Başkanlık sanki çantada keklik
İktidarın “büyük demokrasi şöleni” diye takdim ettiği AKP kurultayından tek karar çıktı.
O da “başkanlık sisteminin mutlaka getirileceğinin” açıklanması.
Sarayın AKP'nin başına atadığı ve Başbakan yaptığı Binali Yıldırım tek hedefin bu olduğunu açıkça söyledi.
Dün bütün yandaş gazeteleri ve yazarlarını dikkatle okudum.
Hepsinde müthiş bir heyecan ve coşku vardı.
Bunlara göre AKP'nin “davası” artık tamamen gerçekleşmek üzere, son kapı başkanlık da açıldığında her şey tamam olacak.
İktidara ve yandaşlarına bakarsanız “başkanlık” işi çoktan bitti bile.
Artık “başkanlık” çantada keklik. Zaten “milli irade de” bunu istiyor.
Peki, gerçekten öyle mi?
AKP Binali Yıldırım'ı seçtikten sonra ilk iş olarak başkanlık sistemini getirebilecek mi?
Bu elbette mümkün ama bazı koşulları var.
Öncelikle konunun Meclis'e gelmesi ve oylanması gerek.
Başkanlık ile ilgili anayasa değişikliği ancak 367 oy alırsa kesinleşecek.
Tabii bir de 330 sayısı var. Eğer 330 milletvekili başkanlık için evet oyu verirse bu kez referandum yapılması gerekiyor.
Saray ve AKP hangi konuda olursa olsun bir referanduma gidilmesi halinde “kazanacaklarına” kesin gözüyle bakıyor.
Çünkü bir referandum yapılacaksa, devletin bütün güçleri iktidarın istediği yönde sonuç çıkması için seferber olacak.
Bir iki televizyon ve iki üç gazete dışındaki bütün medya “evet” oyu için çalışacak.
Saray bütün ağırlığını referanduma verecek günde en az iki üç canlı yayınla milletin adeta beyni yıkanacak.
Böyle bir ortamda referandumdan iktidarın istediğinin aksine bir sonuç çıkması zaten mümkün değil.
Ancak sorun şu ki, önce 330'un bulunması gerek.
Başkanlık “çantada keklik” gibi görünse de saray ve iktidar henüz 330'un garantisini alamadığı için anayasa değişikliği teklifini Meclis'e getiremiyor.
Her gün konuştuğum pek çok kişi “MHP destek verir” görüşünde.
Ben aksini düşünüyorum.
MHP bugüne kadar AKP'ye her zor anda yetişti, payandalık yaptı, ancak MHP asıl amacı çok belli olan “başkanlık sistemine” geçiş vizesi vermeyecektir, veremeyecektir.
MHP bunu da yaparsa bir daha dirilmemek üzere, siyasi tarihin çöplüğüne gider. Böyle bir destekten sonra MHP'nin başına kim gelirse gelsin bir daha belini doğrultamaz.
MHP'nin Genel başkanı da, parti yönetimi de etkili isimleri de bunu çok iyi biliyorlardır.
AKP'nin hedefindeki bir parti de HDP.
Siz bakmayın her gün “bunlar terörist” diye saldırmalarına. El altından gizli pazarlıkların sürdüğünü bilmeyen yok. İktidar HDP'ye “başkanlık gelirse federasyonlar olacak, bu sizin için daha iyi, gelin destek olun, aksi halde hepiniz yok olacaksınız” mesajını veriyor.
Bu saatten sonra HDP buna inanır mı, bilemiyorum.
Ancak gördüğüm şu ki AKP henüz 330'u garantilemedi.
ÖNERİ
Hava Kuvvetleri Komutanı imaj düzeltti biraz
Dünkü bazı gazetelerde Hava Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Abidin Ünal'ın Kandil Dağı'na yönelik hava harekâtına bizzat katıldığı ve bazı mevzilere bomba bıraktığı yolunda haberler vardı.
Eline sağlık.
Bir kuvvet komutanının bir bombalama operasyonuna katılması elbette kendi kadrosuna şevk ve moral verir.
Ama ben zamanlamasına da bakıyorum.
Ordu komuta kademesinin Cumhurbaşkanı (Son kurultaya göre artık rahatlıkla AKP Genel Başkanı da diyebiliriz aslında) Tayyip Erdoğan'ın kızının nikâhına gitmelerinden ve ağır eleştirilere uğramalarından hemen sonra sonraya denk gelmesi biraz manidar.
Sanıyorum Havacı komutan kamuoyunda sarsılan imajlarını düzeltmek istemiştir.
Tabii bu güzel de, biz komutanımızı “dağı taşı” değil, Türkiye'ye 60 gündür sistemli bir şekilde saldıran dış güçlerin mevzilerini de yok ederken görmek isteriz.
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Fazıl Say ÇYDD için konser veriyor
Kuşkusuz Türkiye'nin en başarılı, en yararlı derneklerinden biri Cumhuriyet sevdalısı Türkan Saylan'ın kurucularından olduğu Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği'dir.
Her yıl binlerce dar gelirli ailenin çocuğuna burs veren dernek ancak bağışlarla ayakta durabiliyor.
Türkiye'nin dünya çapındaki müzik dehası, piyanist Fazıl Say Çağdaş Yaşam'a destek olmak için 27 Mayıs'ta müzikseverlerle buluşarak bir konser verecek.
Tüm geliri ÇYDD'ye aktarılacak olan konser Maslak'taki TİM Show Center'da saat 20.30'da başlayacak.
Hem ÇYDD'ye destek olmak hem de Fazıl Say'ı canlı performansında izlemek isteyenlere önerim.
Biletleri Biletix'ten bulabilirsiniz.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
THY'de asker kökenli pilotların yerine İslam ülkelerinden pilotlar geliyor
Geçenlerde yayınlanan bir haber fazla dikkat çekmedi.
THY'de pilotluk yapan İranlı bir pilotla ilgili İran'da soruşturma açıldı.
Çünkü bu pilot görev gereği İsrail'e uçmuştu. İranlılar çok öfkelendi.
Haber geçti gitti de, aslında bunun arkasında çok önemli başka şeyler var.
Türk Hava Yolları AKP yönetimiyle birlikte pilot alımlarında farklı politikalar izlemeye başladı.
Eskiden THY'nin pilot ihtiyacı genellikle ordudan ayrılan jet pilotlarından karşılanırdı.
Son yıllarda ise hem askeriyeden pilot tercih edilmemeye hem de mevcut pilotlar tasfiye edilmeye başlanmış.
THY yurtdışından da pilot alıyor. Ancak bu pilotların çoğunun İslam ülkelerinden geldiği gözleniyor.
En iyi pilotlar İslam ülkelerinden mi çıkıyor yoksa THY yönetimi bu yöntemi mi tercih ediyor bilemiyorum.
Muhalefet milletvekilleri belki konuyla ilgilenir ve bir soru önergesiyle durumu sorar da kamuoyu da bilgi sahibi olur.
Tabii bu iktidar cevap verir mi böyle sorulara orası da ayrı.
YENİ ÖĞRENDİM
Davutoğlu'nun suçlarından bir tanesi
AKP'li olmayanlar zaten ne olup bittiğini anlamıyor ama AKP'ye oy veren hatta kurultayda oy kullananların bile pek çoğunun “Davutoğlu neden gitti?” sorusuna bir cevap bulamadıklarını görüyorum.
Şimdilik bir “dava, vefa, birlik beraberlik, başkanlık” falan gibi sloganlarla idare ediyorlar.
Gözlediğim kadarıyla yandaşlar kendi tabanlarını da rahatlatmak için her gün bir bahane bularak “Davutoğlu'nun gidişine bir kılıf” uydurmaya çabalıyorlar.
Dün yandaş bir yazardan “yeni bir suç” daha öğrendim.
Binali Yıldırım'ın seçtirildiği kurultayda Tayyip Erdoğan'ın dev fotoğrafı vardı.
Oysa Davutoğlu seçtirilirken salonda Tayyip Erdoğan fotoğrafı yokmuş. Daha o gün birçok AKP'li bunu yadırgamış, neyse ki Binali Yıldırım seçtirilirken aynı hataya düşülmemiş.
BENİM NOTUM: İlk kurultayda Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmiş ama görevi devralmamıştı. O günün koşullarında AKP kurultayında Erdoğan fotoğrafı olması çok ayıp olurdu. Davutoğlu doğru yapmıştı. Şimdi durum farklı. Bu kez getirilen kişi “ben genel başkanım” demiyor “parti Tayyip'in” diyor.
Bİ SORALIM BAKALIM
Artık Erdoğan'ın bu kükremesine biri cevap vermeli
Her fırsatta “dünya beşten büyüktür” diyen Erdoğan dün üstelik Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Banki Moon'un gözlerinin içine bakarak tekrar söyledi.
Birçok devlet ve hükümet başkanı ile dünyanın çeşitli ülkelerinden gelen temsilciler de bu sözleri tekrar duydular.
O halde ben yine sormak istiyorum; Erdoğan'ın bu kükremelerine şu ana kadar destek veren tek ülke oldu mu?
İşte en güzel fırsat, en güzel ortam.
Türkiye “dünyada bir ilki” gerçekleştirerek “Dünya İnsani Zirvesi” yapıyor. Zirve Birleşmiş Milletler'in gözetiminde yapılıyor.
Erdoğan bu kez fırsatı iyi kullanmalı. Başta Müslüman ülkelerin liderleri olmak üzere dünya liderlerinden bu konuyla ilgili görüşlerini almalı. Hatta ikili görüşmelerde liderleri bu konudaki görüşlerini kamuoyuna da açıklamaya zorlamalı.
Tabii bir de medyamız var.
Hiç soru sormayan, sorgulamayan, sadece saraydan gelen talimatları yerine getiren medyamız da artık kendine gelmeli biraz.
Saray bu kadar çırpınırken neden hiçbiri “durumdan vazife çıkarmaya” çalışmıyor. Tüm dünya ülkelerinin temsilcileri bir aradalar. Girin aralarına “Dünya beşten büyük müdür değil midir?” diye sorun.
Belki bir kaçı “Cumhurbaşkanınız aslında haklı ama” diye başlayan bir açıklama yapar.
Gerçi gazeteci denilen bu kişilerin aklına böyle bir şey gelmez, belki Cumhurbaşkanlığı'ndan bir “baş danışman” gazetecilere bu tür sorular sorması konusunda talimat verir.
Gerçekten çok merak ediyorum; sarayın bunca çırpınmasına rağmen neden tek ülke bile “dünya beşten büyüktür” sözüne olumlu olumsuz bir cümle bile katkı sağlamıyor?
BUNU YAZMAK GEREK
Elbette biliyoruz meselenin “koltuk” olmadığını
AKP kurultayında üzerinde “Sen hala anlamadın mı, mesele koltuk değil” yazılı olan bir pankart yandaş medyada yankı yarattı.
Bu güya AKP'nin kâbusu gezi protestoları sırasında sanatçı Mehmet Ali Alabora'nın attığı “Mesele sadece Gezi Parkı değil arkadaş, sen hala anlamadın mı, haydi gel” twitine nazire.
Pek akıllıca olmasa da AKP'liler pek sevmişler bu sloganı. Yandaş yazarlar da “çok dikkat çekti” diye yazmışlar.
Aslında bir gerçeği anlatıyor bu pankart.
Evet hepimiz biliyoruz ki mesele artık koltuk meselesi değil.
Mesele artık taht meselesi.
Bir kişiyi tahta çıkarmak için yırtınırcasına çabalayanların ibret verici görüntüsüdür bu.
https://twitter.com/can_atakli_