“ÇÖZÜM SÜRECİ” HORTLAYACAK mı?..
Garip, bir o kadar da tehlikeli bir oyun oynanıyormuş hissine kapıldım...
Rakipleriyle, muhalefetle, gazetecilerle, akademisyenlerle, üst yargıyla, iş çevresiyle dalaşmalarına, hakarete varan salvolarına, tehditlerine alışmıştık; kolay değil, 14 senedir yaşıyoruz bu iktidarla... Hatta kendi içlerinde çatışmalarına, temizlik harekatlarına filan da alışmıştık aslında; Saray dışında neredeyse tüm kurucuların dışlanmalarını da kanıksamıştık...
Ama son durum, tuhaf, irkiltici geldi... Saray’la, Başbakanlık makamının birbirine 180 derece zıt açıklamalar yapmasından söz ediyorum... Üstelik konu pek netameli, çok belalı:
-Çözüm süreci!..
Önce hürriyet gazetesinden Verda Özer’in dünkü yazısından bir alıntı yapmalıyım. Washington’da Cumhurbaşkanı’nın, Obama’ya yaptığı teklifi anlatıyor Özer; Suriye meselesini ve Ortadoğu dengelerini alt üst edecek bir teklif:
-Gelin PYD’den vazgeçin. Onlar yerine biz, desteklediğimiz Arap ve Türkmen gruplarla birlikte IŞİD’e karşı karada savaşalım... ABD uçakları da havadan destek versin!..
Bu, Türkiye’nin Ortadoğu topraklarına resmen girmesi anlamına geliyor! ABD bu teklifi reddediyor, “PYD’den vazgeçmem. Ayrıca Siz karadan girerseniz Rusya vurabilir” karşılığını veriyor. Buradaki can alıcı soru şu:
-Cumhurbaşkanı bu teklifi Başbakan Davutoğlu ile, Genelkurmay Başkanı Akar’la konuştu mu?. Savaş anlamına gelen bu düşünce TBMM’de nasıl yankılanacak hesapladı mı?. Rusya faktörünü hesaba dahil etti mi?. Yoksa “Ben Başkomutanım” mı dedi?!..
Saray ABD’den döndüğünde Davutoğlu Diyarbakır’daydı. Daha önce tıpkı Saray’ın ağzıyla konuşan, “PKK ve HDP bizi aldattı. Kentleri silahla doldurdu. Artık güvenimiz yok, dolayısıyla çözüm filan da yok” diyen Başbakan sıfatlı muhterem, bu kez bakın neler dedi:
-Çözüm sürecini biz bitirmedik, barikat kuranlar, çukur kazanlar, bomba ve mayın döşeyenler bitirdi. Milletin çözüm sürecinden beklediği silahların tümüyle terk edilmesi. PKK tüm silahlı unsurları Türkiye dışına çıkarırsa her şey konuşulabilir...
Dikkatinizi çekerim; muhterem “silah bırakmaktan” bile söz etmiyor!.. Sevgili Müyesser Yıldız, Odatv’deki köşesinde haklı olarak soruyor:
-Bölücü teröristler katliamlara girişmese, şehirleri silahla doldurmasına sessiz kalacak ve de “operasyon yapma gibi bir derdiniz” olmayacaktı öyle mi?.. Bir bakıma teröristlerin “öz savunma gücüne” dönüşmesini mi bekleyecektiniz?!.
Benim de şaşkınlıkla izlediğim bu konuşma açıkça Öcalan, PKK ve HDP ile yeniden masaya oturulabileceği mesajı değilse neydi?!..
-Ancak hesaba bir anda “Saray müdahalesi” oldu!..
Bu çatışma neyin göstergesi!..
Saray, “çözüm, mözüm yok” dedi, çıktı işin içinden!..
Kızılay Genel Kurulu’nda konuşan Cumhurbaşkanı sıfatlı muhterem, eski söylediklerini daha güçlü şekilde vurguladı:
-Biz çözüm süreci dedik, onlar aldattılar. Onların hiç bir sözüne güvenilmez artık bitti... terörle mücadele son terörist imha edilene kadar, son tehdit ortadan kalkana kadar sürecek... zaman zaman müzakere lafı ediyorlar. Ortada müzakere edilecek, görüşülecek bir konu da yoktur, bunun böyle bilinmesi lazım...
Bu laflarla birlikte, daha iki gün önce Başbakan sıfatlı kişinin “çözüme dair” lafları tarih oluverdi!. Mesaj doğrudan kendisine yönelikti çünkü...
Şimdii, hükümetin başı olan, anayasamıza göre fiili yönetimden sorumlu olan şahsın alacağı tavır merak edilir doğal olarak; önünde iki yol var:
-Ya “hükümetin başı benim, sana ne oluyor?” tavrını takınır ya da “susup oturur!..
Üçüncü bir yol yoktur, derken son zamanlar da “Saray’ın belalısı” olma yolunda epey mesafe kat eden Bülent Arınç, Başbakan sıfatına haiz şahsın yerine ortaya çıktı ve aslında onun söylemesi gerekeni söyledi:
-Bir devletin terörle mücadelesinden beklenen sonuç, verilen kayıplardaki oransal fark değil; toplumsal, siyasi ve en önemlisi kalıcı bir sonuçtur!..
Epey süredir Saray’ın Davutoğlu’nun “ipini çekmek” için fırsat kolladığı dedikoduları kulislerde, gazete köşelerinde dillendiriliyordu... O güne mi geldik, Davutoğlu kuzu kuzu gidecek mi, “hodri meydan” mı diyecek, yoksa hepimizin başını döndürecek bir yeni “oyun mu”oynanıyor, emin değilim...
-Azzz sonra sayın seyirciler!..
İtirafa bakınız!..
Yer, İktidarın sesi A haberin stüdyosu...
Erkan Tan’ın “Arka Plan” isimli programı yayında. Konuklar, Saray’ın başdanışmanlarından, Anayasa Profesörü Burhan Kuzu ve AKP Diyarbakır milletvekili Galip Ensarioğlu... Konu tabii ki Başkanlık sistemi.. Karşıt görüş olmadığı için bol keseden konuşuluyor!..
O kadar rahat bir ortam ki, konuşmanın bir yerinde Ensarioğlu, “dost meclisinde” olmanın verdiği öz güvenden mi bilemiyorum, aynen şu cümleyi kuruyor:
-Aslında şimdiki sistem bizim daha çok işimize yarar. Yasama bizim elimizde, yürütme bizim elimizde, yargı bizim elimizde...
Yani, kaymaklı, çift katlı ekmek kadayıfı!.. Ensarioğlu bu itirafı yaparken, yanında oturan Burhan Kuzu’ya bakıyoruz, gevrek gevrek gülüyor, o kadar!.. Özgüven, iktidar gücü, “her şey elimizde” sarhoşluğu iyidir de, hiç unutulmaması gereken bir de özdeyiş var, atalarımızın “kulağımıza küpe olsun” diye söylediği: