DERVİŞOĞLU: BEN AMİRAL GEMİSİYİM VE İKTİDARA TALİBİM
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, yeni kurulan partilere ilişkin “Bizden çıkıp başka parti kurmuşlar. Diyorum ki; ben amiral gemisiyim ve iktidara talibim. Benim bu yolda kimseyle yapacak pazarlığım yoktur. Bu ülkenin ve milletin pazarlık yapılacak bir değerinin de olduğuna inanmıyorum. Ben kendi doğrularımı ortaya koyuyorum ve Türkiye’yi yönetmeye talip olduğumuzu ifade ediyorum" dedi.
İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Nevşin Mengü’nün YouTube programına katılarak gündeme dair gelişmeleri değerlendirdi ve soruları yanıtladı. Dervişoğlu, Abdullah Öcalan'a af konusuna ilişkin "Ben burada altını çizerek söylüyorum. Yani size de manşet olsun. Her kim ki Abdullah Öcalan’a nefes vermeye kalkışır, bu büyük millet onu nefessiz bırakır" derken, İYİ Parti'den ayrılanların yeni partiler kurmasına ilişkin "Bizden çıkıp başka parti kurmuşlar. Diyorum ki; ben amiral gemisiyim ve iktidara talibim. Benim bu yolda kimseyle yapacak pazarlığım yoktur. Bu ülkenin ve milletin pazarlık yapılacak bir değerinin de olduğuna inanmıyorum. Ben kendi doğrularımı ortaya koyuyorum ve Türkiye’yi yönetmeye talip olduğumuzu ifade ediyorum" ifadelerini kullandı.
"Ben vatandaşın derdiyle meşgulüm"
Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı, Ekrem İmamoğlu’nun da başbakanlığa evrilecek başkan yardımcısı olması yönündeki senaryonun İYİ Parti’de konuşulup konuşulmadığı sorusu üzerine Dervişoğlu, “Hayır biz öyle bir şeyi gündemimize bile alıp değerlendirmedik. Ben dediğim gibi vatandaşın dertleriyle meşgulüm. Şu andaki ekonomik sıkıntı kaynamayan tencere, emeklinin, dulun yetimin hali, geleceğinden umudu kesmiş gençlerin vize kuyruklarında çile doldurmaları, toprağa düşürülen terin karşılığını alamayan ve ürününü tarlada bırakan çiftçinin durumu konuşulması gereken çok sorunu var bu ülkenin. Üretim kapasitesini doğru bir biçimde kullanamıyor. Ekonomik süreçte karar alabilme kabiliyeti olan kurumlar devre dışı. Yani Türkiye bu şartlarda açlık sınırını ve yoksulluk sınırını devlet tarafından belirleyemeyen bir ülke konumunda. Ve Türkiye’nin gündemine işte aralık ayının başında asgari ücret gelecek. Bütün bunlarla ilgili yapılması gereken işler ve atılması icap eden doğru adımlar varken; Türkiye yapay tartışmalarla meşgul oluyor" dedi.
"Her kim ki Abdullah Öcalan’a nefes vermeye kalkışır bu büyük millet onu nefessiz bırakır"
"Bir de ortada Öcalan çıkacak mı çıkmayacak mı tartışması var ne diyorsunuz" sorusuna Dervişoğlu, "O bambaşka bir tartışma. Ben burada altını çizerek söylüyorum. Yani size de manşet olsun. Her kim ki Abdullah Öcalan’a nefes vermeye kalkışır, bu büyük millet onu nefessiz bırakır" şeklinde cevap verdi. “Devlet bey gerçekten bir devlet aklını temsil ediyor” sorusuna dair de Dervişoğlu, Yani bu da bir yapay tartışma konusudur. Devlet aklını yitirmiş de haricen birileri devlet adına akıl satıyorsa bunu da üzerinde düşünülmesi icap eden bir durumdur" dedi.
''Taş yerinde ağırdır diyorum''
İYİ Parti’den istifa ettikten sonra bir süre bağımsız kalan İzmir Milletvekili Ümit Özlale’nin CHP’ye katılması sorulan Dervişoğlu, "Ben partimizden ayrılan hiçbir arkadaşımızın arkasından olumsuz bir şey söylemedim. Ümit Bey’le de alakalı olarak kamuoyuna olumsuz bir şey söylemedim. Ama Sayın Özlale’nin, İYİ Parti’de görev yapmaya başladığı ana kadar akademik bir kariyeri vardı. Türkiye’de kimse kendisini tanımıyordu. Türk siyasetinde bugün tanınan bir figür haline gelmişse, bunu İYİ Parti’ye borçludur. Dolayısıyla benim bu konuda bir şey söylememi icap ettirecek bir şey yok. Söylemesi icap eden kendisidir" ifadesini kullandı.
Akademisyen kökenli Bahadır Erdem’in de benzer bir şekilde CHP’ye geçtiğinin hatırlatılması üzerine Dervişoğlu, "Bunlar partimizin kurucusu değil. Partideki faaliyetlerinden önce ya da bu parti onlara bir sıfat vermeden önce bu kadar popüleriteleri yoktu" dedi.
“İYİ Parti’nin zayıflaması en çok CHP’ye zarar verir”
"Bazı isimler İYİ Parti’yi basamak olarak mı kullandı" sorusuna yanıt veren Dervişoğlu, "Böyle söylemiyorum ama bununla iftihar da edebilirim. Eskiden bir Boluspor vardı. Büyük takımlara oyuncu yetiştirirdi. Boluspor’dan gidip büyük takımlarda oynayan çok fazla yıldız da kalmamıştı. Dolayısıyla taş yerinde ağırdır diyorum. CHP eğer İYİ Parti’den yapmış olduğu vekil transferleri ile iktidar olmayı düşünüyor ise İYİ Parti’den CHP’ye katılmış bağımsız milletvekilleri -bir kısmı istifa etmeden de- oraya gitti. Böyle bir çalışmanın CHP’nin içinde yaşandığını görüyorum. Milletvekillerimizle partimizden ayrılmadan önce görüşüp… Bu onların eski alışkanlıkları olabilir. Bunlarla ilgili de bir şey söylemek istemiyorum ama İYİ Parti’den alınış ya da istifa etmiş, bağımsız milletvekillerini CHP’ye alarak iktidar olabileceklerini düşünüyorlarsa bu yolda kendilerine başarılar diliyorum."
"'İYİ Parti zayıflarsa bizim masaya oturmak zorunda kalır' diye mi düşüyorlar?” sorusu üzerine Dervişoğlu, "İYİ Parti’nin zayıflaması en çok CHP’ye zarar verir. Kendisini ana muhalefet sanıyor ya ondan. Ama bugünkü söylemlerini ve siyasi duruşlarını nazarı itibara alarak açık ve net olarak söyleyebilirim ki; ana muhalefet partisi olmanın sorumluluklarından bihaber davranıyorlar. Türkiye’nin temel meseleleriyle ilgili ana muhalefeti yapan, CHP’nin yarattığı boşluk yüzünden İYİ Parti’dir. Gerçek muhalefet İYİ Parti’dir. Yumuşama ve normalleşmenin büyüsüne kapılıp, kürsülerde başka konuşup aşağılarda başka pazarlıkların aleti olmak gibi bir siyasi meşrebimiz yok bizim” yanıtını verdi.
Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı, Özgür Özel’in ise Başbakan olacağı şekilde denklemlerin de konuşulduğuna işaret eden Dervişoğlu, "Bizim açımızdan buna vesile olmak bile zuldür. Ben kendimi açık olarak ifade ediyorum; bu millet bana güvensin diyorum. Ben kürsülerde başka, kapalı kapılar arkasında başka, resepsiyonlarda başka türlü konuşanlardan değilim" diye ekledi.
‘’DEM’i tamamen anayasal düzenin dışında tarif edebilme şansınız yok’’
Yeni anayasa sürenin olgunlaşması durumunda DEM Parti ile aynı masada olma ihtimalleri sorulan Dervişoğlu, "DEM’e, Türkiye’de kurumsal kimliği itibari ile Anayasa’nın kendilerine verdiği haktan yararlanarak kurulmuş bir meşru parti gözüyle bakarım. Daha önce de sorulduğunda böyle cevap verdim. Çünkü TBMM’yi yöneten Meclis Başkanvekilleri var. TBMM’nin onlara tahsis ettiği resmi araçlar var. Dolayısıyla DEM’i tamamen anayasal düzenin dışında tarif edebilme şansınız yok. DEM’e Hazine’den tahsis edilmiş bir de ödenek var. Hem bunları yapıp hem de ‘öyledir, böyledir’ diyebilme şansınız yok. Ama görülen ve anlaşılan odur ki; bir takım terörist unsurlarla diyalogları var. Silahlı terör örgütleri ile rabıtalarını koparmaya muvaffak olamıyorlar. Bu çerçevede de Türkiyelilik istiyorlar ama Türkiye partisi olayı temin edemiyorlar. Biz şimdi nasıl bütçe konulurken DEM’le aynı komisyonda görev yapıyorsak, yarın bir anayasa komisyonu da kurulduğunda orada da görev yaparız. TBMM’de kanun çıkarılırken de DEM Parti’nin grup yöneticileriyle de gerekli istişarelerde herkes bulunuyor. Öncelikle o Meclis’i çalıştırmakla mükellef iktidar partisi. Aslında iktidar partisi yok da Meclis’in birinci partisi diyeyim. Anayasa öyle bir şey yaptı ki, Meclis’te iktidar yok" dedi.
"DEM ve AK Parti’yi birbirinin ikizi gibi görüyorum"
Kayyum tartışmalarına değinen Dervişoğlu, şöyle konuştu:
"Mevcut kanunlarımız herhangi idari bir uygulama yapılmaksızın, idari atama yapılmaksızın; belediye meclisinin içinde belediye başkanını seçmeye elverişli. Mahkeme kararı olmadan o kabil işlemlerin yapılmasının DEM’in ekmeğine yağ sürdüğünü söyleyebilirim. Hatta bu uzun vadede başka sorunları da beraberinde getirecektir. Başka bir sosyolojik duyguyu beraberinde getirecek diye endişe ediyorum... Herkes şunu söylüyor ‘Bu başkanlar böyle ise neden belediye başkan adayı gösterildi?’ Bir kişinin hakkında soruşturma söz konusu olursa ve adaylığını soruşturmaya bağlı olarak engellemeye kalkarsanız, bu başka sorunları da beraberinde getirir. Çünkü Türkiye’yi adaletine inanmadığımız bir bakış açısı yönetiyor. O zaman Nevşin Mengü hakkında herhangi bir soruşturma olmasa bile birileri bir soruşturma başlatarak bunu gerçekleştirebilir. Böyle bir talepte bulunmak bu hükümetin istibdat arzusuna güç vermek anlamına gelir. Ama sürekli aynı bölgede, özellikle aynı vilayette, mesela Mardin’de; Ahmet Türk aday oluyor ve terörle bağlantısı yüzünden görevden alınıyor, ondan sonra Türk’ün yerine Mardin Valisi atanıyor, aradan geçen 4 sene sonra Türk yeniden aday, sonra başkan seçiliyor, yine alınıyor ve yine vali atanıyor. Mardin gibi bir yerde bu 3 kez yaşanıyor. Dolayısıyla böyle şeylerin yaşanması birileri tarafından arzulanıyor da olabilir. Onun için bu konuda DEM ve AK Parti’yi birbirinin ikizi gibi görüyorum" dedi.
"Ben amiral gemisiyim ve iktidara talibim"
Yeni sağ partilere bakış açısı sorulan Dervişoğlu, "Bizden çıkıp başka parti kurmuşlar. Diyorum ki; ben amiral gemisiyim ve iktidara talibim. Benim bu yolda kimseyle yapacak pazarlığım yoktur. Bu ülkenin ve milletin pazarlık yapılacak bir değerinin de olduğuna inanmıyorum. Ben kendi doğrularımı ortaya koyuyorum ve Türkiye’yi yönetmeye talip olduğumuzu ifade ediyorum. Türk milliyetçiliğinin, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş felsefesi olduğuna inanıyorum. Bir pazarlık argümanı olduğuna inanmıyorum. Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran iradenin de bu ülkeyi yönetme arzusunu taşıyorum. Şu tarafta şu kadar oyu biriktirirsem, şu tarafta şu pazarlığa dahil olalım türünden bir bakış açım ve beklentim yok. Türkiye’de milliyetçilik hiçbir zaman ivme kaybetmedi. Bu ülkede Cumhuriyet deyince, milliyetçilik deyince, Atatürk deyince bu ülkenin yüzde 75’idir. Ancak Türk siyaseti öyle bir tanzim edilmiştir ki; dindarlığı bir partiye, cumhuriyetçiliği bir diğer partiye, milliyetçiliği diğer partiye vererek hegemonik bir alan oluşturulmuş. Bazı siyasi partiler de mal bulmuş mağribi gibi bu görüşlerini insarlarına aldıklarına inanmışlar. Oysa Türklük, Türk milliyetçiliği, Atatürkçülük bu millet var eden değerlerdir. Milliyetçilik, evet büyüyor. Milliyetçilik büyürken Atatürk’e, O’nun ilkelerine, bu milleti bir tutma arzusuna hepimizin destek vermesi lazım. Bu düşünceden hareketle de Cumhuriyet’i kuran iradenin onu yönetmeye talip olması gerekir. İYİ Parti’nin yaptığı bu. ‘Milliyetçilik kendi içinde bölünüyor. Bu kadarını şu alsın bir diğerini de bu alsın’ diye yaklaşmak Cumhuriyet’in kuruluş felsefesini marjinalleştirir” dedi.
"Asıl altı ok İYİ Parti mi diyorsunuz" sorusu üzerine Dervişoğlu, "CHP’nin mevcut yönetimi ile bizim milliyetçiliğimiz aynı kantarda tartılmaz" yanıtını verdi.