DEVEKUŞU MEDYANIN DAYANILMAZ REZİLLİĞİ!..
Reza Zarrab hapiste, dünya medyası çalkalanıyor, bizimkilerde “tık” yok!..
Pardon, günahlarını almayalım, AKP cenahından “iki tık” var... Önce 17/25 Aralık faciasının önde gelen isimlerinden eski bakanErdoğan Bayraktar sosyal medya hesabından seslendi; gayet net bir şekilde şöyle yazdı:
-Zarrab’ı tanımam, bahsedilen dosyada ismim yok, bahsedilen olaylarla ilgim yok. Adını 17 Aralık’tan sonra basından öğrendiğim şahsı tanıyormuşum gibi göstermek bile bana yapılan haksızlığın, zulmün ve iftiranın delilidir.
Gerçekten göz yaşartıcı bir durum... Ancak Bayraktar, bu mesajı kısa bir süre sonra sildi, iyi mi? Neden acaba? Haa, bu arada eski bakanın oğlu Oğuz Bayraktar’da 17 Aralık operasyonunda gözaltına alınmıştı...
Gelelim ikinci “tık’a...” AKP Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar isimli muhterem de televizyon ekranından ses verdi; gayet kibarca düşüncesini açıkladı:
-Eğer suç işlemişse Allah belasını versin, bana ne Reza Zarrab’dan. Beni ne ilgilendirir ya!..
Tayyar, Zarrab’ı “partisiyle uzaktan yakından alakası olmayan bir şahıs” olarak tanımlayarak, boğazına kadar rüşvete boğuldukları bilinen bakanların, oğullarının AKP’li falan değil, “Kilis Züccaciyeciler Birliği Yönetim Kurulu üyeleri” olduğunu söylüyor olabilir mi?.. Partisiyle hiç bir alakası olmayan bu şahsın, Türgev Vakfına şööle dolgun bir bağış yaptıktan sonra, Emine Hanım’ın elinden plaket aldığını, Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ve Bakan Nihat Zeybekçi tarafından, hem de hapisten çıktıktan sonra “yılın işadamı”ödülünü takdim edildiğini, Cumhurbaşkanı’nın bu arkadaş hakkında, “hayırsever bir işadamı” dediğini bilmiyor olabilir mi?.. Kendisi o sıralar Halep milletvekili miydi acaba?.
-Ya da şöyle soralım; bizim alnımızda “salak mı” yazıyor acaba?!..
“Paralelci savcı” kepazeliği!..
Sırada bir “tık” bile çıkarmayan güzide medyamız var...
İktidarı “her ahval ve şeraitte dahi” cansiperane savunan, bu nedenle rezil olmayı bile göze alan “gazetelerin” hiçbiri, dünya basınında olay olan Reza Zarrab’ın tutuklanması haberini birinci sayfasından görmedi! 15 gazetenin 14’ü iç sayfalarında, anlamak için yanında “adam gibi gazetelerden” birinin de bulunması “farz olan” haberlerle geçiştirdiler Zarrab’ın tutuklanmasını.
Star Medya Grubu’na bağlı Akşam gazetesi haberi hiç görmedi. Ama Zarrab’ın adını hiç geçirmeden Halkbank’ın “soruşturmayla bağlantımız yok” açıklamasını haber yaparak, dünya basın tarihine geçti!..
Hani sahibi, telefonda “Beyefendi’den” yediği fırça sonucu hüngür hüngür ağlayan patronun iki gazetesi var ya; onlar da haberi iç sayfalarında verme cesaretini gösterdiler, tıpkı Habertürk gazetesi gibi... Tebrike şayan tabii!..
Gelelim, yandaş medyanın “Amiral gemisi” sıfatına haiz muhterem Sabah gazetesine... Özel ilgiyi hak ediyor, çünkü gazetecilikte“çığır açan” bir çok palavra haber ve fotoğrafın altında imzası var...
İşte bu gazetenin internet sayfasında dün, Zarrab’ı tutuklayan New York Başsavcısı Preet Bharara’nın Cemaatle içli dışlı olduğuna dair bir haber yayınlandı. Kapı gibi de bir delil vardı; Başsavcı’nın Cemaatin “Kimse Yok mu Derneği’nden” ödül alırken çekilmiş fotoğrafı! “Valla bravo, iyi yakalamışlar” filan diyecektik ki, yalancının mumu sönüverdi; Bharara’nın “Yılın Suçla Mücadele Eden İsmi” ödülüne, hem de gayet ilkel şekilde fotoşop yapıldığı, Cemaatçi derneğin logosunun monte edildiği ortaya çıktı. Başta Sabah, AKP yandaşı gazeteler bugüne dek yaptıklarının üstüne “tüy dikmişlerdi” anlayacağınız!..
New York Başsavcısının cemaatle gerçekten bir “ilişkisi” olmuştu aslında; Cemaatin finansörlerinden, ABD’de “marketler kralı” olarak bilinen Adem arıcı ve ortakları hakkında vergi dairesi IRS’ten 56 milyon dolar gelir kaçırdıkları için 27 yıl hapis istemiyle dava açmıştı...
-Ama bu türden “gerçek haberler” yanaşmaları kesmiyordu tabii!!!
Bir kereden bi şey olmaz!..
“AKP aşığı” rektör yardımcısının “cehalet güzellemesi” nin yankıları sürerken, Aile ve Sosyal Politikalar bakanı Sema Ramazanoğlusahneyi aldı ve vicdanları kanatan açıklamasıyla gündeme oturuverdi:
-Bir kere oldu diye, hizmetleriyle her zaman gurur duyduğumuz bir kurum karalanamaz!..
Neydi peki “bir kere” olan?.. Küçücük çocuklara tecavüz!.. Kurum hangisiydi? Ensar Vakfı!. Bakan Hanım, “Biz Ensar vakfını tanıyoruz, hizmetlerini de takdir ediyoruz” diyerek arka çıkıyordu pek sevdiği kuruma... Önce soralım, bir kurumun suçlanması için kaç küçük erkek çocuğunun tecavüze uğraması gerekiyor?. İki, üç, beş, on... Kaç tane?. Ve bunu bir kadın bakan söylüyor, inanabiliyor musunuz?.
Üstelik doğruyu da söylemiyor; 2008’de vakfın Çorum Şube Başkanı, Din ve ahlak Bilgisi Öğretmeni Zekai İşler iki kız öğrenciye tecavüz suçlamasıyla mahkum olmuş, iki yıl sonra da bir başka kadının “bana da 13 yaşımdayken tecavüz etti” şikayetiyle 4 yıl 8 ay daha hapse mahkum olmuştu!.. Rize’de Mehmet Nuri Gezmiş’de iki erkek çocuğa cinsel istismarda bulunduğu suçlamasıyla Ocak ayında tutuklandı. O da Rize Şube Başkanlığı yapmıştı!..
Şimdi ise yine Karaman’da 10 erkek öğrenciye Vakfın öğretmenlerinden birinin tecavüz ettiği saptandı. Üstelik tecavüzlerin 8’inin Karaman Anadolu İmam Hatip Lisesi Mezunları ve Mensupları Derneği’ne, ikisinin ise Ensar Vakfı’na ait evlerde gerçekleştiği iddianamede yer aldı.