Gündem

DAPİP: SAHTE ALKOLDEN ÖLÜMLER POLİTİK KARARLAR YÜZÜNDEN

Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu: ''İnsanlar ideolojik sebeplerle sürdürülen bir politikanın sonucunda hayatlarını kaybediyorlar''

İstanbul’da sahte içki kullanımı nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 22’ye yükselirken, Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu’ndan Çağın Eroğlu, insanların ideolojik sebeplerle sürdürülen bir politikanın sonucunda hayatlarını kaybettiklerini söyledi. Eroğlu, “Meselenin tamamıyla politik bir karardan, ideolojik bir pozisyondan kaynaklandığını ve bu ideolojik pozisyonun da basit bir karar ve kanun değişikliğiyle tersine çevrilebileceğini biliyoruz” dedi. Alkollü içki fiyatlarının ÖTV nedeniyle yılda iki kez arttığına dikkat çeken Eroğlu, “Bu fiyat artışı insanların tüketim pratiklerini etkilemiyor ama eğer insanlar hâlâ o tüketim davranışlarını devam ettirmek istiyorlarsa yasa dışı alternatiflere yöneliyor. İnsanları oraya iten politik ve ekonomik bir neden var” diye konuştu.

İstanbul’da önceki gün sahte içkiden ölenlerin sayısı 22’ye yükseldi. Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 2020 yılından bu yılın ekim ayına kadar sahte içki kullanımı nedeniyle rahatsızlanan 972 kişi hastanelerde tedavi altına alındı.

Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu, pandemi sürecinde alkol tüketim yasaklarını ve gelen fahiş vergilere karşılık bir kamuoyu oluşturmak için kuruldu. Platform, yıllar içerisinde alkoldeki vergi artış oranlarına dikkat çekerek ve farkındalık yaratarak politika yapım sürecini etkilemeyi hedefliyor.

Devletin Alkol Politikalarını İzleme Platformu, ele geçirilen kaçak ve sahte içki miktarını, ölen insan sayısını ve kaç operasyon yapıldığına ilişkin verileri basın taraması yoluyla elde ediyor. Platformun tespitlerine göre; 2023 yılında 707 kaçak ve sahte içki operasyonu yapıldı. Yapılan operasyonlardan 1 milyon 195 bin 493 bin litre kaçak içki ele geçirildi ve kaçak içki dolayısıyla yıl içerisinde 17 kişi hayatını kaybetti. Platform, 2024’ün Kasım ayına kadar ise 4 milyon 75 bin 468 litre kaçak ve sahte içki ele geçirildiğini aktardı.

Alkol Politikalarını izleme Palatformu’ndan Çağın Eroğlu, alkollü içkiden alınan yüksek vergi ve kaçak içki dolayısıyla hayatını kaybeden vatandaşlara ilişkin ANKA Haber Ajansı’na değerlendirmelerde bulundu.

Tüketim davranışları nedeniyle 22 kişinin hayatını kaybetmesinin çok yüksek bir sayı olduğunu söyleyen Eroğlu, insanların ideolojik sebeplerle sürdürülen bir politikanın sonucunda hayatlarını kaybettiğini söyledi. Eroğlu, “Meselenin tamamıyla politik bir karardan, ideolojik bir pozisyondan kaynaklandığının ve bu ideolojik pozisyonun da basit bir karar ve kanun değişikliğiyle tersine çevrilebilmesinin, bu sosyal sorunun önüne geçilebilecek önemli bir hareket noktası olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

"Erişim kısıtlamaları, karaborsaya yol açıyor"

Yeni yıl yaklaştıkça bu haberlerin ve operasyonların artmasının nedeninin politik bir zemini olduğunu belirten Eroğlu, alkollü içkilere her sene yılda 2 kere ÖTV zammının kanun gereği geldiğine dikkat çekti. Bu zamların ilkinin Ocak ayında gündeme geldiğini aktaran Eroğlu, 2013’ten beri her yıl yeni yıla zamlarla ‘merhaba’ denildiğini dile getirdi. Eroğlu, sahte içki ve içki tüketiminin olumsuz etkilerinin çarpıtılarak anlatılması ve bunun da zamma zemin hazırlamak için yapılıyor olmasının da unutulmaması gerektiğini, devletin zamma gelen itirazların da karşısına böyle bir argümanla çıktığını söyledi. Yapılan vergi zamlarının savunulabilecek, meşrulaştırılabilecek, politik ve bilimsel bir yönünün olmadığını belirten Eroğlu, “Sahte içki tüketimiyle bandrollü, yasal içki tüketimi arasındaki ilişkinin bulanıklaştırılması, bu zamların önünü açıyor gibi görünüyor ama biz bunun tam tersi olduğunu biliyoruz. Tam tersinden kastım da sahte içki fenomeniyle yasal bandrollü içki fenomeni, tüketim pratiği ve ekonomik olarak bambaşka. Yasal içki üzerindeki vergi yükü ve erişim kısıtlaması, doğal olarak bu karaborsayı yaratıyor. 1920’lerde Amerika’daki büyük içki yasağından beri kabul edilmiş bir tüketim politikası gerçeği, bu tarz erişim kısıtlamalarının karaborsaya yol açıyor oluşu. Biz de bu gerçeği kabul ederek, politika yapıcıları uyarmaya ve vatandaşı aradaki ilişkiyi daha açık bir şekilde görebilmeye davet ediyoruz” diye konuştu.

Sahte ve kaçak içkinin daha çok politik bir ayrım, ‘vergi verip vermemek’ olarak dikkat çektiğine değinen Çağın Eroğlu, “Sahte içki insanların ölümüne sebep oluyorken kaçak içki insanların ölümüne sebep olmayabiliyor. Yurt dışından içki getirmek de kaçak içki oluyor ama merdiven altında yapılan ürünler aynı zamanda metil alkolle üretildiği zaman, insanların can kaybı yaşamasına neden oluyor, bunun altını çizmek gerekiyor. Önemli olan şey aslında, eğer devlet tüm bunları aynı çatı altında birleştirecekse ki öyle yapıyor, polis operasyonlarında bunu görüyoruz, tüm veriler toptan değerlendirilmeli. Toplu değerlendirdiğimiz zaman, bu sene etil alkol ve kaçak içki toplamı neredeyse 4 milyon litreye ulaşmış durumda, bu çok büyük bir rakam. Geçen senenin neredeyse 3 katı. Geçen seneye göre, bu sene Türkiye’de daha fazla kaçak içki ele geçirilmiş, daha fazla yasal ve bandrollü olmayan içki ele geçirilmiş yani arz artmış, buna bağlı olarak talep de artmış. Talebin artmış olması ciddi bir belirteç burada” ifadelerini kullandı.

“Fiyat artışı, insanların tüketim pratiklerini etkilemiyor”

En son vergi zammının geçen temmuz ayında yapıldığına dikkat çeken Eroğlu, rakıdan alınan verginin yine temmuz ayı verilerine göre yüzde 220 olduğunu kaydetti. Eroğlu, şöyle devam etti:

“Ortalama satış fiyatı 850 lira olan rakının toplam vergi yükünün 542 lira olduğu hesaplanmış geçtiğimiz temmuz ayında. Oransal olarak baktığımızda, yine yüzde 220 rakamını buluyor ama burada şöyle bir fark var: Geçtiğimiz temmuz ayında örneğin 70’lik rakının ortalama satış fiyatı 850 liraysa aynı rakamdan bahsetmiyoruz, bugün daha fazla bir ekonomik maliyet söz konusu. Temmuz ayıyla bugünü kıyasladığımızda rakının fiyatı nominal olarak düşmüş olabilir ama üzerindeki vergi yükü aynı, maktu ÖTV’si aynı. Sadece diğer ekonomik sebeplerden dolayı rakının fiyatı arttığı zaman vergi oranı daha düşük bir yerde kalabiliyor, tüm satış fiyatına vurduğumuzda. Önemli olan şey, vergi yükünün çok fazla olması, maktu ÖTV’nin her yıl iki defa zamlanıyor olması ve bunun sonucunda aslında raf fiyatının doğrudan etkileniyor ve erişim gücünün, kısıtlamasının aynı şekilde artıyor olması. Böyle bir vergi yükünün olmadığı bir senaryoda, rakı fiyatının ekonomik faktörlerden dolayı arttığı bir durumda, böyle bir ilişki kurmak çok da mümkün olmayacaktı çünkü aynı şekilde kolanın, ayranın, suyun fiyatı da artacaktı, bildiğimiz gıda enflasyonu bağlamında düşündüğümüzde. Şu anki senaryoda rakının, biranın, şarabın, diğer meşrubatlardan en büyük farkı, bir ÖTV kalemi olması ve her yıl 2 kere zamlanıyor olması. Ama bu fiyat artışı insanların tüketim pratiklerini etkilemiyor ama eğer insanlar hâlâ o tüketim davranışlarını devam ettirmek istiyorlarsa yasa dışı alternatiflere yöneliyor. İnsanları oraya iten politik ve ekonomik bir neden var.”

Yeni bir imza kampanyası başlatılacak

Vergi zamlarına ilişkin kamuoyu oluşturmak için change.org’da kampanya başlattıklarını, bu zamana kadar kampanyayı 9 bin kişinin imzaladığını dile getiren Eroğlu, diğer kampanyalarla kıyasladıklarında bu sayının düşük ancak ciddi bir vatandaş kitlesinin de kendilerini desteklediğini gösterdiğini söyledi. Cumhurbaşkanının ÖTV zammı yapmama yetkisinin olduğunu ve bunu kullanılmasını istediklerini belirten Çağın Eroğlu, bu kararın daha önce kullanıldığını söyledi ve bu kapsamda da bir imza kampanyası başlatacaklarını da aktardı.