Dünkü Hürriyet gazetesine göre Başbakan Binali Yıldırım’ın masasında etkili müdahale gerektiren “yedi acil başlık” varmış!!!
Gazete bu meseleleri “Ekonomik öncelikler, yeni anayasa ve başkanlık, vali ve emniyet kararnamesi, dış politika, AB ile ilişkiler ve Alevi açılımı” gibi başlıklarla sıralamış...
Haberi okuyunca olağanüstü emek isteyen, devrim niteliğinde farklı icatlar varmış sanıyorsunuz ama reklamı yapılan icraat beklentilerinin göreve gelen her hükümetin masasındaki sıradan işlerden farkı olmadığı bir çırpıda anlaşılıyor...
Velhasıl yeni başbakanları pohpohlama sevdasıyla yan yana getirilmiş rutin işler çok önemli kararlar ve projeler gibi sıralanınca, siyasi haberlerin bile artık “Televole” tadı verdiğini bir kez daha anlıyorsunuz!..
Diyeceksiniz ki, “bu şaşkın siyaset-medya yaklaşımından ne bekliyordun?..”
Doğrusunu isterseniz AKP denilince aklıma son dönemde “17-25 Aralık” rezaletinden başka bir şey gelmiyor...
Yani yolsuzluk ve rüşvet operasyonunun 4 bakanın başını yiyerek hükümeti sarsması ve bizim milletin yarısının bu rezaleti sıradan sayıp AKP’ye ısrarla oy vermesinin şaşkınlığı!..
Peki, Binali Yıldırım milletin bu pervasızlığını ve duyarsızlığını gördü de mi, AKP’yi sarsan yolsuzluk rezaletlerine karşı kurulduğu varsayılan önemli bir “kurul”u feshetti acaba?..
Birkaç gün önce Sözcü gazetesi yazmıştı; “Başbakan Binali Yıldırım, kurullarda görev dağılımını düzenleyen bir genelge yayınladı ve Ahmet Davutoğlu döneminde oluşturulan Yolsuzlukla Mücadele Kurulu kaldırıldı...”
Lafı hiç uzatmayacağım; yolsuzluk ve rüşvetin pervasız hale geldiği bir dönemde ilk icraat olarak “Yolsuzlukla Mücadele Kurulu”nu fesheden bir başbakan bundan böyle ağzıyla kuş tutsa da zerre kadar önem taşımıyor benim için...
Bürokrasiye kanser gibi yerleşen ve siyasal ahlaksızlığa alkış çaldıran rüşvet ve yolsuzluk rezaletlerinin önlemesini es geçen bir iktidarın bundan böyle muhalefet ve medya tarafından daha dikkatle izlenmesinin de işaretidir bu karar...
Tabi, cesur muhalefet ve yüzde 90’ı kiralanmış medyanın içinde Hz. Ömer’e gerçekten inanan kimse varsa?..
Perinçek’i görmemek!..
Medyanın körlüğü yalnızca “Yolsuzlukla Mücadele Kurulu”nun feshedilmesini görmemek mi?.. Ne yazık ki değil...
Vatan ve millet, daha düne kadar sahte “açılım” hikayelerinin gazıyla Öcalan ve PKK’ya övgüler yağdıracak kadar şaşıran satılık kalemşorların zerre kadar umurunda değil...
“Türkiye dış politikada tökezliyor mu, memleketin itibarı çöküyor mu” sorusuyla hiç ilgilenmeyen zevatın ahmaklığı, Doğu Perinçek’in Ermeni diasporasına karşı AİHM’de kazandığı zaferi perdelemesinden de belliydi zaten...
Bakınız; Ermeni lobisinin gazına gelen Alman hükümetini protesto için önceki gün Berlin’de düzenlenen yürüyüşün en önünde de Vatan Partisi lideri Perinçek ve arkadaşları vardı...
Peki; Nisan ayında “Almanya’da lüks geneleve baskın” yapılmasını bile haber yapan anlı şanlı medyamızın Berlin yürüyüşünü görmemesi hangi utanmazlığı deşifre ediyor acaba?..
Ya da memleketin itibarını yıllardır kemiren Ermeni yalanlarına karşı Almanya’nın göbeğindeki önemli bir yürüyüşü haber yapmayan medya tam anlamıyla kime hizmet ediyor?.. Vatan hainlerine mi, Türkiye düşmanlarına mı yoksa, AKP’nin çökmüş dış politikasını örtbas etmeye mi?..
Vatanseverlikte ya da sözde “milli”cilikte meydanı kimseye bırakmayan şaşkınların AİHM zaferinden sonra Perinçek’in Berlin yürüyüşünden de alacağı siyasi ve diplomasi dersler olacaktır elbet...
Çünkü bu iki hareket bile hükümetin beceriksizliğine rağmen memleket meselelerine duyarlı vatanseverlerin ısrarla meydanlarda olmaya devam ettiğini ve umut aşıladığını göstermeye yetiyor...
Türkiye’nin şaşkın gündemi!..
Yozlaşma ve satılmışlığa karşın Türk medyası haber bolluğu açısından dünya basınını kıskandıracak bir potansiyelin içinde şaşkın hallerini yaşamaya devam ediyor...
PKK, YPG, Suriye, IŞİD, operasyon, çatışma, canlı bomba, yolsuzluk, rüşvet, siyasi parti çalkantıları, ardı arkası kesilmeyen seçim süreçleri, magazin yaşamındaki şatafat vs.
Dün yalnızca bir gazetenin internet sayfasındaki haber başlıklarına göz gezdirirken gördüm ki, bu memlekette bin tane günlük gazete çıksa bile haberin hızına yetişmek, konulardan konu seçmek büyük maharet istiyor...
Bakınız şu başlıklara da, nasıl bir ülkede, hangi koşullarda ve ne tür olayların içinde yaşamaya çalıştığımızı bir kez daha görüverin;
“MHP’de işler karıştı, Rusya krizi sürüyor, Cüppeli Ahmet’ten ateşli hatun önerisi, Şırnak’ta her yerden cesetler çıkıyor, pornoda oynattığı genç kızın parasını ödemeyen fotoğrafçı kayıp, YPG’ye katılan Amerikalı çatışmada öldü, Şırnak’ta PKK’ya atılan havan topu kaçakçılara isabet etti, ABD Türkiye’ye ihanet etti, Bülent Ersoy tahta takılara on bin TL ödedi!..”
Bunlar rastgele seçtiğimiz bazı haberlerin başlıkları... Şimdi söyler misiniz; böylesine birbirinden farklı olayların hiç bitmediği bir ülkede, hele de kiralanmış medya memleket ve millet için yaşamsal olayları görmemek uğruna yukarıdaki haberlere sarılmaz da ne yapar acaba?..
Son 15 yılda etik değerleri paspasa çeviren medya yapısı keşke haber bolluğundan değil, cesaret, araştırma, olayların üzerine gitme ve özellikle de hırsızlarla uğraşma konusunda dünya basınını kıskandırabilseydi!..
Üstelik unutmayın ki; gözünü gerçeklere kapatmak, olsa olsa yandaşlık çamurunda debelenen zavallıların medyasına yakışır...
O halde yalnızca haber bolluğu değil, gerçekleri göz ardı eden haber çarpıtması içerisinde, gündemi şaşıran yurttaşın da vay haline!..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac