BİR RESİM, BİN KELİME…

BİR RESİM, BİN KELİME…

Lise ve üniversite arkadaşlarımla ne zaman bir araya gelsek başlıyoruz günün modasına uyup tartışmaya! Kimimiz hırsla, boş vermişlik arasında gidip geliyor! Kimi baskın olmakla, uyuşukluk arasında kararsızlık yaşıyor! Kimi mücadele coşkusuyla, kabuğuna çekilme arasında şaşkın bakıyor! Kimi isyanla, teslimiyet arasında dönüp duruyor! Kimi yüzünde acı bir gülümsemeyle, kimi bakışlarında derin bir kaygıyla dolaşıyor!

Bu buluşmanın adı da arkadaş buluşması, sınıf toplantısı, özlem giderme terapisi oluyor!

Kimi sözcükleri seçerken kuyumcu terazisiyle tartıyor. Kimi ifadelerine özenle incelik ve zarafet katıyor. Kimi ‘kavramları yerinde kullanmazsam kıyamet kopar!’ dercesine düşünüp duruyor. Kimi de kendisine en ufak bir ihtiyat payı bırakmadan “aynen, kesin, doğru, bence de, ben de öyle düşünmüştüm” gibi yuvarlak sözcüklere sığınıp günü kurtarıyor.

Ve bu birlikteliğin adı da dönem toplantısı, devre arkadaşları zirvesi oluyor!

Düşünüyorum serde gençlik varken, ortalarda kavak yelleri eserken, işin içine korkular, kıskançlıklar, çıkarlar girmemişken bu buluşmalarda ironiden, şakadan, espriden geçilmezdi.  Şimdi sadece gerginlik ve umutsuzluğun yarattığı kasvetli hava var…

Düşünüyorum da, yaşlılık tamam, ilaçlarla dolaşmak tamam, torun-evlat- dönem muhabbeti eyvallah. Ama bir de kişisel hırslar var ki aman Tanrım evlere şenlik!

Yazıyı nereye bağlayacağımı kimse anlamayacaktır eminim! Ama okuyunca bizi yarın nelerin beklediğini görecek ve bana yazdıklarım için hak verip, teşekkür iletileri göndereceksiniz!

Efendim konu şu! İngiltere’de; “Yalnızlıktan Sorumlu Bakanlık” kurulmuş. Başbakanlık ofisinden yapılan açıklamaya göre İngiltere’de 9 milyon kişi yalnızlıktan etkilendiği için, bu bakanlık acı çeken milyonlarca kişiye yardım etmek için kurulmuş. Nüfusun yüzde 14’üne karşılık gelen, sayıları 9 milyonu bulan, hiç kimseleri olmadığı için yalnız yaşayan bu insanların bir kısmı, günlerce kimseyi görmeden yaşıyorlarmış. Ve uzmanlara göre yalnızlık günde 15 adet sigara içmek kadar zararlıymış…

Bu yazının omurgasını işte bu haber oluşturdu…

Yalnızlık çağın sorunu tamam da! Eğer biz uygar ve çağdaş bir ülkede kadın erkek, çoluk çocuk, genç ihtiyar yaşıyor olsaydık! Eğer adalet duygusundan, hak ve hukuktan bu kadar uzaklaşmamış olsaydık! Hukukun üstün olduğu bir düzende yaşıyor olsaydık! Cehaletin pirim yapmadığı, soran- sorgulayan bir millet olsaydık! Olup bitene bunlar “münferit olaylardır” diyen yöneticilere sahip olmasaydık! Sırtımızı dayadığımız sosyal bir devlet olsaydı yaşlılık düşüncesi bu kadar korkutur muydu?

Önemli not:  Bu hay huy içinde bu yazı da nereden aklına geldi demeyin! Sonuna kadar okuyup bana hak verin. Ayrıca bu yazı; “kızım sana diyorum!” yazısı olmadı değil mi? Ben öyle bir şey demedim değil mi?

Bitirirken bilgi notu: Bu arada sermaye ve teknoloji boş durmamış! “yaşlılarla konuşan” robotlar pazarlamaya başlamış.  Yalnızlık canına tak edenlerden biri de hemen gidip almış. Sonra da demiş ki; “İnsanla konuşmak gibi değil ama hiç ses duymamaktan iyidir.”

Soru notu: Bu konunun insanlık adına ne anlama geldiğine gelince! Gelmesem daha mı iyi?