ANALİZ
Çok tatsız şeyler yapacaklar
Hem seçimlerden önce, hem de seçim sonuçlarına bir türlü inanamadıkları dönemde hep söyledim; “Şimdi akla hayale gelmeyecek şeyler yapacaklar” dedim.
Gerçekten de akla hayale gelmeyecek şeyler yaptılar.
“Hissettiklerini” kanıt olarak kabul ettirdiler.
Aynı zarfa konulup atılan dört pusuladan ikisinin temiz, birinin hileli olduğunu YSK'ya tescil ettirdiler.
Kendi bulup sandıklara atadıkları kişilerin aslında “Yasalara aykırı olduğunu” ilan edip YSK'ya bunu da kabul ettirdiler.
Ama şimdi durum farklı.
Çok daha tatsız şeyler yapacaklar.
Çünkü aldıkları akılsızca kararın aslında kendilerini vuracağını biliyorlar.
Bunu önlemek için toplumu birbirine düşürmekten hiç çekinmeyeceklerini söyleyebilirim.
Elbette sonunda gidecekler ama yakıp yıkarak gidecekler.
Öncelikle Erdoğan'ın “Seçim tekrarlanırsa yüzde yüz kazanırız” sözleri yaklaşan tehlikeyi gösteriyor.
Erdoğan neye güvenerek bu kadar iddialı konuşabiliyor?
Gökten yeni seçmen mi gelecek, ya da bu seçimlerde muhalefete oy verenler şimdi dönüp AKP'ye mi oy atacak?
AKP'li yandaş tetikçilerin yazdıklarından da anladığım kadarıyla muhalefete başka türlü saldırılar da olacak gibi görünüyor.
Örneğin saray sözcülerinden biri İmamoğlu hakkında soruşturma açılması gerektiğini belirterek, “İmamoğlu'nun FETÖ ve PKK ile bağlantıları varsa ortaya çıkarılmalıdır. Bu ortaya çıktığında Türkiye'ye yönelik oyun da ortaya çıkacaktır” diyor.
Yine muhalefet hakkında 15 Temmuz'daki gibi soruşturmaların benzerlerinin açılmasının gerektiğini de yazıyor bu tetikçi yazarlar.
Çünkü aslında 15 Temmuz'da yapılamayan, 31 Mart'ta gerçekleştirilmiş. Böylelikle İstanbul'a el konmuş. Ancak YSK bu oyunu bozmuş ve İstanbul'u geri almış.
Önümüzdeki süreçte iktidarın İstanbul'u tekrar kazanabilmek için PKK kartını bile öne süreceği görülüyor.
Çünkü tam seçim iptali kararının alındığı sıralarda Abdullah Öcalan'ın avukatlarıyla görüştürülmesi, Selahattin Demirtaş'ın serbest bırakılma ihtimalinin dillendirilmesi herkesi şüphelendiren ipuçları niteliğinde.
İktidar tetikçisi bir sözde gazeteci, seçim iptali kararından sonra çıktığı bir TV kanalında, “Yeni seçime HDP'nin de aday göstererek katılacağı yönünde bilgiler aldım” dedi örneğin.
Oysa bu seçime sadece 31 Mart'taki partiler katılabilecek.
Bu cahil tetikçi, muhtemelen sarayın Apo üzerinden HDP'yi etkileme çabalarını böyle dillendirmeye kalkıştı.
Henüz yolun başındayız.
İktidar yine aklımıza gelmeyecek şeyler yapmaya hazırlanıyor.
Muhalefet bu kez hepsine karşı hazırlıklı olmalı.
Bİ SORALIM BAKALIM
Aynı zarftan çıkan dört pusuladan nasıl sadece biri hileli oluyor?
Yüksek Seçim Kurulu'nun hukuk tarihine kara bir leke olarak geçecek kararını açıkladığı andan itibaren herkesin çok merak ettiği bir konu var.
YSK, seçimleri “Sandık kurullarının oluşturulmasında yasa dışına çıkıldığı, bunun da sonuçları değiştirebilecek bir unsur olduğu” gerekçesiyle iptal etti.
Yani İstanbul'daki sandık kurulu başkanlarının büyük çoğunluğu yasanın öngördüğü biçimde devlet memurlarından seçilmemişti.
Tamam çok güzel.
Ama YSK sadece büyükşehir belediye seçimini iptal etti.
Aynı “yasa dışı sandık kurulları” aynı anda yapılan ilçe belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri seçiminde de görev aldılar.
Yani eğer yasa dışı sandık kurullarının oluşması seçimlerin sonucunu etkileyecekse pusulaları aynı zarfa konan diğer seçimleri de etkilemez miydi?
YSK “Hayır” dedi “Bizim anlayışımıza göre yasa dışı sandık kurulları sadece İmamoğlu'nun seçilmesini sağladı.”
Böyle komik bir gerekçeyi, hepsi okumuş yazmış YSK üyeleri mantıklı olarak nasıl anlatırlar bilemiyorum.
AKP'lileri ise saymıyorum bile.
Onlar için fark etmez, seçim iptal olsun da gerekçesi mantıklı olmuş olmamış bakmazlar bile.
Benim anladığım kadarıyla kararın böyle çıkmasının hedefi şu;
Seçim tamamen yenilenirse AKP kazandığı bazı belediyeleri kaybedebilir. Bununla birlikte Meclis üyelikleri seçimlerinde de aritmetik üstünlüğü elinden kaçırabilir.
Oysa sadece büyükşehir belediyesi için seçim yapılırsa Meclis üyeleri aynen kalacağı için İmamoğlu tekrar kazansa bile “topal ördeklik” durumu devam eder.
ŞAŞIRDIM
İBB'nin bilgisayarındaki bilgiler, Türkiye aleyhine kullanılabilirmiş
Yeni Şafak'ta yazan iktidar yandaşlarının önde gelenlerinden İbrahim Karagül dünkü yazısında inanılmaz bir ifşaatta bulunmuştu.
“Sarayın sesi” niteliğindeki Karagül'ün yazısının sonundaki bir cümle aynen şöyle;
“Hani o veri kopyalamaları var ya, işte onlar ABD'de Türkiye aleyhine açılan davalarda malzeme sağlamak içindi. Oraya gönderilecekti. Türkiye muz cumhuriyeti değil.”
Cümleyi sanırım siz de şaşkınlık içinde okumuşsunuzdur.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bilgisayarlarında “Türkiye aleyhine kullanılacak” hangi bilgiler olabilir acaba?
Bu bilgisayardan ne çıkacak ki, koskoca Amerika bunu Türkiye'ye karşı kullanacak.
Şunu söyleyeyim; bunu biz bilmiyoruz ama iktidar ve yandaşları biliyor.
Demek ki İstanbul Büyükşehir Belediyesi üzerinden öyle işler çevriliyor ki, böyle panikliyorlar ve adeta “şecaat arz ederken…” durumuna düşüyorlar.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Meclis'ten gelen bakanlar görevden alınırsa geri dönebilecek mi?
Sonunda sarayın dediği oldu ve İstanbul seçimleri iptal edildi.
İktidara yakın durmaya çalışan kimi gazeteciler seçimlerden bu yana “kabinede değişiklik” yapılacağından söz edip duruyorlar.
Hesapta bazı değişiklikler yapılarak seçim iptalinin yaratacağı tepki ve endişeler biraz bastırılacak.
Hükümet şöyle olmuş böyle olmuş, açıkçası çok merak etmiyorum.
Kimi iş insanlarının söylediği gibi “ekonomiden anlayan” birinin hükümete girmesinin de bir şeyi değiştireceğini sanmıyorum.
Buna rağmen örneğin Damat Bey'in ve İçişleri Bakanı'nın değiştirilebileceğini söylüyorlar.
Kimileri “yer değişikliğinden” söz ederken, bazıları da “Bu isimler tamamen kabine dışı kalabilir” iddiasındalar.
Damat Bey Meclis'ten geldi örneğin ve yasa gereği milletvekilliğinden istifa etti.
Tamamen dışlanırsa Meclis'e dönebilecek mi?
Ya da saray buna bir formül bulup bakan yapmak için istifa ettirdiği kişilere dönüş yolu açan bir uygulama yapar mı?
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Hürriyet'in zavallı hali
Türkiye'nin en büyük gazetesi Hürriyet el değiştirdikten sonra çok zavallı hale düştü.
Hele özellikle internet sitesi evlere şenlik.
Tamam patronları iktidarın yanında yer alıyor.
Erdoğan patronları için vazgeçilmez biri.
AKP'nin varlığının sürdürülmesi için elden ne geliyorsa yapılacak.
Ama sonuçta Hürriyet bir gazete.
Üstelik en köklü ve güçlü gazetelerden biri.
Böyle bir ortamda bile asgari gazetecilik yapması gerekiyor.
Ama Hürriyet'e bakıyorsunuz, rezil bir halde.
Biri saray bülteni çıkarsa bile bundan daha iyi olur.
Hiç olmazsa içine biraz akıl zeka katar.
Oysa Hürriyet her şeyi dümdüz etmiş, adeta “Yalakalıkta bir numara ben olacağım” diye haykırıyor.
Önceki akşam YSK, İstanbul Büyükşehir Belediye seçimlerini iptal etti.
O andan ben bu yazıları yazıncaya kadar Hürriyet'in internet sayfasında sadece iktidarın bu konu hakkındaki görüşleri yayınlandı.
İmamoğlu gece büyük bir miting yaparak tarihi bir konuşma yapmış, satır yok.
Yüz binlerce insan evlerinin pencerelerine çıkıp tencere çalmış, satır yok.
Sanatçısından iş adamına, gazetecisinden akademisyenine herkes karara tepki gösteriyor, satır yok.
Dolar bir anda 6 lirayı geçmiş, satır yok.
Ben size “İktidarı desteklemeyin” demiyorum ki “Gazeteciliğe bu kadar ihanet etmeyin” diyorum.
https://twitter.com/can_atakli_