ANALİZ
Devlet normalde tıkır tıkır işliyor ama farkında değiller
Art arda kararlar alıyorlar, bunlar elbette çok gerekli ama çoğu ya gecikmiş ya da tadilata muhtaç halde.
Çünkü akla geldikçe alelacele kararlar alınıyor, az sonra eksiklikler ya da aksayan yanlar görülüyor, mecburen düzeltmeler yapılıyor.
Niye böyle oluyor?
Çünkü iktidar, devleti iyi yönetemiyor.
Elindeki kadroların bilgisi ve becerisi düşük.
Bir anlamda çapları yetmiyor buna.
Üstelik bir de “tek adam” dönemi yaşıyoruz.
Zaten çapları yetersiz olan çevre, sadece Erdoğan’dan emir almaya alışık olduğu ve her kararın onayını ondan beklediği için yapmaları gereken işleri de yapamıyorlar.
Erdoğan’ın ise bütün işlere yetişmesi mümkün değil.
Ayrıca zaten o da her konuda bilgili değil, olamaz da.
Bugün sizlere imza tarihi, geçen yılın nisan ayına ait bir genelgeyi sunmak istiyorum.
Bu genelge, tam tamına bir yıl önce, 12 Nisan 2019’da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan imzasını taşıyor.
Genelgede konu başlığı olarak ‘Küresel Grip Salgını-Pandemi’ yazıyor.
Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarısı üzerine “2020’de bir grip salgını olabileceği” düşünülerek önlem alınmasını istemiş Erdoğan.
Tabii bu kendi aklına gelen bir şey değil.
Ama devletin ilgili birimleri zamanında harekete geçmiş.
Böyle bir hazırlık yapılması konusu, Cumhurbaşkanlığı makamına sunulmuş, konu Erdoğan’ın önüne gelmiş. O da doğal olarak genelgenin altına imza atarak bir salgına karşı ilgili bütün birimlerin önlem almaları talimatını vermiş.
İlgili birimler, başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere, İçişleri Bakanlığı, valilikler, kamu kuruluşları sayılıyor.
Ardından yine devletin çarkları çalışmış ve pandemi ile ilgili hazırlıklar yapılmış.
Böyle bir durum karşısında neler yapılması gerektiği alt alta yazılmış.
Buraya kadar her şey çok güzel, çok yararlı ve değerli.
Ama bütün bu hazırlıklar, pandeminin gerçekleşmesi ile yerle bir olmuş.
Devlet çarkları çalışmış, hatta bir genelgeyi taaaa cumhurbaşkanının önüne kadar çıkarmış ama iş icraata gelince yönetim katları uykuda kalmış.
Korona olayı 27 Aralık tarihinde dünya gündemine düştü.
Ocak ayı sadece Çin ile sınırlı kalan bir salgın olarak düşünüldü.
Şubattan itibaren dünyayı tehdit etmeye başladı.
İşte bu aşamada pandemi genelgesinin yürürlüğe sokulması gerekiyordu.
Ancak belli ki, devletin yönetim katlarından hiçbiri harekete geçmemiş.
Alt düzeydekiler ise “Tek adam rejimindeyiz, bize emredileni yaparız, oradan bir talimat gelene kadar suskun kalalım” anlayışı içinde ya hiç seslerini çıkarmamış ya da ses çıkaranların sesi yönetim katlarından duyulmamış olmalı.
Şimdi yumurta kapıya dayandı. Panik halinde önlem almaya çalışıyorlar.
Oysa “Dünyada ilk davranan ülke biz olduk. Bizim olanaklarımız ve hazırlıklarımız, Avrupa ülkelerinin iki misli önünde” gibi akla ziyan açıklamalar yapmak yerine, bu devletin bir yıl önce uyanıp düzenlediği genelgeler devreye sokulabilse durum belki bir parça daha iyi olacaktı.
Sözüm şu yani: Eski Türkiye’yi beğenmeyen bu devlet, aslında gerçekten herkese parmak ısırtacak biçimde çarklarını döndürüyor. Ne zaman ki bu çarklara devleti yönetmek üzere seçilenler müdahil olmaya başlıyor, işte işler o zaman aksıyor.
YENİ ÖĞRENDİM
4 ülke, koronaya karşı tedavi bulmuş olabilir
Tüm dünya, bir yandan koronaya karşı çok ciddi önlemler alırken, bir yandan da bu musibeti tamamen ortadan kaldıracak tedavi yöntemleri arıyor.
Bu konuda hayli ilerleme sağlandığı da biliniyor.
Ancak söz konusu olan tıp olunca, dünden bugüne bulunan her ilaç hemen kullanılamıyor.
Dün ciddi araştırmaları ve ayrıntılı raporlarıyla tanınan Polimetre’nin yöneticisi Günal Ölçer’le konuştum; “Henüz incelemelerimizi ve raporlarımızı bitiremedik ama umut verici çok güzel bir haberi paylaşmak isterim” dedi.
Merakla ne olduğunu sorunca, “Görünen o ki 4 ülke, bu virüse karşı çare bulmuş olabilir” dedi.
Ölçer, bu kanıya yaptıkları ölçümlerle ulaştığını söyledi.
Bu ülkeler şunlar; İsviçre, İspanya, İtalya ve Fransa.
Ölçer, Norveç, Danimarka ve Hollanda’nın da çareyi bulmuş gibi göründüğünü belirtti.
Peki neyi ölçmüş Polimetre?
Dünya Sağlık Örgütü, her gün ülkelere göre ölüm raporları yayımlıyor.
Bu raporlar analiz edildiğinde, ilk yazdığım 4 ülkedeki “ölüm artış hızının ivmesi” düşme göstermeye başlamış.
Günal Ölçer, “Bu heyecanlandırıcı bir gelişme. Ancak analizlerimizin raporunu yeni yazıyoruz, birkaç gün içinde kesin bilgiyi medya ile de paylaşacağız” dedi.
ŞAŞIRDIM
ATM’lerden “gıcır gıcır” paralar çıkıyor
İyi ekonomistler, yaşadığımız ağır kriz sırasında devletin “para basmasının” gerekli olduğunu anlattılar geçen hafta biliyorsunuz.
Para basmak aslında iyi bir şey değil.
Ancak kriz anlarında bu yönteme başvurulabilir.
Burada dikkat edilmesi gereken en önemli husus basılan parayı iyi yönetmek ve zamanı geldiğinde piyasadan çekebilmektir.
Bu açıdan bakınca; niteliği çok güçlü olmayan ekonomi yönetiminin, para bastıktan sonra bunu yönetmesinin zor olduğunu düşünüyorum.
Yanılmayı dilerim tabii, çünkü sonuç hepimizi çok ilgilendiriyor.
Gerçi bunca değerli uzmanın sözlerine rağmen iktidarın ekonomi yönetiminden, para basma ile ilgili hiçbir tepki gelmedi.
Ancak son günlerde ATM’lerden çektiğim bütün paraların “gıcır gıcır” olması çok dikkatimi çekti.
Sonra sordum farklı makinelerden para çeken birçok kişi de aynı şeyi söyledi.
Demek ki para basılıyor.
Tabii piyasadaki çok kullanılmış ve yıpranmış paralar çekilip yerine yenisi basılıyor olabilir o da var.
Bir iki güne kokusu çıkar.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Bunca dev hastane varken neden yine inşaat yapılıyor?
Atatürk Havalimanı’nın sahra hastanesi gibi kullanılmasını önereli 24 gün geçmiş.
Sonunda Erdoğan da bunun akıllı bir öneri olduğunu görmüş olmalı ki, “Yeşilköy Havaalanı ile Sancaktepe’deki havaalanını hastane yapıyoruz” dedi.
Ama anlamadığım şu. Her iki hastane için 45 gün süre verdi.
Üstelik her iki yerde de jet hızıyla inşaatlar başladı.
Sancaktepe’yi bilmiyorum ama Atatürk Havalimanı’nda ne inşaatı yapılacak?
Ve niye yapılacak?
Duyduğuma göre, buranın ihalesi sarayı da yapan Rönesans’a verilmiş.
Ama bunlardan daha önemlisi, zamanında buralar kullanılsa şimdi gerçekten çok büyük “korona ile mücadele merkezlerimiz” olacaktı.
Bunun olması için şimdi 45 gün daha geçmesi gerek.
Peki ama şu son 10 gün içinde Erdoğan, biri Başakşehir’de, biri Ümraniye’de iki dev hastane açtı.
Bu hastaneler neden korona merkezi yapılmadı?
İçine başka hasta hiç girmemiş, her şeyi yeni ve modern, tüm tıbbi cihazları paketinden henüz çıkmış bu hastaneleri neden sırf koronaya tahsis etmezler çok merak ediyorum?
https://twitter.com/can_atakli_