BU ŞER ODAKLARI YOK mu?
Duyduk duymadık demeyin. Şer odakları, felaket tellalları, faiz lobisi, üst akıl, dış mihraklar, küresel çeteler ve onların içerideki uzantıları yine fazla mesai yapıyorlar ülkemizde! Doların düşmeyişi, üst üste zamların gelişi, ekonomik kriz hepsi onların işi…
Piyasa ve ekonomi bilimi böyle demese de koskoca bakanlar böyle diyor, işin uzmanı ekonomi profesörlerinin ekran yorumları bu doğrultuda seyrediyor. Halkımız da iki ara bir derede, daha doğrusu yastık altında sakladığı dolar ve TL arasında kalıyor!
Ülkede hal ve gidiş böyle iken iç açan konular da yok değil hani! Yönetim bu yılı Abdülhamit yılı ilan etmiş. Sonra da Abdülhamit’in bilmem kaçıncı kuşaktan torunu olan ve son yıllarda parlatılan bir hanedan mensubunu da okullarda yerli- milli- şuurlu gençliği eğitmesi için görevlendirmiş. O da bu aydınlatıcı konferanslarında Osmanlı’dan girip Madam Curie’den çıkıyor, uzayda soluklanıp Galaksi ’den dönüyormuş. İyi mi? İnsanı şaşırtan, kanı donduran, gözleri faltaşı gibi açan olaylar karşısında bile şaşırmayan, kanı donmayan, gözleri sabit kalanların bile kuşkuyla yaklaşacağı bu bilgileri edinmek ve yaymak büyük hüner ister doğrusu!
Keşke görevlendirilen bu uzmana(!) AKP genel başkanının 360 sayfalık beyannamesi de yorumlatılsaydı. Kim bilir ne inciler saçacak, ne örnekler verecek ve bizi ne kadar gülümsetip, ne derin düşüncelere gark edecekti…
Baksanıza! 360 sayfalık metne göre; Antarktika’da bilim üssü kurup, bilim merkezi açıyormuşuz! Yerlerde sürünen ekonomik başarılarımız artarak devam edecekmiş! Çevreye duyarlılık, kentlerin yeşillendirilmesi kesintisiz sürecekmiş! Ankara’da dev bir kültürel külliye yapılacak, adı da “Uygarlıklar Müzesi” olacakmış.
Bitmedi. Biter mi? Bi türlü bitiremediğimiz savaş uçağımızı, tankımızı yapacak, yerli otomobil üretecek, milli aşı üretimine geçecekmişiz! Bu arada da Atatürk Havalimanını Central Park veya Hyde Park yapacakmışız…
Harika, muhteşem, dört sekizlik bir beyanname de!
De si şu ki; Bu ülkede PTT’nin 5 bin kişi alacağı işe 125 bin kişi başvuruyor. Kilis’te hayırsever bir iş adamının 50 TL’lik gıda yardımı dağıtılınca izdiham çıkıyor. 15 bin Türk, Alman vatandaşı oluyor. Mapus damlarında kalan tutuklu ve hükümlü sayısı 240 bini bulunca 8 kişilik koğuşlarda 20-25 kişi kalıyor. (uyku nöbeti tutarak!)
Yine 2007’den bu yana ortalama 12 ayda bir yapılan seçimlerden yorgun düşen halk, gerilen toplum kamplaştırılıyor, el birliğiyle arkadaş, akraba, komşu, mahalleli, okuldaş karşı karşıya getiriliyor.
Bu arada başlığı unutmadım! Siyaset dünyasının yüce bilginleri istedikleri kadar; dış güçlerin oyunu, şer odaklarının işi diyerek, suçu üzerlerinden atmaya kalksa da, makroekonomi diye mikroekonomi diye bir disiplin var. O gelir- gider dengesi diyor, toplam tüketim diyor, toplam üretim diyor, toplam yatırım diyor, gelir ve istihdam diyor, arz- talep dengesi diyor, bölüşüm diyor, yatırım diyor, tasarruf diyor…
Ve bu disiplin bizim dediklerimizi yutmuyor ve her daim kendi borusunu öttürüyor! Yaaaa…