OKURDAN MESAJ
ASLINDA SIKINTI İÇİNDEKİ HALK NEDEN ERDOĞAN'a OY VERİYOR?
Tamer Şahin emekli bir deniz subayı. Uzun yıllar Türk Deniz Kuvvetleri'ne hizmet verdikten sonra yine denizcilikle ilgili özel sektöre atlamış.
Sanatla yakından ilgili. Romanlar yazıyor.
Ayrıca kurduğu blogda da günlük olaylarla ilgili makaleler yazıyor ve paylaşıyor.
Bunlardan “Falcı” adını verdiği bir yazısını okudum Tamer Şahin'in.
Yazının bir bölümünde oyunu AKP'ye verdiğini söyleyen Roman bir falcı kadına “Neden oyunu Erdoğan'a veriyorsun?” diye soruyor.
Falcı önce “kocasının bu yönde oy kullandığını kendisinin de onu izlediğini” belirtiyor.
Tamer Şahin “Kocan ne diyor?” diye soruyor.
Aldığı cevabı sizlerle paylaşıyorum;
Ne dio zaten belli. Böyle bir reis gelmedi daha, baro adam, güçlü, dinamik, ne dese o dio. Görmez misin ülkeyi bi güzel idare ediyor be ya. Milletin sipalini, senin anlayacağın maaşını veriyo. Yunanistan gibi olsak iyi mi olur yani?
Bu kadar mı?
Olur mu? Bir kerem başörtüsü zulmünü bitirdi. Dünyaya beşten büyük dio zalimlere ders veriyo. İsrail'e zalimsin dio. Hatta isteyen gavurlara borç bile veriyo. Çocuklara kutsal dinimizi öğretiyo. Hepimizi hastane kapılarında beklemekten, rehin alınmaktan kurtarıyo. Bedava kömür, bulgur, yağ dağıtıyo. Köprüler, yollar, trenler yapıyo. Söz milletin dio. Fetocu teröristlere göz açtırmıyo. Daha ne olsun?
Hayat pahalılığı artıyor. Fiyatlara ne diyorsun?
Geçen seneye göre olacak tabii, he bi şey değişiyo, insanlar bilem değişiyo, görmüyon mu?. Domatesin diyelim kilosu üç buçuksa insanlar yurtdışında bir tanesini o fiyata alamıyo. Yağmur yağıyo misal, bir milyonluk patates beş milyon oluyo. Allah yapıyo de mi? Pahalılık diolar, bunun başımızdakilerle ne ilgisi var? Benim sipalim yok. Emekli değilim. Bugün buluyom, yarın bulamıyom. Gene de şükür geçinip gidiyom. Aslında he bi şeyimiz dört dörtlük ama insanlarımız nankör. Vatandaş kızıyo, azmış. Bana göre hiç sorun filan yok. Proktör mü diolar ne diolar? Canı çıkası muhalefet hükümeti yıkmaya çalışıyo. Gücün yetiyosa hükümeti sandıkta yık be ya! Bak o proktörler seçimde aldılar şimdi ağızlarının payını. Azdı bizim bu millet azdı. Kıymet bilmeyo.
Bak adalet istiyoruz diye yürüyüşe geçti muhalefet, sen ne diyorsun bu işe?
Aay kıçımın kenarları, …tlerine don bulmuşlar da yürüyüşe mi çıkmışlar!
Ya Suriyeliler? Onlara ne diyorsun?
Bak onlar çok kötü. Suriyeliler geldi biz aç kaldık. Ekmeğimizi elimizden alıyola. Kiralık ev bulamıyoz, para bulamıyoz ekemek alıp yimiğe, Suriyelileri …tir edin gitsin buralardan. Biz bu ülkeden çıksak pırtarak kafamızı keserler be ya.
Yani Suriyeliler hariç ülke iyiye mi gidiyor diyorsun yani?
Üj vakte kadar süper olacak bu ülke be ya, na burda yazıyom, bak da göresin.
İşte böyle. AKP'nin tabanında “koşullar ne olursa olsun” asla toz kondurmayan büyük bir kitle var. Karnını doyuran, eğer bunun Erdoğan sayesinde olduğuna inanıyorsa gözü başka bir şey görmüyor. Söylenen her şeyin doğru olduğunu sanıyor ve ölümüne savunuyor.
ÇOK GÜLDÜM
BU PAZARIN ÜÇ TEBESSÜMÜ
Pazar günlerinin vazgeçilmez Yıldırım Tuna' dan gelen fıkraları sizlere sunuyorum;
Kocalar
Üç kadın kocaları ile yaşadıkları seks hayatlarından bahsediyorlarmış.
“Benim kocam güreş şampiyonu gibidir!” demiş birincisi “Başlamamızla tuşlar beni ve Nirvanaya ulaşırız.”
İkincisi “Benimki ünlü bir Fransa Turu Bisiklet Şampiyonu gibidir” demiş. “Her etapta ayrı zevkler tattırır bana!”
Üçüncü arkadaşları sessiz kalınca ikisi de sormuşlar “Senin kocan nasıl?” diye.
“Benimki aynen Olimpiyat şampiyonluğunu kazanan 100 metre şampiyonu gibidir!” demiş kadıncağız.
“Nasıl yani?” diye üstelemiş diğer kadınlar.
“Kerata evlendiğimizden beri sürekli 10 saniyenin altında.”
Dini objeler
Öğretmen küçük öğrencilerine evlerindeki dini objeleri araştırma ve anlatma görevi vermiş.
Ertesi gün öğrencilerden biri “Evimizdeki antrede bir resim var” diye başlamış, “Başında hale, kucağında bebek olan bir kadın resmi… Annem her sabah onun önünde diz çöker ve ‘Tanrım' diye ağlar.”
Diğer öğrenci “Bizim evde salonda pirinç döküm, Çinli gibi çekik gözlü, şişman, bağdaş kurmuş oturan bir adam heykeli var” demiş “Annem yatarken tam onun önünde eğilip ona mum yakar.”
Üçüncü öğrenci de el kaldırıp “Bizim evde banyoda üzerinde numaralar olan küçük bir platform var” diye anlatmaya başlamış, “Annem her sabah yataktan kalkar kalkmaz ilk iş çıplak ayaklarıyla onun üzerine çıkıp ona doğru eğilir ve ‘Aman Allahım' diye çığlık atar!”
Tacizci cüce
Kadın çalışırken ayni işyerinden bir adam kadına iyice sokulmuş derin bir nefes almış ve “Ohh!.. Ne kadar güzel kokuyorsunuz!” demiş.
Bu böyle bir hafta her gün sürünce kadın amirine “Cinsel tacize uğruyorum” diye şikayete gitmiş.
Şaşırmış amiri “Aa?.. ‘Güzel kokuyorsun' demek cinsel taciz mi oluyor?”
Kadın “Evet oluyor!” demiş sinirle. “Herif cüce. Yanıma kadar gelip alnını karnıma dayayıp söylüyor!”
YENİ ÖĞRENDİM
BEYLERBEYLİ ATATÜRKÇÜLERLE FESLİ'nin MEKANINDA KAHVALTI
Geçen hafta Beylerbeyli dostlar “Çeşnidil'de kahvaltı yapacağız, Çengelköy'den de Atatürkçü Düşünce Derneği'ne üye arkadaşlar gelecekler, seni de bekliyoruz” dediler.
“Tabii ki gelirim” dedim. Sonra birden aklıma geldi ki Beylerbeyi'ndeki Çeşnidil'in işletmecisi ile Kuleli'deki Yakamoz'un işletmecisi aynı değil mi?
Ayrıca bu Yakamoz da Atatürk'e, Cumhuriyet'e hakaretler yağdıran Kadir Mısıroğlu'na ait değil mi?
“Allah Allah” dedim kendi kendime. “Dur bakalım altından ne çıkacak?”
Çıktı bir şey.
Mekanın işletmecisi Taner Acarkaya “Ah Can Bey canımız ne kadar yandı bilemezsiniz” dedi.
Sonra anlattı. Mısıroğlu'nun denilen Yakamoz aslında onun değilmiş.
Vakıflar, Milli Emlak bu yerin yarısına sahipmiş, diğer yarısı da Mısıroğlu'nun eşine aitmiş. Bu hisseyi de uzun bir süre önce eski Refahlı bakanlardan İsmail Müftüoğlu satın almış, daha sonra da Taner Acarkaya'ya işletmesini devretmiş.
Taner Acarkaya “Mekanların Kadir Mısıroğlu'na ait olduğu ileri sürülünce müşterilerimden büyük tepki aldım. Oysa ben Cumhuriyet'e bağlı. Büyük Önder Atatürk'ü çok seven ve sayan biriyim” dedi.
Bölgedeki Atatürkçü isimler de bu durumu bildiklerinden böyle bir kahvaltı organize ederek bir destek vermek istemişler.
Kahvaltıdan sonra Taner Acarkaya'ya “Atatürkçü olduğunu söylüyorsun mekanlarında mutlaka bir Atatürk fotoğrafı olmalı” dedim. Bir Atatürk büstü yaptırdığını ve en kısa zamanda yerine koyacağını söyledi.
BAŞIMDAN GEÇENLER
GEMİLER “ÇANAKKALE GEÇİLMEZ” YAZMAZMIŞ
Bugün tarihimizin en önemli günlerinden biri.
Bugün dünyanın bütün emperyalist güçlerine kafa tuttuğumuz ve zafer kazandığımız gün.
Bugün Çanakkale'nin geçilemediği gün.
Bugün Kurtuluş Savaşı'mızın ateşinin yakıldığı gün.
Bugün batmış bir imparatorluğun küllerinden yepyeni bir devleti kuran Mustafa Kemal Atatürk'ün parladığı gün.
Bugünü hurafelerle, büyük Atatürk'ü yok sayarak anlatmaya çalışan ve kendilerine güya pay çıkarmaya çabalayanların asla karartamayacakları gün.
“Çanakkale geçilmez” bu büyük günün en anlamlı sözü kuşkusuz.
Gemicilerin de bu sözün anlamına uygun olarak davrandıklarını öğrendim bu yıl.
Doğtaş Mobilya'nın 18 Mart ile ilgili hazırladığı reklam filmi bu konuda sanıyorum birçok kişiye de bu bilgiyi aktarıyor.
Denizcilerin “seyir defteri” adını verdiği deftere geminin rotası yazılırken “İstanbul Boğazı geçildi” veya “Marmara geçildi” diye yazılırmış.
Ancak sıra Çanakkale'ye gelince seyir defterine asla “Çanakkale geçildi” türü bir cümle yazılmazmış. Bunun yerine “Çanakkale'ye varıldı” “Çanakkale'den çıkıldı” “Şehitler Abidesi selamlandı” gibi cümleler yazılırmış.
Gemicilerin bu büyük zafere gösterdikleri saygıyı yeni öğrendim ama çok mutlu oldum.
KOMİK
BU HAFTANIN AFORİZMALARI
Mizah yazarı İbrahim Ormancı'nın bu hafta yazdığı duvar yazılarından bir demeti birlikte okuyalım;
Bana dokunmayan yalan şehir efsanesi olsun.
* * *
Ben sevdim hep eller aldı. Bende de bir enayilik var hani.
* * *
Beyaz Saray önünde, okullarda yaşanan silahlı saldırıları protesto eden aktivistler, 7 bin çift ayakkabı bırakmış. Camilerden ya da kapı önlerinden ayakkabı çalanlar Beyaz Saray önünde sizin için maden var. Ben sizin yerinizde olsam Amerika'ya uçardım hemen.
* * *
Yok armudun sapı, üzümün çöpü diye evlenmeyen kızlar sonunda odunun hası bir koca bulurlar yani.
* * *
Bilim adamları, 3 milyon yıl önce yürümeye başladığımızı söylüyorlar. Bunda ne var? 3 milyon yıl sonra ulaşıma para vermemek için gene yürüyoruz.
* * *
Açık toplumdan anladığımız, birbirimizin açıklarını mı bulmak mı sürekli acaba.
* * *
Eskiden insanlar rol modelleri örnek alırdı, şimdiyse trol modelleri.
* * *
Orda bir köy var uzakta. Bari orası betonlaşmasın.
* * *
Sözlükte büyükbaş hayvanlara MAL denir. Peki asıl MAL Çiftlik Bank'ta paralarını kaptıran yurdum insanı değil midir?
* * *
İnsani yardımda en cömert ülkeymişiz. Sormadan geçilmez. Peki bu cömert ülke kendi yurttaşına neden bu kadar cimri?
* * *
Atalarımız bazen saçmalamış canım “gemisini kurtaran” değil, “armatörün aptal kızını kafesleyen” kaptan.
* * *
Bazı insanlar; kendi yağlarıyla kavrulacaklarına, kendi yağcılıklarıyla savruluyorlar.
* * *
Son noktayı koy koymasına itirazım yok ama; son noktayı koyabilmek için imla bilmen gerekmez mi yahu?
* * *
Hayat kırkından sonra değil, her şeyin farkında olduktan sonra başlar.
* * *
Kızlar gece ellerinde telefon sabaha kadar uyumuyorlar. Hacıyatmaz değil bacıyatmaz denebilir !..
* * *
Hep havanda su dövmeye alışık MHP'liler bu kez TBMM'de CHP'li Milletvekili Musa Çam'ı dövmüş. MHP'nin içler acısı halini görenler de ancak dizlerini dövüyor.
* * *
Herkesin günah keçisi olmaktan bir gün keçileri kaçıracağım!..
https://twitter.com/can_atakli_