BÜYÜKERŞEN ASALETİ, DERVİŞ FELAKETİ ÇAĞRIŞTIRIYOR!..

BÜYÜKERŞEN ASALETİ, DERVİŞ FELAKETİ ÇAĞRIŞTIRIYOR!..

Ben bir gazeteci, bir köşe yazarıyım...

Bugüne dek yazdığım binlerce yazı, ekranlarda söylediğim sözler, konferanslarda anlattığım her şeyin altına bugün de aynı kararlılık ve iç rahatlığıyla imzamı atarım... Ben, bir gazetecinin eleştirel bakışa sahip olması, denetleyici, olumsuzluklara parmak basan, saklanmaya çalışılan yolsuzlukların, hırsızlıkların, siyasi madrabazlıkların, ahlaksızlıkların üstüne gitmesi gerektiğini öğrenerek  ve milim sapmadan uygulayarak yol aldım...

En büyük günahın, halkın güven duygusuna ihanet etmek, en büyük ahlaksızlığın ise güçlünün masasında siftinmek, kalemini satmak ya da kiralamak olduğu gerçeği her ahval ve şerait altında dahi yol göstericim oldu...

Peki durup dururken niçin bu satırlarla başladım?.. Ahlaksız trol artıklarını hiç bir zaman muhatap kabul etmedim; ancak yaptığım eleştirilere, uzun yılların görgü tanıklığına ve edindiğim bilgilere dayanarak anlatmaya çalıştıklarıma pek bozulduğunu söyleyen, hatta sosyal demokrasiye ihanet içinde olduğum iddiasını dillendiren, CHP’li olduğunun özellikle altını çizen birileri peydahlandı son zamanlarda...

Öncelikle bir kez daha belirteyim, ben sosyal demokrat değilim, hiç bir zaman da olmadım!.. Kendimi hep “Sol-Kemalist” olarak tanımladım... Bu nedenle sosyal demokrasiye ihanet türü bir şey söylemem ya da yazmam olanaksız!.. Velev ki, öyle olsa dahi, yapılan yanlışları, yapılması gereken doğruları hiç bir güç yazmamı, söylememi engelleyemezdi... Bundan böyle de böyle olacağı konusunda tüm okuyuculara, izleyicilere, dinleyicilere şeref sözü veririm!..

Kemal Bey’in aday tanımlaması!..

Gelelim sadede...

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yaptığı açıklamada “Çatı adayı” olmayacağı sinyali verdi, çok da iyi etti çünkü CHP tabanı Abdullah Gülkorkusundan neredeyse kalp spazmı geçirmek üzereydi!.. Böyle bir büyük hata CHP’yi hiç de hayırlı olmayacak yerlere sürükleyebilirdi... Kılıçdaroğlu bu sinyalin ardından adayın nasıl biri olacağını da şu sözlerle tarif etti:

- Ekonomiden anlayan, bir başarı öyküsü olan, kavgacı olmayan biri olacak!..

Parti Meclisi’nde hemen herkesin aklına aynı isim geldi:

-Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen!..

Yılmaz Hoca’yı çok uzun yıllardır tanırım; baştan aşağı bir başarı öyküsüdür!.. Önce Anadolu Üniversitesi gibi müthiş bir eğitim yuvası yarattığı için, Açık Öğretimin mucidi olduğu için, bir Anadolu kasabasından, akıl almaz güzellikte, çağdaşlıkta bir Avrupa kenti yarattığı için her türlü övgüye sevgiye, saygıya, minnette layık bir beyefendidir Büyükerşen!.. Üstelik iktisatçıdır, üstelik kavga ile uzaktan yakından da ilgisi yoktur, yeri geldiğinde de kaya gibi sert, ancak zeybek oynamak için eğilebilecek(Yılmaz’dan aşırmadır!) bir üstün karaktere sahiptir...

-Kısacası Kemal Bey’in tarifine yüzde yüz oturmaktadır!..

Benim görüşüme göre, o şahane 15’ler çıkışından sonra CHP lideri bu adayı açıklarsa CHP kitlesinin ve dahi partiye meyleden ancak kararsız olanların da  gönlünü fethedecektir!.. Ancak Kılıçdaroğlu’nun  tarifine, eğilip, bükülerek, zorlama ile de olsa uygunmuş gibi görünen bir başka isim daha var:

-Kemal Derviş!..

Derviş’in bir başarı öyküsü var tabii!..

Dünya Bankası’nın 3 numaralı adamıydı...

Türkiye’ye Ekonomi Bakanı olarak geldi... 2 yıl gibi kısa sürede ekonomiyi hallaç pamuğu gibi attı!.. “Derviş Yasaları”olarak bilinen tarımdan, sanayiye, hayvancılığa, peşkeş, pardon özelleştirmeye kadar tüm alanlarda Türk ekonomisini kalın zincirlerle emperyalizme bağlamayı becerdi!.. Mesela bu, bazı odaklar açısından büyük bir başarı olarak kabul edilebilir!..

Ama bence en şahane başarısı, daha 2.5 yılını bile doldurmamış koalisyonu, erken seçim çıkışıyla ve de Devlet Bey’in engin desteği ile yıkarak siyaset sahnesinden silmesi ve iktidarı 14 aylık AKP’ye altın tepsi içinde sunmasıydı!..

Kavgacı değil ama sıkı bir şantajcıydı!.. Hiç kimseye bilgi vermeden ABD’ye giden, Başbakan Bülent Ecevit’in bile hiçbir şekilde ulaşamadığı bu muhterem, Amerika’dan mesaj göndererek, “şayet istediğim yasalar çıkmazsa dönmüyorum”şantajını yapma cüretini bile göstermiş bir siyaset cambazıydı!.. Yaptığı büyük hizmetler karşılığında Dünya Bankası’na 2. adam olarak geri döndü!..

-Bu anlamda ekonomiyi gayet iyi bildiği de doğrudur!..

Derviş adı bana hep“felaketi”, “cambazlığı”ve “AKP’yi”hatırlatır!.. Umarım ve dilerim Kemal Bey bu tarifi yaparken Türkiye’yi çok uzun bir “Fetret Devrine”mahkum eden Derviş’i değil, bir asalet öyküsü olan Büyükerşen’i işaret etmiştir!..                                    

                                  Çözüm kaynağı olarak OHAL!..

Bize darbe girişimi sonrası olağanüstü hal uygulamasına giderken “FETÖ’yü çökertmek için”demişlerdi...

Meğer her konuda “çözüm kaynağı”olarak düşünmüşler!.. Asrın liderimiz bunu daha dün, gayet açıkça izah etti, şöyle:

-Bu ülkenin OHAL ile yönetildiği dönemler, bizim OHAL gibi değildi. Fabrikalar greve gider, çalışamaz hale gelirdi. Sanayicilere sesleniyorum, bir tane fabrikada grev söz konusu mu? Böyle bir şeyde biz anında müdahalemizi yapıyoruz ve OHAL anında bir çözüm kaynağı oluyor. Huzurun olduğu bir ortam var, böyle bir ortamda bunlar OHAL’in olmamasını tavsiye ediyorlar. Tezgah bozulacak o yüzden, size bu tezgahı bozdurmayız!..

Okuyunca farkına bile varmadan “vah vah vah”demişim! Şu demokrasi anlayışına bakın...

-Olağanüstü demokrasiyle yönetilen Yeni Türkiye!..

https://twitter.com/umit_zileli