BİR KANI BOZUK ŞEREFSİZ ÇIKSIN, DÖVSÜN, SÖVSÜN, ÖLDÜRSÜN DİYE mi?..
Vicdan var mı, vicdan?
Yok, azizim maalesef yok…
Eskiden vardı ama şimdi yok…
Satmış insanoğlu vicdanını azizim, hem de dirhem dirhem satmış, peşkeş çekmiş canavarca hislere, gaddarlığa ve kaypaklığa…
Çünkü öyle bir toplum olduk ki, anlatamam sizlere… Gün geçmiyor ki bir vahşet haberi gelmesin haber panellerimize…
Bazen kanımız donuyor, boğazımız düğümleniyor haberi paylaşırken sizlerle. Sonuçta biz de insanız ve etkileniyoruz doğal olarak.
Aslında beni derinden etkileyen ve kanımı donduran bir başka haberin konusunu sizlerle paylaşacaktım ama tüm Türkiye’yi yasa boğan, şaşkına çeviren ve tüm duygularımızı sorgulatan Bahçelievler’deki doktor cinayeti haberi hem canımı acıttı, hem de zoruma gitti. Çünkü bir doktor, yaşatmaya, tedavi ederek sağlığına kavuşturmaya çalıştığı canavar psikopat hastası tarafından katledilmişti.
Son üç ay içinde bu kaçıncı cinayet, bu kaçıncı saldırı?
Kana susamış vampirler gibi ardı ardına geliyor insanların katledilişlerinin haberi…
Gün geçmiyor ki gazetelerde, televizyonlarda ya da haber sitelerinde saldırılmış, kafası kırılmış, dövülmüş, hasta yakınları tarafından tartaklanmış ya da haksız yere mahkemelerde zor durumunda bırakılmış bir doktor haberi olmasın…
Oysa eksiden öyle değildi.
Toplumda birbirine karşı sevgi saygı vardı, hoşgörü yardımlaşma vardı, doktora hürmet vardı. Büyüklerimiz bizlere bunu öğretti.
Ha, bir de kişinin şahsına olmasa da bilime, bilgisine ve emeğine saygı göstermemiz gerektiğini tembihlerlerdi…
İşte bizler böyle büyüdük ve büyüdükten sonra da bu öğütleri kendi hayatlarımızda da uygular olduk özen ve nezaket…
Çünkü inanın tüm doktorlar özen ve sadakati her şeyden ve herkesten çok hak ediyorlar…
Her türlü zorlukla, yoklukla ve bazen de çaresizlikle mücadele etseler de onlar bir insan hayatı için kendi hayatlarından, çocuklarından ve bazen de eşlerinden vazgeçiyorlar. Çok yakınım olan doktor arkadaşlarımdan biliyorum özel hayat diye bir şeyleri yok. Hep koşturma, hep nöbet, hep ameliyat…
Yeni teknik, yeni buluş, yeni tedavi yöntemi derken ömürlerinin yarısı da hep okumakla geçiyor.
Peki, neden okuyor bu insanlar?
Bir kanı bozuk şerefsiz çıksın dövsün, sövsün, kafasını kırsın ya da öldürsün diye mi okuyor?
İnsan yaşatmak uğruna kendi hayatlarından neden oluyorlar bu insanlar?
Neden koruyamıyoruz mesela?
Birçok neden sorusu var kafamın içinde ve hiç birine cevap yok…
Sadece derin bir sessizlik, kalp kırıklığı, can acısı ve bir de dayanılmaz derecede affedilme isteği…
AFFET bizi Fikret Hocam…
Sizler de AFFEDİN koruyamadığımız tüm kanatsız melekler...
https://twitter.com/huzunyucel
https://www.facebook.com/huzun.yucel