İRONİ
Bu Ruslar itibar nedir, hiç bilmiyorlar
Rus lider Putin'le imzalayacağı anlaşma ile görülmemiş bir zaferin de sahibi olacak.
Putin de dünyanın süper güçlerinden birinin başkanı, yani onun da Türkiye Cumhurbaşkanı'ndan altta kalır tarafı yok.
Ancak gel gör ki adamlarda itibara düşkünlük diye bir şey yok.
Güya, Soçi'deki Rus Başkanlık rezidansıymış.
Bizim Anadolu'daki üçüncü sınıf otellerin lobisi gibi bir yerde karşılamış Putin, Erdoğan'ı.
Formikadan bir sehpa, plastikten yapılmış hasır görünümlü koltuk, sehpa üzerinde şarap kadehi gibi bardakta da su duruyor.
Oysa Putin, Türkiye'ye geldiğinde Erdoğan böyle mi karşılamıştı.
Oymalı kakmalı taht misali bir koltuk koymuştu altına.
Altın varakla süslü şık bir sehpanın üzerine de Erdoğan'ın zarafetini yansıtan çiçekler konmuştu.
Ortam zengin, güçlü ve itibarına çok düşkün bir ülkenin havası kokuyordu.
Acaba Putin bunları hatırlıyor mu?
Hatırlıyorsa hiç mi ders almamış da koskoca Rusya'nın itibarını böyle ayaklar altına seriyor.
Hani geçmişleri olmasa anlayacağım, oysa şunun şurasında yüz yıl öncesinde Rusya'da çar vardı.
İnsan, çardan kalan iki koltuk, bir sehpa koyar görüşme odasına hiç olmazsa değil mi?
Yok yok, bu Ruslar itibar nedir bilmiyorlar, bizim AKP'den almaları gereken çok ders var.
ŞAŞIRDIM
Gel de çık işin içinden; şehit mi, hain mi?
Bundan birkaç gün önce, 20 Ekim'de Doğubeyazıt'ta teröristlerle çıkan çatışmada Zekeriya Altunok isimli bir askerimiz ağır yaralandı.
Yaralı askerimiz kaldırıldığı hastanede ne yazık ki tüm çabalara rağmen kurtarılamadı.
22 Ekim'de Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, askerimizin şehit olduğunu ve bundan çok derin bir üzüntü duyduğunu kamuoyuna açıkladı.
Zekeriya Altunok'un cenazesi Erzurum'da toprağa verildi.
Şehit askerin tabutu, Türk Bayrağı'na sarıldı, cenazeyi ihtiram kıtası omuzlayarak son yolculuğuna uğurladı.
Buraya kadar her şey normal değil mi?
Ama normal olmayan bir şey var.
32 yaşındaki iki çocuk babası Zekeriya Altunok, 24 Aralık 2017'de yayınlanan Kanun Hükmünde Kararname ile Fetullahçı Terör Örgütü'ne üye olmak suçlamasıyla memurluktan ihraç edilmişti.
Kendini bir anda kapı önünde bulan ancak hakkında herhangi bir dava da açılmayan Zekeriya Altunok, askerliğini henüz yapmamıştı.
Muhtemelen polis olduğu için bu haktan yararlanmıştı.
Ama görevi sonlandırılınca askerlik geldi kapısını çaldı.
Görev yeri Doğubeyazıt çıkan Altunok, buradaki çatışmada terörist kurşunlarıyla şehit oldu.
Şimdi ortada garip bir durum var.
Bu askerimiz, devletin bir kararına göre terörist bir hain, diğer kararına göre ise kahraman bir şehit.
Zekeriya Altunok, bundan sonra ikisi de devlet tarafından kendisine verilmiş hangi sıfatla anılacak?
Altunok, KHK ile görevden atıldığı için özlük haklarını da kaybetmişti.
Şimdi eşi ve çocukları şehit maaşından yararlanacak mı?
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Ruslarla birlikte yapılacak devriyelerin süresi belli değil
Loading...
Ancak burada süre konulmamış.
Bu devriyeler hangi amaçla yapılacak?
Anlaşıldığı kadarıyla PYD'nin bu bölgeden çıkıp çıkmadığı bu yöntemle kontrol edilecek.
İyi de bizim talebimiz PYD'nin 30 kilometre geriye çekilmesi.
Peki sadece 10 kilometrelik bir alanda devriye gezilecekse PYD'nin çekilip çekilmediği nasıl anlaşılacak?
Bu madde bana göre ağzımıza çalınmış bir parmak bal.
Nasıl daha önce Amerika ile devriyeler yapıldıysa, şimdi de Ruslar'la yapılacak.
Kısa bir süre sonra Rusya “Tamam bölgede hiç PYD'li kalmadı” diyecek ve devriyelere de gerek kalmadığı ilan edilecek.
Bİ SORALIM BAKALIM
PYD'den silah bırakması neden istenmiyor?
Kazandığımız zaferle! PYD'nin sınırımızdan 30 kilometre geri çekilmesini sağlıyoruz.
Hepsi iyi hoş da Erdoğan Soçi'de sorulan “PYD'liler silahlarını bırakacak mı, yoksa yanlarında götürecek mi?” sorusuna “Tabii ki silahlarıyla gidecekler” cevabını verdi.
İşte bunu anlamıyorum.
PYD bir terör örgütüyse ve Türkiye'nin de bütün derdi terörle mücadele etmekse, hayli kalabalık bir terörist gurubu neden silahlarıyla bırakmaktan yana tavır alır ki?
Aslına bakarsanız zaten PYD, çok da uzağımıza gitmiyor.
Biz sanki kendimizi kandırıyor gibiyiz.
Yine neredeyse burnumuzun dibinde konuşlanacak olan PYD üstelik silahlarına da sahip olacak.
Eğer gerçek amaç, terörle mücadele ise ve Rusya ile Amerika bu mücadelede bize destek oluyorsa doğru olan teröristlerden silahlarını da bırakmalarını istemeleri değil midir?
Bu durumda PYD, Esad güçlerine elindeki Amerikan silah ve mühimmatıyla geçmiş olacak.
Ne garip ilişkiler değil mi?
Neyse, biz işin “zafer!” tarafıyla ilgilenelim ve kendimizi kandıralım.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
PYD, anlaşmada “terörist” değil “unsur” olarak niteleniyor
Rusya ile “zafer!” niteliğinde bir anlaşma imzalandı.
Yandaş medya ve devletin tüm birimleri isteklerimizin kabul edildiğini anlatıyor.
İsteğimiz ne?
Terörist PYD'nin Güvenli Bölge dışına çıkarılması.
Hem Amerika hem Rusya bunu yerine getirmeye söz verdiler.
Ancak tuhaf bir durum var.
Dünyada PYD'ye terörist diyen bizden başka ülke yok.
Durum böyle olunca dünya kamuoyu Türkiye'nin terörle mücadele ettiğinden hiç söz etmiyor, sorunumuzun “Kürtlerle” olduğunu düşünüyor ve bu nedenle “Türklerin Kürtleri öldürmesinin önüne geçildi” yorumunu yapıyorlar.
Tabii bunda hem Amerika hem Rusya ile imzalanan mutabakatlarda, PYD'nin “terörist” olarak tanımlanmamasının da rolü büyük.
Amerika'ya da Rusya'ya boyun eğdirdik, isteklerimizi kabul ettirdik hesapta ama nedense PYD için ağız dolusu kullandığımız “terörist” tanımını her iki ülkeye de kabul ettiremedik.
Dikkat ettiyseniz, Rusya imzaladığı mutabakata “PYD unsurları” diye yazdırdı.
Amerika ile yapılan anlaşmada da PYD'den “terörist” olarak söz edilmiyor.
https://twitter.com/can_atakli_