CUMANIN HAYRINA SANSÜR!..

CUMANIN HAYRINA SANSÜR!..

Zamanın çok eskilerinden gelen söylemler ve davranışlar farklı siyasal ideolojilerin egemen olduğu dönemlerde bazen değişim geçirse de, takiye hiçbir zaman şu AKP döneminde olduğu kadar siyasete ve sosyal yaşama egemen olmadı...

Bazı olaylar, gelişmeler ve yaşananlar işine gelmesin yeter ki kimi insanların... Özellikle siyaset işin içine girince, güç ve rant egemen olunca, ani eylem ve söylem değişimleri neredeyse şart oluyor kimi çevreler için!..

Sakın yanlış anlamayınız; AKP’den vekil olunca eşini tesettüre sokan, 2016 seçimlerinde aday yapılmayınca da karısının başını açtıran İzmirli bir siyasetçiden söz etmiyoruz...

Konumuz öylesi dönekçe eylemler değil bu kez... Şaşırtıcı değişimler geçiren söylemlerden söz edeceğiz...

Yani son yıllarda herkesin dilinde neredeyse moda haline gelen çok yaygın bir söylemin adeta sesinin kısılması dikkatini çekiyor herkesin...

Kimilerine şaka gibi gelebilir ama o söylem bıçak gibi, aniden kesiliverdi... Sessiz sedasız ve de çaktırmadan neredeyse unutulmaya yüz tuttu o sözler!..

Kadını erkeği, genci yaşlısı, neredeyse her yaştan insan bir anda sanki terk etti, bağrında kutsal hava da yaratılan o çok yaygın söylemi...

Neredeyse milletin diline sakız olan o cümleden son haftalarda nedense hiç mi hiç haber yok!.. Herkesin dili ve de kalemi lal oldu sanki!..

Özetle; Uçtu, kayboldu ya da aniden emir gelmişçesine ve sanki fetva verilmişçesine tarihe karıştı sanki o sloganlaşmış dilekler!..

HAYIRSIZ POLİTİKA!..

İnanılmaz ama dinci, dindar, muhafazakar, tarikatçı, cemaatçi, şeriatçı, sağcı, milli görüşçü, velhasıl ağırlıklı olarak AKP’lilerin neredeyse moda haline getirdiği o söylem dillerden, selamlaşmalardan, karşılaşmalardan, diyalogdan ve iletişim yöntemlerinden bir anda uzaklaşıverdi!..

Farkında mısınız; referandum kararı alındığından bu yana ve de 16 Nisan tarihi belirlendiğinden itibaren, “evet” sözcüğü AKP tayfasının sloganı olunca, yalnızca “evet” demeyenlere değil, “Hayır” sözcüğüne de düşman kesildi kimi çevreler...

Yalnızca o sözcüğün referandum için şekillenen anlamına da değil bu vahim düşmanlık... İçinde “hayır” geçen her cümle dillere adeta yasaklandı, ambargo konuldu sanki...

Elden gelse “H” ile başlayıp “R” ile biten sözcükler de yasaklanacak bu memlekette!.. Velhasıl öyle bir propaganda korkusudur ki, bu gidişle “Hayır”ın hayrı da kalmayacak ülkede!..

HAYROLA KORKU?..

Bir düşmanlık, hatta bir oto sansür bile başlatıldı sanki AKP çevrelerinde ya da diğer muhafazakar destekçilerinin söylemlerinde...

Sosyal medyada neredeyse her Cuma gelenek halinde getirilen hayırlı-dualı söylemler bir anda sustu ve günlük konuşmadan da dışlanıverdi...

SMS’lerdeki “hayır” dualı muhabbetler iyice azaldı, WhatsApp hesaplarından herkese ısrarla gönderilen rengarenk mesajlar ve “hayırlı olsun” dilekleri “aman referanduma zarar gelmesin” kaygısıyla bir anda yok olmaya yüz tuttu!..

Çiçeklerle, kalplerle, güllük gülistanlık manzaralarla, cennet tasvirleriyle, hadislerle, ayetlerle, şelale görüntüleriyle ve çeşit çeşit fotoğraflarla süslenen “hayır” amaçlı söylemlerin pek itibarı kalmadı...

Rengarenk ve şekil şekil harflerle yazılan, bazen arkasına müzik de eklenen “hayırlı cumalar” mesajları yok mu, işte asıl onlardan söz ediyoruz... Onlar var ya, telefonlardan aniden kayboldu, dillerden düştü, söylemlerden uzaklaşıverdi!..

Artık kimse birbirine yüz yüze, telefonda ve de en çok da sosyal medyada “hayırlı cumalar” dilemekten bile kaçınıyor, “hayır”dan uzak duruyor, yöntem değiştirmek ya da yeni söylemler geliştirmek için çaba harcıyor...

GÜNAYDIN HALİFEM!..

Kimi çevreler, salt referandum sırasında “hayırcı” olduğu algısı yaratılmasın diye “hayırlı cumalar” bile demekten çekinirken, devletin resmi televizyonu bundan geri kalır mı?..

Neredeyse genelge yayımlayarak “hayır” kelimesinin kullanılmasını bile yasak edebilecek bir iktidarın denetimindeki televizyon takiyeye sığınır mı hiç?.. Maalesef sığınıyor işte...

İşte bu sırada en çok neye şaşırdım biliyor musunuz; hani şu Recep Tayyip Erdoğan’ın yaşamını anlatan ve “Cuma” günü vizyona girmesi beklenen “Reis” adlı filmden bir hafta önce, hem de geçen “Cuma” salt “hilafet” propagandası yapmak için TRT’de yayına sokulan bir dizi var ya, işte ona...

Hani şu padişah Abdülhamid’i, Hicaz Demiryolu projesi için emperyalizme mücadele ederken gösteren ve de bu uğurda İngiliz sefirini tokatlama sahnesi bile üretilen o dizi var ya, tam zamanında, şu referandum döneminin anlam ve önemine uygun olarak yayına sokuldu...

Ancak Abdülhamid’i kahvaltı sofrasındaki fazladan bir tabak peynire bile tepki göstererek, israfa karşı gibi gösteren dizi şaşırtıcı kostümlerine rağmen bazen çağdaş bir dil kullanan diyaloglarıyla da sırıtmaktan kurtulamıyor...

Yapımcı ve senarist, ya da TRT yöneticileri referandum pusulasında yazan bir sözcükten o kadar korkmuş olmalılar ki, Abdülhamid ve çocukları arasında olması gereken “hayırlı sabahlar” muhabbetini bile “günaydın”a çevirmişler!..

Osmanlı araştırmacılarına sormak lazım; dizinin diyaloglarında rastlanan “mama” sözcüğü bir tarafa ama “günaydın” deyimi Osmanlı’nın hangi zamanlarında saraya yerleşiverdi acaba?..

Osmanlı’nın hangi dönemlerinde şehzadeler, padişaha “günaydın babacım” diye hitap ettiler, hangi saray eşrafı İslam aleminin halifesini sabahları hayırla yad etmeden güne başladı ki?..

TRT; “Payitaht- Abdülhamid” dizisinin diyaloglarından tüm “hayır” sözcüklerini nasıl çıkartacak bilemiyoruz ama kendini hilafet propagandasına ve de referandum sansürüne teslim eden bir diziden sanata da oyunculara da izleyicilere de kesinlikle bir hayır gelmez...

O halde şu referandum piyesinde yaşanan komiklikler, takiyeler ve ikiyüzlülükler konusunda hayırlı temaşalar efendim!..


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac