DİLİN BÜYÜSÜ…

DİLİN BÜYÜSÜ…

Sık sık yinelediğim için bıktığınızı biliyorum. Ama gücüne inandığım için ve etkili iletişim derslerine girdiğim için durmak yok yola devam diyerek, tecrübeyle sabit olduğunu bilerek, deneyin göreceksiniz diye iddia ederek, eskilerin “tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır” sözünü hatırlatarak, delikten ötesi de var, dahası da var diyorum.

Eldeki dildeki hiddete, şiddete, içeride ve dışarıda yerle bir edilen değerlere ve fay hatlarına bakınca! Ellerindeki aparatları, dillerindeki argümanları, zihinlerindeki senaryoları kırıp dökmek pahasına hayata geçirenlerin çokluğunu, makamların verdiği gücü yerli yerinde kullananların azlığını görünce! Özellikle politik aktörlerin yakıp yıktığı kalpleri, acıttığı yürekleri, neden olduğu gözyaşlarını hesaba katarsak, hesabın içinden çıkamayız ama!

Şimdi başa sarma zamanı…

Maşallah “gönül belediyeciliği” dolu dizgin hayata geçiyor! Yalova Çınarcık Belediyesi kadın büro memurlarını temizlik işlerinde görevlendirirken, Balıkesir Belediyesi’nde 400 işçi telefon mesajıyla işten atılıyor! Gani gönül belediyiciliği bu olsa gerek! Adı geçen belediyeleri yönetenler iki güzel sözle gönül alamazlar mıydı?

Mutfaktaki yangın söndürülemezken, gıda fiyatları tarihinin en hızlı artışını yaşıyorken, TBMM için yeni araçlar kiralamanın gerekliliği(!) kürsülerde “Milli sanayi, milli tarım, milli bankacılık” üstüne laf edenlerce anlaşılabilir bir dille açıklanamaz mıydı?

Seçim sonuçları ve YSK kararlarının kabak tadı verdiği malumken! Tüm ekranlara aynı anda ve aynı zamanda çıkıp, sazı eline alanların; “Bu seçimlerde hiçbir şey olmadıysa kesin bir şey oldu” sözü, tutmayan bavul senaryosu, “elde belge yok şüphe var!”  açıklaması kargaları bile güldürürken daha net bir şekilde ortaya konulamaz  mıydı? Ha bu arada hala bunlara inanacak saflıkta birileri kaldı mı? Bilemiyorum. Ama tatlı dilin çok etkili olacağını biliyorum! (İstanbul bizim için bal değerindedir gibi!)

Gelelim CHP Antalya Milletvekili Çetin Osman Budak’ın ağız uçuklatan açıklamalarına! Duyardık, işitirdik ama bu kadarına pes doğrusu dedirten meclis tutanaklarına göre; İktidar bloku kamuoyu vicdanını yaralayan her konunun üstünü örtmeyi, verilen tüm önergeleri reddetmeyi alışkanlık haline getirmiş.

Son 5 yılda TBMM’de reddedilen Meclis araştırması önergelerinden bazıları şöyle;

Soma’da 301 işçinin hayatını kaybettiği maden kazasından sonra “maden kazaları araştırılsın, kalıcı çözümler bulunsun, denetimler artırılsın” önergesi rededilmiş.

Çocuk istismarlarının önlenmesi önergesi reddedilmiş.

Atatürk Havalimanı saldırısından sonra “güvenlik zaafının olup olmadığı araştırılsın” önergesi reddedilmiş.

Manisa’da askerlerin yemeklerden zehirlenmesi üzerine “yemek ihalelerinin teknik ve hijyen şartlarının araştırılması” için verilen önerge reddedilmiş.

“Uyuşturucu ve bireysel silahlanmanın boyutlarının araştırılması” için verilen önerge reddedilmiş.

24 kişinin hayatını kaybettiği Çorlu’daki tren kazasının araştırılması için verilen önerge  AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiş.

Ve son olarak CHP Genel Başkanına yönelik linç girişimi üzerine verilen önerge iktidar blokunca reddedilmiş.

Kural tanımayanlara, yasak takmayanlara, pek çok yayın organında gazete ve televizyonlarda çıkan yanlı ve yanlış yorumları görmezden gelenlere CB’nın veciz deyimiyle yanıt vermek gerekirse; “Şimdiye kadar sustum ama artık yetti” kabilinden parantez açmanın tam yeridir. Bu kadar söz ve açıklama bir hafta başı yazısı için yeterlidir. Nokta.

Gündem değiştirme, yaşamsal sorunlardan halkı uzaklaştırma, önemli konuları askıya alma gibi konularda yönetimin eline su dökebilecek başka biri var mı sanmam! Hele de her sorunu bazen küçük bazen büyük çapta fırsata çevirmeleri yok mu? Ders kitabı olur ve yok satar!

Ha bu arada önergelerin neden reddedildiği keşke anlayabileceğimiz bir dille  anlatılsa ve açıklansa! NEDEN?