oysa Türk siyasetine takiye ve rant egemen olduğu için partilerin delege sistemleri de ne yazık ki demokratik değil...
Ahbap çavuş ilişkisi, eş dost muhabbeti, tarikat- aşiret düzeni bir de hırsız belediye başkanlarını öne çıkartırsa, işte “delege ağalığı” denilen bir rant çarkı da ortaya çıkar ki, gerçek “demokrasi” açısından sağda da solda da durum ne yazık ki değişmez...
Velhasıl “demokratik parlamenter sistem” dediğiniz model halk egemenliğinden önce; evde, ofislerde ve pazarlık hücrelerindeki sandıklardan çıkan delegelik çarkıyla şekillenir!..
İşte bu yalancı, üçkağıtçı düzenle, etkisiz- donanımsız parti yönetimlerinin ortaya çıkması kaçınılmaz olur ve halk da ne yazık ki kimilerinin söylediği gibi “kuzu kuzu” gider, bu çıkar sistemine oy vermeye zorlanır...
DELEGENİN RANTÇI AĞASI!..
Seçmeni oy sandığı ya da güç düzeni gibi gören aşiret sisteminin de delege ağalığından pek farkı yoktur...
Evet; 1950’den itibaren, Menderes zihniyetinin tarikat-cemaat-aşiret düzenini siyasal rantçılığa alet etmeye başladığı tarihten bu yana siyaset ve feodalitenin ortak stratejisi şöyleydi; Kırsala yatırım yapma, eğitimsiz seçmeni uyandırma, marabayı ağaya, müridi şeyhe köle yap ve de her seçimde kullanmaya devam et!..
Yani ha kırsaldaki seçmen ağaları, ha metropollerde siyaset rantını ailece hırsızlığa çeviren belediye başkanı kılığındaki delege ağaları!!!
Ya da; ha parti tabanından kaçırılarak delege seçimi için evde kurulan sandık, ha Anadolu kırsalında ağanın topluca bilmem hangi partiye sattığı oyları garanti etmek için köylülerden sakladığı sandık...
Velhasıl biz Anadolu’da gazetecilik yaparken, seçime saatler kalmışken, gece yarıları köy odasında, köy ağası ve muhtarının bilmem kaç yüz sözde seçmenin pusulasını gasp ederek, oyları topyekun bilmem hangi parti adına kullandığına onlarca kez şahit olduk...
SANDIKTA UFO GÖRMEK!..
Seçmen bağımsızlığının olmadığı, yani “egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözünün sürekli olarak hasıraltı edildiği köle düzenlerinde, kırsal seçmenin oy sandığını görmesi bazen Harran Ovası’nda UFO’ya rastlamak gibi bir şeydir!..
Zaten özellikle Doğu’da, geçmiş seçim sonuçlarını şöyle bir inceleseniz; örneğin 900 seçmeni olan falan bir köyde, “kullanılan oy 900, geçerli oy 900, ‘a’ partisi 900, diğerleri sıfır” şeklinde on binlerce seçim sandık sonucuna rastlayabilirsiniz...
Hiç kuşkunuz olmasın, önümüzdeki Nisan ayında yapılacak referandumda da sandıklardan benzer seçim sonuçları çıkartmaya çalışan seçmen ağalarına rastlayacağız...
Bakmayınız ellerinde “android” telefonlar olmasına, çatılarında uydu anteni, altlarında son model otomobiller bulunmasına; Özellikle Doğu ve Güneydoğu’nun kırsalında, yüzlerce köy ağası ya da muhtar gasp edecekleri sandıklardan şöyle sonuçlar çıkartmak için çırpınacaktır;
“Seçmen sayısı 1100, oy kullanan 1100, geçerli oy 1100, ‘evet’ 1100, ‘hayır’ 0...”
MARABADAN SEÇMEN DEVŞİRMEK!..
Hükümetin borazanlarından Sabah gazetesi dün şöyle bir haber yayımlamıştı; “Doğu ve Güneydoğu aşiretleri referandum kararını verdi...”
İşte bu haber Türkiye’de demokrasinin tekerleğine sürekli taş koyan seçim sisteminin bir de feodal cehalet, yani aşiret düzeni nedeniyle darbe aldığını bir kez daha kanıtlıyordu... Hem de NASA’nın evrende yedi tane yeni gezegen bulduğunu açıkladığı 21. yüzyılın şu modern günlerinde!..
Hükümet gazetesi daha önce de sıklıkla yaptığı dezenformasyonla gaza getirme medyacılığının dünkü haberine inandırıcılık kazandırmak için okurlarını şöyle havaya sokmaya çalışmıştı;
“Türkiye, demokrasi mücadelesinde önemli bir mihenk taşı oluşturacak referandum için gün sayıyor. Aşiret liderleri Türkiye’nin geleceği, huzur ve refahı için herkesi ‘evet’ oyu vermeye çağırıyor...”
Tirajları yerlerde sürünen yandaş gazetelerin, kırsal aşiretçilikten iktidar için seçmen devşirme numarası oldum olası hükümetten beslenen medyacılığın geleneğidir...
İşte bu yandaş gazete de dünkü haberinde, Şırnak ve Urfa gibi kentlerdeki bazı aşiretlerin sözde “seçmen” potansiyeliyle ilgili rakamlar vermişti...
Örneğin Jirki Aşireti’nin 100 bin üyesi varmış!.. Gazeteye göre, “Jirkiler PKK’ya karşı oldukları için referandumda ‘evet’ diyeceklermiş!..”
Ancak o gazete nedense söz konusu aşiretin liderine, iktidarın PKK ile “açılım” yürüttüğü dönemde AKP’ye neden oy verdiklerini soramamıştı!..
FEODALİTE ÇÖKERKEN...
Sabah’ta dün yayımlanan habere göre Malatya merkezli İzollar aşireti ise “3 milyon” kişiymiş!..
Gazete bu aşiretin önderlerine de bu kadar oy potansiyeline rağmen neden parti kurarak Meclis’e girmedikleri sorusunu yöneltememişti!..
Yandaş gazete eski dinci belediye başkanlarının sözde lideri olduğu bir kaç Arap aşiretini de örnek göstererek, onların da bölgelerinde yüzde 90 oranında “evet” oyu çıkaracaklarını iddia etmişti!..
Örneğin, Urfa’nın “önde gelen” Arap aşiretlerinden “Ubade”lerin lideri de 40 bin kişiyle, “Siyala” aşireti ise 10 bin kişiyle referandumda “evet” diyeceklerini açıklamış!..
İktidar medyasının “evet” çırpınışı istediği kadar sürsün ama bu tür habercilik de AKP’nin referandum kaygısının giderek derinleştiğinin göstergesidir...
Referandumdan zafer beklentisi; kırsalda, gözden uzak küçük mezra ve köyler dışında, metropollere savrulmuş ve aralarında her partiye oy verenlerin de bulunduğu dağınık aşiretçiliğe kalmışsa vay iktidarın haline!..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac