BİR ACAYİP IŞİD HİKAYESİ...

Mahkemeler artık Erdoğan ve Davutoğlu’na hakaret edildiğine ilişkin şaşırtıcı dosyalarla dolu... Şu ana kadar yüzlerce kişiye de Başbakan ve Cumhurbaşkanına hakaretten soruşturma açılmış... 
Çünkü sosyal medyadaki paylaşımlar didik didik ediliyor ve en küçük eleştiri bile yargı konusu yapılıyor...
“Devlet büyüklerine hakaret” iddiasının son kurban Eski CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün...
Eski vekil, Twitter’daki paylaşımlarıyla “Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “IŞİD sever” dediği iddiasıyla, çıkarıldığı Ankara 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde kendini şöyle savunmuş; 
“İslam’ın çeşitli yorumlarını eleştirmemiz normaldir. Dinin farz ettiği olumlu değerleri hatırlatmak amacıyla paylaşımda bulundum.”
Aygün’ün avukatı Murat Yılmaz ise müvekkilinin paylaşımının “eleştiri” kabul edilmesi gerektiğini savunarak, “Müvekkilim iktidarı rahatsız ettiği için hedef haline getirilmiştir. Bunlar eleştiri kabul edilmezse, bu salondaki herkes bir gün mahkum olacaktır” diye savunma yapmış...
Hakim İfakat Malatyalıoğlu, Aygün’ü, “Başbakan Davutoğlu’na alenen hakaret ettiği” gerekçesiyle 1 yıl 2 ay, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik ettiği” gerekçesiyle de 9 ay olmak üzere toplam 1 yıl 11 ay hapse mahkum etmiş...
Buraya kadar yaşananlar, son dönemde en küçük eleştirinin bile cezalara çarptırıldığı ürkütücü ve baskıcı bir süreci özetliyor... Ancak bir başka IŞİD vakası var ki; hem siyasetteki vahim üslubun aynı partideki insanları bile nasıl birbirine düşürdüğünü gösteriyor, hem de “eleştiri” konusunun yargıda nasıl çifte standartla karşılaştığına dikkat çekiyor... 
İşte Ankara’daki davanın tam aksine sonuçlanan bir başka IŞİD hikayesi;

Yargının iki yüzü!..

5 Aralık 2015 günü yapılan CHP Mudurnu ilçe kongresi gergin bir ortamda geçer... Kürsüye çıkarak rakiplerine karşı sert bir konuşma yapan CHP Bolu İl Başkanı Hüseyin Kazım Karsu, “içimizde IŞİD’çiler var” deyince infiale yolaçar...
İl başkanı kendi partisinde kimilerini, Suriye’de kafa kesen dinci teröristlere benzetince, herkes aynı soruyu sorar, “Atatürk’ün partisinin il başkanı kendi üyelerini nasıl IŞİD’çi diye suçlayabilir?.. Kim bu IŞİD’çiler?..”
“IŞİD kavgası” büyür ancak Karsu bu vahim sözlerine bir türlü açıklama getiremez... Tartışma yerel medyada da iyice alevlenince, partinin Bolu üyesi İlker Karaoğulları, Cumhuriyet Savcılığı’na başvurarak Karsu’dan şikayetçi olur... Karaoğulları dilekçesinde, “İl başkanı parti üyelerini ve şahsımı terör örgütü üyesi olmakla itham etmiştir” diye yazar...
Savcılığın soruşturması 2 Ocak 2016’da sonuçlanır... İl Başkanı Karsu, ifadesinde “aramızda IŞİD’çiler var” şeklindeki sözleri “genel anlamda, benzetme yapmak için” kullandığını iddia eder...
Savcılık da Karsu’nun sözlerinin “eleştiri ve ifade özgürlüğü sınırlarında” kaldığını belirterek, “kovuşturmaya yer olmadığına” karar verir...
Ankara- Bolu hattında yaşanan iki IŞİD soruştırmasındaki “çifte standart” eminim başka davalarda da defalarca örnek gösterilecektir... 
Aynı zamanda, AKP’lilerin IŞİD’le ilgili geçmişteki sempatik yaklaşımları anımsandığında, CHP’li Aygün’ün cezaya çarptırılması da, günümüz Türkiyesi’nin alışılmış manzarası olarak anımsanacaktır...
Bolu’da CHP’lileri üzen ve şaşırtan ilginç vakaya gelince... CHP Bolu İl Başkanı Karsu, “eleştiri” gerekçesiyle yargıdan kurtulmasına tabi ki sevinebilir... 
Ancak “CHP gibi bir partide bir tek IŞİD’çi suçlaması yapılmamıştı, o da oldu” diyenler de eminim çok olacak ve bu durum ana muhalefeti yıpratmaktan öteye gitmeyecektir...
Söyler misiniz; IŞİD benzeri zihniyetlerin ülkeyi kuşatmaya çalıştığı bir dönemde, Aydınlanma Devrimi’nin ürünü olan CHP’nin kendi içinde vahim tartışmalar yaratmak yerine, AKP ile mücadele etmesinde daha fazla yarar yok mu?..

CHP’de fotoğraf şüphelisi!..

Atatürk fotoğrafının duvardan indirilmesi olayı da CHP’yi ne yazık ki çok yaraladı... Kamuoyunda infial yaşanınca, CHP yönetimi bir zahmet 3 vekili “muhakkik” olarak atadığını duyurdu...
Medyaya yansıdığına göre, muhakkikler çok sayıda vekili dinleyerek raporlarını tamamlamış ve CHP lideri Kılıçdaroğlu’na sunmuşlar...
İddiaya göre raporda, Atatürk posterinin indirilmesi olayının dedikodu değil, “yaşanmış” bir rezalet olduğuna dikkat çekilmiş...
CHP yönetiminin, bu yıpratıcı skandalla ilgili inceleme sonucunu bugün açıklaması bekleniyor... Medyaya sızan ifadelere göre, “görgü tanığı Aylin Nazlıaka olayı doğrulamış ancak muhakkiklere Atatürk resmini indiren vekilin ismini vermemiş...”
Ancak bir başka CHP’li vekilin fotoğraf skandalı soruşturmasıyla ilgili şu sözleri, muhakkik atamasının kamuoyunu sakinleştirmeye yönelik, “göstermelik bir manevra” olduğu kuşkusunu da öne çıkartıyor...
Çünkü dedi ki CHP’li vekil, “Aylin hanım Ata’nın resmini indiren vekilin adını vermemiş. Ancak muhakkiklere bu ismi Kılıçdaroğlu’na önceden bildirdiğini de söylemiş...”
CHP yönetiminin, Atatürk’ün partisinde Ata’ya tahammül edemeyen vekille ilgili ne yapacağı merakla bekleniyor... 
Diğer yandan, “CHP lideri, bu vekilin adını önceden biliyorsa gereğini yapmak için ne bekliyor” sorusu da yanıtını arıyor!..
Çünkü parti kulislerinde, bu skandalın, “şüphelinin adı tespit edilemediğinden işleme gerek yoktur”diye kapatılacağı endişesi giderek büyüyor!.. 
Umarım böyle bir pervasızlığa izin verilmez ve CHP’nin kurucusuna yönelik kahredici saygısızlık cezasız kalmaz... Aksi bir sonuç hem CHP’yi daha çok yaralar hem de parti yönetimini...


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac