CUMHURİYETLE SAVAŞMANIN YIKIMI...
Yeter ki genleri bozulmasın bürokrasinin...
Ve yeter ki kodları darmadağın olmasın rejimin...
Türkiye işte bu üç sorunun yanıtı yüzünden rejimiyle, sistemiyle ve bürokrasisiyle ne yazık ki darmadağın hale getirildi...
Bugün Türkiye'de sosyal, siyasal, ekonomik ve diplomatik açıdan hangi sorunlar yaşanıyorsa; sağlık, eğitim, güvenlik, tarım başta olmak üzere, bütün alanlarda yaşanan çıkmazlar ne kadar derinleşiyorsa, işte bunların asıl sebebi Türkiye Cumhuriyeti'nin kodlarıyla acımasızca oynanmasının sonucudur...
Türkiye Cumhuriyeti kolay kurulmadı... Bu devlet Osmanlı'da olduğu gibi, babadan oğula, aşiret silsilesi ile birbirine hegemonya devreden padişahlar ve çocuklarının sistemiyle modernleşmedi...
Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı'nın son dönemlerdeki batmış sisteminin emperyalizme teslim olmasının sonucu olarak, tam da darmadağın olmuşken, Mustafa Kemal gibi bir dehanın müdahalesiyle ayağa kalkabildi...
İşte bu ayağa kalkış süreci sadece Türkiye'nin dört bir yanını işgal ederek parçalamaya ve ülkeyi sömürge haline getirmeye çalışan emperyalizme karşı başlatılan savaşın zaferiyle oluşmadı...
Asıl savaş geri kalmışlıkla, cehaletle yapıldı ki, "demir ağlarla ördük anayurdu dört baştan" saptaması da, cumhuriyetin ilk 10 yılındaki başarısının bayrağı oldu...
Atatürk'le çatışanlar kaybeder...
Atatürk ve silah arkadaşları cumhuriyeti kurar kurmaz sadece cehaletle, bağnazlıkla, iç düşmanlarla mücadele etmediler, aynı anda bir eğitim seferberliği başlattılar, tarım ve sanayide kalkınma hamlesinin fitilini ateşlediler, fabrikalar kurdular, yollar yaptılar, okullar açtılar, hastaneler kurdular ve bu sırada cumhuriyetin kalkınma kodlarını uygarlığın yollarına döşediler...
Yani; Türkiye'nin sağlam temeller üzerinde ilerlemesi için, 90 yıl önce hiçbir ülkede olmayan bürokratik birimler kurarak, devlet sistemini sağlam ve doğru bir güzergah üzerine oturttu Atatürk ve arkadaşları...
İşte bu güzergah üzerine öyle fabrikalar, öyle tesisler, öyle bürokratik kurumlar yerleştirildi ki, Türkiye sadece kendi yaralarını sarmadı, aynı zamanda bir dönem başka ülkelere Kolera aşısı gönderebilecek bir sağlık sisteminin de alt yapısına kavuştu...
Peki; Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı sonrası yoksullukla, sefaletle, geri kalmışlıkla ve cehaletle mücadelesini ve bunun yol açtığı kalkınma hamlelerini niçin mi anımsattık?..
Türkiye'nin son yıllarda yaşadığı derin çıkmazların sebepleri açısından, bu sorunun da çok ama çok önemli yanıtları var...
Özellikle son 20 yılda, AKP'nin zerre kadar ders almadığı yanıtlardır bunlar...
Devleti çökerten hatalar...
AKP'nin iktidara gelmesiyle birlikte sadece laikliğe yönelik saldırılar cumhuriyetin temellerini sarsmadı...
Sistemin genleri, bürokrasinin kodları ve rejimin asırlık etkili planları projeleri üzerinde acımasızca oynamanın ağır sonuçlarını bir kaç örnekle anımsatmak bile, cumhuriyetin kazanımlarına yönelik saldırıların ne kadar kötü sonuçlar doğurduğunu göstermeye yetiyor;
- Hıfzıssıhha Kurumu'nun kapatılması tüm dünyanın Korona salgını ile mücadele ettiği bir dönemde, devletin ilaç geliştirmede nasıl çaresiz kaldığını gözler önüne serdi...
- Tevhid-i Tedrisat gibi çok önemli bir sistemin imam hatip furyası uğruna darmadağın edilmesi, eğitim sisteminin allak bullak olmasına yol açtı...
Bu ülkede artık lise ve üniversite sınavlarında milyonlarca öğrenci barajı bile geçemiyor ama tarikat ve cemaatler eğitim sektöründe cirit atıyor..
- Bırakın Atatürk Orman Çiftliği'ne yönelik saldırıları, Devlet Üretme Çiftlikleri'nin atıl hale getirilmesi, tarımsal sanayinin çökertilmesi, verimli arazilerin kaderine terk edilmesi ve en sıradan gıda maddesinde bile yabancıya mahkûm kalınması da, cumhuriyetin o köklü tarım politikasından uzaklaşılmasının sonucudur...
- Türkiye'yi kasıp kavuran son yangın felaketinde çaresiz kalınmasının bir gerekçesi de, Atatürk'ün mirası Türk Hava Kurumu'nun darmadağın edilmesidir...
- Tüm bunların yanı sıra devletin 5 yıllık-10 yıllık kalkınma planlarını hazırlayan Devlet Planlama Teşkilatı gibi bir kurumun ortadan kaldırılması da, Türkiye Cumhuriyeti'nin çatısının çökmesine, devletin rotasını, ön görüsünü kaybetmesine yol açtı...
Velhasıl; AKP'nin hataları yüzünden devlet artık beceriksiz, etkisiz, çaresiz değil, aynı zamanda pusulasını kaybetmiş şekilde, plansız bir gidişatın çıkmazında savrulup gidiyor...
Evet; yukarıda sıralanan örnekler bile, cumhuriyete, Atatürk'e, laik sisteme savaş açmanın ağır sonuçlarını göstermektedir...
O halde şu saptama da kaçınılmazdır;
Dünyanın hiçbir ülkesinde, müthiş bir Kurtuluş Savaşı mücadelesi ile kurulmuş bir devletin sistemi, siyasi bağnazlık, rövanş hırsı "gaflet, dalalet ve hatta hıyanet" yüzünden hiç bu kadar tahrip edilmemiş, hiç bu kadar tüketilmemiş ve ağır darbeler almamıştır...
Peki; cumhuriyete savaş açanlar kazandıklarını mı düşünüyorlar?.. Hiç sanmıyorum...
Çünkü AKP'nin; cumhuriyetin yaşamsal öneme sahip köklü kurumlarını kapatmasından sonra yaşanan sosyal, siyasal, ekonomik yıkımlar ve doğal felaketlere karşı çaresizlikler, "kim kazandı-kim kaybetti" sorularının çok net yanıtlarıdır...
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac