Sevgili eşim ve HaberArtıTürk haber koordinatörümüz Gülgûn Feyman Budak ile çok değerli kardeşim, İşçi Partisi Şişli Belediye Başkan Adayı, iyi bir vatansever ve usta gazeteci Ümit Ertaç Zileli dün akşam Ulusal Kanal'da yaptıkları Nasıl Yani adlı tartışma programlarına Rasim Ozan Kütahyalı'yı konuk ettiler. Biz de HaberArtıTürk olarak bu programı sitemizden canlı yayımladık.
Bunun duyurulmasıyla beraber daha gündüzün erken saatlerinde twitter ve facebook hesaplarımızda bir hareketlilik başladı. Bunlardan bazılarını ve bu konudaki görüşlerimi sizlerle paylaşmak istedim. Bunların büyük çoğunluğunun profilinin AKP veya cemaat tabanından olduklarını düşündürmediğini de maalesef itiraf etmeliyim.
- O kişiyle ne konuşacaksınız, neden prim veriyorsunuz, rating içinse yakışmadı değmez.
- ROK'yı gazeteci yerine koyup Ulusal Kanal'a mı çıkartıyorsunuz, Tanıtırken gazeteci demeyin bari...
- ROK'nın sizin programınıza çıkmasına çok şaşırdım. Aslında ROK'nın Ulusal Kanal'da konuk olmaması gerekir, saygılar...
- Şaka mı yapıyorsunuz?
- Bu adam için tweet yazmak bile hata. Feyman, yazık oldu size.
- Gülgün hanım, kariyerinize yakışmadı ama size hiç yakışmadı! Ne günlere geldik...Yazık...
- Bu şebeleği adam yerine koyup çağırmanız manidar. Bu iktidar gitsin en iyi Atatürk'çü olur bu şebelek...
- Lütfen TV'lerinizin ayar tuşlarını değiştirin. ROK Ulusal kanal'da bağırıyor.
- ROK'yı Ulusal Kanal'a çıkarmanın mantığını gerçekten anlamadım. Rating mi?
- Kıvırmanın bu kadar Âlâ'sını uzun zamandır yaşamamıştım. Şimdi iğrenerek programınızı kapatıyorum.
Bunun gibi birsürü tweet. Bunlar Gülgûn'un hesabına gelenler. Kendi hesabına gelenlerle ilgili Ulusal Kanal'ın hesap sahipleri veya Ümit Zileli Kardeşim de belki kendi köşelerinde yazmak isterler diye onlardan hiç bahsetmiyorum bile...
Enteresan ve Arşivlik Bir Program Oldu...
Program ilerledikçe tweet'lerin tarzı değişmeye başladı. Biraz daha düşünen insanların yazdığı tweet'ler gelmeye başladı. İnsanlar olayın içine girerek gene Rasim Ozan Kütahyalı'ı aşağılayan ama hiç olmazsa olaylar açısından bir görüş ortaya koydukları tweet'ler yazmaya başladılar. Zira Kütahyalı'nın açıklamaları düşündürücü idi.
Kütahyalı konuşmasında, geçen onca süre içerisinde meğerse çok büyük bir yanılgı içerisindeymişim dedi. Cemaati masum bir taban hareketi olarak görmekle hata yaptığını, onların devletin içerisinde bu kadar yuvalanmış olabileceklerini hayal bile etmediğini itiraf etti. Devletin kurumlarına sızabilmek için her türlü takiyyeye başvurduklarını belirterek 'cemaat sızar, o derginin adı boşuna sızıntı değil' dedi.
Cemaat'in asıl hedefinin Hükûmet'i devirmek olduğunu ileri süren Kütahyalı 'şu an Gülen cemaatinin planı, hükûmeti devirmek ve generalleri, Perinçekleri aldıkları gibi Abdullah Gül'leri, Erdoğan'ları içeri almaktır' dedi.
Kütahyalı, Ergenekon davasıyla ilgili sert söylemlerinden dolayı da pişmanlığını dile getirerek Polis fezlekeleri üzerinden yanıltıldığını ve bu nedenle büyük hata yaptığını açıkladı.
Sürecin 2011 Ağustos ayında Arınç ve Gülen'in kavgasıyla başladığını iddia eden Kütahyalı, Hrant Dink cinayetini de artık Ergenekon'a bağlamadığını, Ergenekon ve Balyoz'da sahte belgelere inanmakla hata yaptıklarını ardı ardına itiraf etti. Hanefi Avcı olayının bir kırılma noktası olduğunu belirtti.
Kütahyalı, programdaki konuşmalarında genel olarak Cemaati hedefine koyan ancak Hükûmete yönelik söylemlerinde kelimeleri dikkatli seçen bir tablo çizdi.
Konuşmalar sırasında Kütahyalı, kendisi gibi düşünen yani geçmiş dönemde aynı yanılgı içine düşmüş birçok gazeteci arkadaşının bulunduğunu da itiraf etti. Cemaatten beslenen gazeteciler olduğunu da açıkça belirten Kütahyalı'nın kendisinin de iktidarın gücünden beslendiği Gülgûn'un sorduğu soruya vediği cevapla aleniyet kazanmış oldu.
Programın sonunda haksız yere hapiste yatan vatanseverler ve aileleri önünde, vakti zamanında yazdığı ve söylediği şeylerden ötürü suçluluk hissettiğini de açıkça belirten Kütahyalı pişmanlığını dile getirdi.
Bana göre bir gazetecilik başarısıdır Ümit ve Gülgûn'un yaptıkları ve Ulusal Kanal'a teşekkür etmek gerekir bu arşive atılması gereken programı yayımladıkları için. Zira bazen bazı şeyleri arşivden çıkarıp insanların gözüne sokmak gerekiyor ne yazık ki. Nitekim Ümit Ertaç Zileli eski bir programdaki tartışmalarından bir kesit izleterek Rasim Ozan Kütahyalı'nın boynunu önüne eğdirdi.
Değerli Dostlarım. Şimdi Sözüm Dünkü Tweet'çilere(!)...
Sizler kabul etseniz de etmeseniz de AKP seçime giren partiler arasında en fazla oyu alarak iktidara geldi. Dolayısıyla o camiaya hizmet eden bir şahsiyeti Ulusal Kanal'da programa çıkartmak ve program sırasında bu itirafları ettirip yayımlamak bir gazetecilik başarısıdır. Bu programı AKP'ye oy verenlerin ve Rasim Ozan Kütahyalı'yı düne kadar sevenlerin izlediğini de aklınızdan çıkartmayın. Kendinizi ve hasmınızı iyi tanımlayabilmeniz ve tarif edebilmeniz gerekmektedir. Bunu yapamazsanız kimsenin kendiliğinden sizi tanıması ve anlaması mümkün olmayacak siz de hasmınız karşısında zayıf kalacaksınızdır. 'Yetmez ama Evet'çilerin', 'İkinci Cumhuriyetçilerin', 'Rasim Ozan'ların' itirafları ulus olarak aynı hatalara tekrar tekrar düşmemek adına önemlidir. Nasıl ki askeri vesayetten kurtulmak önemli idiyse, ondan boşalan pozisyonu değerlendirmeye çalışan bu musibetten ve musibetlerden kurtulmak da gerçek bir demokratik düzen kurulabilmesi açısından en az o kadar önemlidir.
Ne istiyorsunuz? İktidarın değişmesini, öyle mi? Peki, Başbakan yarın arasa ve Ulusal Kanal'da programa çıkmak istese, kanal hayır mı demeli sizce? Siz olsanız hayır mı dersiniz? Böyle bir sığ mantık oabilir mi?
Sığ mantıkla ne memleket kurtulur. Ne iktidar değişir. Ne de siz olduğunuz yerden bir adım öteye gidebilirsiniz.
Kurtulmak istiyorsanız, kendi kabuğunuzu da terkederek yukarıya çıkın ve olabildiğince dışından ve objektif görmeye çalışın olayları.