İki sezon önce Eurolig Finali, maçın son 5 dakikasına giriliyor. Finallerin iki gediklisi Olimpiakos ve CSKA kıran kırana bir maç sonuna giriyorlar. Ama dikkat çeken bir şey daha var. Kadro zengini bu iki takım kritik dakikaları oynarken Olimpiakos 5'i Yunan, CSKA 5'i ise Rus oyunculardan oluşuyor. Elbette her iki takımda birçok üst düzey yabancı oyuncu yer alıyor ve elbette bu durum anlık bir taktik anlayış gereği yapılıyor. Ama iki takımın da böyle bir öz sermayesinin olması yabana atılmamalı.
İki yıl öncesine neden gittik peki? Söyleyeyim; gururumuz Efes bir zamanların efsanesi Zalgiris Kaunas'la oynuyor. Efes artık Pilsen değil Anadolu Efes, hatırlatırım. Yine bir son beş dakikaya giriyoruz. Ne var ki Efes'de sahada yerli oyuncu görmeye çalışıyoruz. Neyse ki Semih Erden imdada yetişiyor da, durumu biraz kurtarıyor.
BU KADAR YABANCI OYUNCU OYNATILMASI DOĞRU MU ?
Peki bu kadar yabancı takviyesi işe mi yarıyor? Aslına bakarsanız hayır. Israrla emekli olmamakta direnen emektar Jasikevicius sahada yokken hücum etmeyi beceremeyen bu tek dişi kalmış Kaunas her Efes serisine cevap veriyor. Maç bir türlü kopmuyor. Demek ki parasıyla değilmiş. Dışarıdan almakla da olmuyor. Adını Anadolu yapmakla hiç olmuyor.
Şu takım hasbelkader bir final görse, kritik anlarda sahaya sürecek dişe dokunur bir yerli oyuncu üretememişiz. Yani oyuncu kısmında pek yokuz. Yıllardır transferler yapıyoruz ama yıllardır da son dört arasına giremedik. Yani yönetim organizasyonunda da pek yokuz. Olsun rakibimizi yendik salonu tıklım tıklım dolduran seyirci çok mutlu oldu desem...? Aslında orada da yokuz. Sınırlı sayıda seyirci rutin olmuş.
Sözün özü, emeği geçenlerin eline sağlık ama basketbolda yapılanmayı elden geçirmek ve bunu yaparken herşeye müdahil siyasi iktidarı buna karıştırmamak gerekiyor.
Çünkü basketbol camiası emir alsa da basketbol emir almıyor.
Sağlıkla kalın...
Sağlıkla kalın...