“BU AÇLIK GREVLERİ TİYATRO!”

“BU AÇLIK GREVLERİ TİYATRO!”

Hiçbir açıklama yapılmaksızın, Kanun Hükmünde Kararname ile meslekten ihraç edildiler...

Bu haksızlığa isyan edip, Ankara’da İnsan Hakları Anıtı’nın önünde oturma eylemi başlattılar, tam 196 gün... İktidar tınmadı bile, görmezden geldi, “nasıl olsa sıkılır, bırakır giderler” diye düşündü...

Sıkılmadılar, bıkmadılar; tam tersine oturma eylemini açlık grevine çevirdiler... Polis ekipleri  evlerini basıp yaka paça gözaltına alındıklarında açlık grevi 76’ncı gününe ulaşmış, neredeyse ölüm orucuna dönüşmüştü...

-Sonra tutuklandılar!..

Neden peki?. Çünkü “maazallah Gezi ve Tekel benzeri kitlesel eylemlere” sebep olabilirlerdi!.. Tabii ceza yasasında bunu karşılayan bir madde olmadığı için bir de

“DHKP-C örgütüne üyelik” yapıştırdılar doğru içeri...

Akademisyen Nuriye Gülmen ve öğretmen Semih Özakça’nın anneleri evlatlarının evlerinden işkenceyle alındığını gözyaşları içinde açıkladılar. Tutuklamaları protesto etmek için Kızılay’daki anıtın önüne giden yurttaşlar da biber gazı, gaz bombası, cop ve plastik mermi ile karşılandılar!.. Anıtın önünde oturma eylemi yapan CHP’li milletvekillerine dahi polis tarafından müdahale edildi...

Ankara Tabip Odası’nın “durumları kritik” dediği, 76 günlük açlık grevi sonrası tutuklanan iki eğitimci şu anda cezaevinde... Açlık grevini cezaevinde sürdürüyorlar ve 79. Güne ulaşmış durumdalar... İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise bir cümleyle durumu özetleyiverdi:

-Bu açlık grevleri tiyatro!..

Eyy vicdan geldiysen üç kere vur...

“Masum hak arama talebi değil!”

76 gün süreyle açlık grevi yaparak “tiyatroculuk oynayan”  iki eğitimci hakkında yıldırım hızıyla iddianame de mahkemeye gönderildi!..

Aylardır hapishanede “iddianame” bekleyen binlerce insan varken Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu inanılmaz başarısı takdire değer tabii... Peki, ne diyor iddianame, Gazete Karınca’nın haberinden öğrenelim:

-Öncelikle bu eylemin masum bir hak arama eylemi olmadığı, örgütün yani DHKPC’nin emriyle yapıldığı ve eleman devşirme çalışmalarına dayanak yapıldığı iddia ediliyor. Ayrıca açlık grevi eyleminin devam etmesi durumunda Gülmen ve Özakça’nın durumunun kötüleşmesi ile devletin sorumlu tutulacağı ve bu kapsamda kampanyalar yürütülerek “Gezi” ve benzeri eylemlere dönüştürülmesinin planlandığı da öne sürülüyor.

İşte bu suçlamalarla iki akademisyene “örgüte üye olmak”, “Toplantı ve Gösteri “Yürüyüşleri Kanunu’na Muhalefet” ve “örgüt propagandası yapmaktan” 20 yıla kadar hapis cezası isteniyor...

İnsan Hakları Anıtı’nın bulunduğu Yüksel Caddesi’nde de polis barikatı iyice genişletildi. CHP’li milletvekillerinin direnişi de boyut değiştirdi. Vekiller polis ablukası altında “Ülke açık cezaevine döndü” sloganıyla volta atmaya başladı!..

Bu eylem sırasında polis destek için gelenlere şu ilginç anonsu yaptı:

-Bu kişiler terör örgütü üyesi olmaktan tutuklanmıştır, ona göre davranın!..

Demek ki henüz iddianamesi bile mahkemece kabul edilmemiş, gözaltına alınan ya da tutuklanan herkes “terörist” yaftasıyla anonslara meze olacak... Bu günleri de “Yeni Türkiye’yi” inşa eden en büyük Türk büyükleri sayesinde gördük!.. Pazar günü AKP kongresinde dillendirilen “Demokrasi-Değişim-Reform” sloganının da ne anlama geldiğini yaşayarak öğreneceğiz, şekilde görüldüğü üzere...

-Yeni Türkiye’ye hoş geldiniz!..

https://twitter.com/umit_zileli