‘ByLock’ mu, ARTIK ORDU YOK mu?..

‘ByLock’ mu, ARTIK ORDU YOK mu?..

Milli Savunma Bakanlığı’nın son duyurusuna göre, bugüne kadar aralarında generallerin de bulunduğu 3 bin 939 üst düzey asker FETÖ’cü oldukları gerekçesiyle TSK’dan atıldı...
Yine medyaya yansıyan manşetlere göre, “TSK’daki general ve amirallerin neredeyse yarısı ihraç edildi...”
Ancak FETÖ’nün en çok örgütlendiği kurum olan TSK’da mürit incelemesi sürerken, yandaş medyaya ürkütücü haberler de yansıyor... Son olarak Türkiye gazetesindeki bir köşe yazısında sıralanan rakamlar, devletin en tepesinin tamamen kuşatıldığını bir kez daha gösteriyor...
Türkiye’nin iddiasına göre; “15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra ‘terfi eden’ general ve amirallerden 3’ü ‘ByLock’ kullanıcısı.”
Skandal bununla da kalmamış... Türkiye yazarı Nuri Elibol dünkü yazısında, “TSK’da bu kadar temizlik yapılmış olmasına rağmen bünyede hâlâ kripto FETÖ’cülerin varlığını koruduğunu düşünüyorum” derken çok vahim bir iddiayı da şöyle paylaşmış;
“Son edindiğim ve beni hayrete düşüren yeni bir bilgi paylaşayım sizinle. Şu anda görevde olan subay ve astsubaylardan 2 bin 500 kişi ‘ByLock’ kullanıcısı çıktı. TSK’da hâlen görev yapan subay-astsubaylardan 3 bin 600’ünün birinci derecede yakınları ‘ByLock’ kullanıcısı çıktı. Güya en detaylı FETÖ temizliği TSK’da yapıldı. Eğer bu temizliğe rağmen orduda durum böyleyse, diğer kurumların durumunu varın siz düşünün!..”
Bu satırları okuyunca herkesin aklına aynı soru geliyor, “Ama nasıl olabilir ki?..”
Kemal Kılıçdaroğlu’nun “4 bakan ByLock kullanıyor” sözlerini ve Aydınlık’ın, “AKP’de FETÖ’cü 40 vekil” manşetini de göz önünde bulundurarak “nasıl olabilir ki”ye yanıt verelim;
AKP belli ki, Anayasa değişikliği ve “başkanlık” planı öncesinde TBMM’deki grubu ve gücü darbe almasın diye FETÖ’cü vekillere dokunmuyor, tasfiye için de genel seçimi bekliyor...
Peki ya FETÖ’nün, tasfiyelere rağmen halen “darbe” yapabileceği düşünülen TSK’daki kriptolarına demeli?.. Onlar ne olacak?.. Tek yanıtı var bu sorunun; Hükümet, “2 bin 500 subay-astsubayı daha atarsak geriye TSK kalır mı” diye endişe ediyor olmalı!..
Evet, ne yazık ki böyle... O halde bunun üzerine söylenecek tek söz kalıyor, “FETÖ’yü nasıl sızdırdıysanız ve nasıl göz yumduysanız öyle de temizleyin...”
Aksine, orduda halen ByLock varsa, TSK iyice yok demektir!..
 
AKP’NİN TUHAF PERVASIZLIĞI!..
 
TBMM, “tecavüzcülerin kurbanlarıyla evlenerek serbest kalmasını” da içeren ve ne yazık ki adeta tecavüzcüleri koruyan yasayla ilgili kararını bugün verecek... 
Umarım iktidar partisi o vahim maddeyi yasa metninden çıkartır ya da tartışılması için komisyona havale eder... CHP, MHP ve kamuoyunun beklentisi de bu yönde...
Başbakan Yıldırım, “muhalefetle görüşün” talimatı da verdiğinden, toplumda büyük infial yaratan yasanın kaderi bugün belli olacak... 
Ancak tecavüzcüyü koruyan o maddenin kanun değişikliği paketinin içine gece yarısı, apar topar eklenmesinin asıl nedeni de çok tartışılacak?.. O halde iki önemli soruyu sormadan da geçmeyelim;
Ensar’daki toplu tecavüz rezaletinin ardından, Gerger İmam Hatip Lisesi’nde 70’ten fazla öğrencinin taciz ve tecavüze uğraması AKP iktidarını sarsarken, toplum infial halindeyken AKP nasıl olur da (!) tepki çeken bir kanun yapmaya kalkışabilir ki?..
İkinci soru da burada kilitleniyor zaten... AKP’yi o tartışmalı maddeyi gece yarısı kanun değişliği paketine sızdırmaya kim zorladı?.. Bu yasanın cezaevinden kurtaracakları arasında, çok önemli isimlerin çocukları mı var?.. Bunlar arasında etkili tarikat ya da cemaat müritleriyle kimi siyasilerin yakınları da mı bulunuyor?..
Bu soruların yanıtı, hem de Ensar rezaleti gündemden düşmemişken AKP’nin “nasıl olur” da bu kadar pervasızlaştığının kanıtı olacaktır!..
 
BALIK BAŞTAN KOKAR!..
 
Cumhuriyet’in ele geçirildiğini, liboşların kadrolaştığını ve gazetenin mallarının nasıl satıldığını gösteren belgeli yazılarımız büyük yankı uyandırdı...
Yazı dizisinin “Cumhuriyet nasıl kurtulur” başlıklı son bölümünün hemen ardından 70 kadar gazete çalışanı, Cumhuriyet Vakfı Başkanı Orhan Erinç’e bir uyarı mektubu verdiler ve adeta “yeter artık, bırakın bu kavgayı ve gazeteyi kurtarın” dediler...
Cumhuriyet çalışanlarını destekliyorum ama şikayet ettikleri şahıs gazeteyi bugünkü uçuruma sürükleyenlerin başında gelmiyor mu?.. Erinç resmi olarak gazetenin sahibi değil mi?..
Akın Atalay-Hikmet Çetinkaya organizasyonuyla gazetenin başına getirilen Orhan Erinç, kötü yönetim, tartışmalı yayınlar ve ilişkiler nedeniyle Cumhuriyet’in operasyona uğramasının ve çalışanlarının cezaevine düşürülmesinin de baş sorumlusudur...
Unutulmasın ki; sendikacılık yapmasına rağmen gazetecileri sansürleyip tazminatsız işten atanların başında da Erinç geliyor... 
Liboşlar Cumhuriyet’e yazar diye alınırken, muhabirler PKK karargahı Kandil’e, yazar Leyla Tavşanoğlu Pensilvanya’ya gönderilirken ve muhabirler FETÖ’cü TUSKON’un peşine salınırken karar vericilerin başında Erinç vardı...
Gazetenin internet sitesini; ajansların “FETÖ” diye geçtiği haberleri “cemaat mensubu” diye değiştiren sinsi kriptolara teslim edilmesinde de Erinç’in iradesi var!!! Ve de Hikmet Çetinkaya’nın FETÖ sofrasına oturmasına, “terörist”lerle kol kola girmesine izin veren de Erinç’in ta kendisi...
Zavallıca hezeyanlarla kendini, gazeteyi tüketenler arasından sıyırmaya çalışan Orhan Erinç biraz olsun Cumhuriyet’in yaşamasını istiyorsa, PKK- FETÖ gölgesi nedeniyle “itibar”ını yok ettiği gazetenin başından çekip gider... 
Evet; Cumhuriyet’in yaşamasını istiyoruz... Ancak çalışanlar da okurlar da biliyor ki, Erinç-Atalay-Çetinkaya üçgeni o gazetenin başında durduğu sürece asırlık yayın organı tamamen yok olacak...
İnanın çok yazık olur Cumhuriyet’e de, çalışanlarına da, vefakar okurlarına da...


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac