AKP’nin tamamen devrilemediği 7 Haziran seçim sonuçları yalnızca hükümet kaosu çıkartmadı... Milletin önüne konulan sandık Türkiye’nin en önemli sorunu haline getirilen “açılım” ve arkasındaki şiddette de hareketlenmelere yol açtı...
Çünkü tam da seçimin ardından yaşanan son gelişmeler, devletin stratejik birimlerinin teyakkuz halinde, PKK’nın ise pusuda olduğunu gösteriyor... İşte kaos kapısına getirilen Türkiye’nin son güvenlik manzarası:
Türk Silahlı Kuvvetleri’nin günlük faaliyetlerinin yayınlandığı Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde, dün ilk kez PKK’ya karşı yürütülen “keşif uçuşları” hakkında bilgi verildi...
TSK açıklamasında, “Dört adet F-16, bir adet CN-235 ve bir adet E-7T uçağı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde teröristle mücadele harekâtı keşif uçuşu icra edilmiştir” ifadelerine yer verildi...
Dikkat çekici açıklamada, 6 uçakla keşif yapıldığı, uçaklardan birinin “elektronik istihbarat” sağlayan, “yerli AVACS” olarak bilinen “Barış Kartalı” olduğu bilgisi de vardı...
Yani TSK, “Barış Kartalı” ismiyle envantere giren havadan erken ihbar ve kontrol uçağı “E-7T”nin PKK’ya karşı kullanıldığını da ilk kez açıklamış oldu.
Peki; teröre “çözüm” planı askıda dururken, özellikle de AKP yöneticisi Yalçın Akdoğan ile PKK’lı Murat Karayılan arasında “açılım”ın gidişatıyla ilgili karşılıklı restleşmeler yaşanırken, TSK’nin savaş uçaklarını havalandıran gerekçe neye dayanıyor?..
Güneydoğu’da yaşanan faili belli PKK cinayetlerine rağmen, elleri kolları bağlanan valiler, askere operasyon izni vermezken bu “keşif” uçuşları neden yapılmaya başlandı?..
PKK’nın Doğu kentlerinde sokaklara inmesi ve “asayiş” adı altında kimlik kontrolü yapması neredeyse serbest hale gelmişken, terör birimlerinin üzerinde nasıl oldu da uçaklar uçmaya başladı?..
Kandil’de tamtam sesleri!..
Dün, Diyarbakır semalarında savaş uçakları uçmaya başlayınca eminim bölgede geri plana çekilen güvenlik birimleri de bu sorular kapsamında çok şaşırmıştır...
Baksanıza; 2 hafta önceden itibaren özellikle Urfa ve Antep’e gönderilen ordular, kazılan hendekler, siperler, tanklar, toplar ve tüfekler, PKK’nın hareketlendiği Suriye sınırına yığılırken, örgütün içte ve dıştaki dağ kadroları da “havadan” gözetlenmeye başlandı...
O halde, PKK’nın bitme noktasına geldiği 3 yıl öncesinde başlatılan “açılım” planı, şiddeti dayatma yönteminin baskısıyla devlete boyun eğdirmişken akla hemen şu sorular da gelmiyor mu;
“PKK bitmek üzereyken diriltilmedi mi?.. Hayırdır, devletin başına taş mı düştü, yoksa gaipten haberler mi geldi?.. Ne oldu acaba, Kandil’de tamtam sesler mi duyuldu, yoksa İmralı’da deprem mi oldu?..”
Bir soru daha ekleyelim; “Daha önemlisi de geçen hafta yapılan Mili Güvenlik Kurulu’nda (MGK) ‘terörle kararlılıkla mücadele’ vurgusu yapılmasının altında nasıl bir kaygı var?..”
Başkaldırı ve misilleme!..
Konu PKK ve devletin teyakkuzu olunca soruları çoğaltabiliriz... Çünkü devletin terörle mücadele konusundaki tavrının değiştiğini gösteren emareler yalnızca MGK kararları ile “Barış Kartalı”nın havalanmasından ibaret değil!..
Üstelik bu hareketlilik ve uyanışta yalnızca PKK uzantılarının Suriye’deki yayılmacı politikalarının da payı yok...
Aynı zamanda iç siyasette devinim kazanan PKK hareketinin “nihai hedef”ler üzerinde yoğunlaşması da devleti teyakkuz haline getirdi...
Bir başka gerekçe de hükümet kurma çalışmalarının PKK-HDP üzerindeki etkileri!.. Görülüyor ki; PKK, AKP ile yürüttüğü “açılım” planının devamını isterken, özellikle olası bir MHP-AKP koalisyonunda darbe almamak için her zamanki gibi askeri tehdidin de gardını almakta gecikmedi...
Çünkü PKK-HDP cephesi, AKP-MHP koalisyonunda “açılım” “sürecinin biteceğini, terör gruplarının sıkışacağını görürken, aynı zamanda “Öcalan’a özgürlük” beklentisinin tamamen geri plana atılacağını da hesaplıyor... İşte PKK’nın “açılım bitti” gerekçesiyle “ateşkes”i sonlandırmasının ardında bu büyük kaygılar yatıyor...
PKK’nın gazetesi Özgür Gündem işte bu endişelerle örgütün “serhildan” yani başkaldırı kararını “misilleme zamanı” diye manşet yapabildi!..
Sonbaharda taarruz mu?..
Evet, PKK siyasi arenada güçlenmesinin asıl meyvesini toplamak istiyor!.. Yani “açılım”ın dallarından “özgürlük” bekliyor PKK...
HDP yöneticisi Figen Yüksekdağ’ın geçen hafta, “HDP’ye oy verenler Öcalan’ın özgürlüğüne de oy verdiler” demesiyle PKK’nın “Şiddeti her alana yayacağız” şeklindeki tehdidinin aynı zamana denk gelmesi de, İmralı’nın kapısındaki kilidi kırma amacı taşıyor...
Örgüt işte bu nedenle “serhildan” çağrısının ardından Ağrı ve Iğdır’da yol keserek, araç yakarak ve minibüste cinayet işleyerek harekete geçti...
PKK’nın, koalisyonun dikkatli kurulması; “açılım” ve Öcalan’ın özgürlüğünün hedef alınmaması için pusuda beklediğinden artık kuşku yok...
İşte bu yüzden durup dururken sözde ateşkesi bitiren PKK, devlete gözdağı vermek için eylemleri daha da sertleştireceğini açıkça ilan etti...
Örgütün 3 yıl sonra yeniden Amanos Dağları’nda üstlenmesi ve Güneydoğu’da binlerce çocuğu dağa kaçırması da eylemlerin yalnızca kırsalda değil, kent merkezlerinde yoğunlaşacağının da işaretlerini veriyor...
“Asayiş birimleri” adı altında kentlere inen PKK, Suriye sınırında da güçlenmesiyle, “açılım”ı Öcalan’ın özgürlüğüyle büyütmek için beklenmedik taarruzlara girişebilir... Hem de kış gelmeden!..
“Barış Kartalı” işte hedeflerini iyice büyüten PKK’nın bu taarruz planlarına karşı havalandı... Yani devlet, PKK’ya “Artık gözümüz üzerinde” demeye başladı...
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac