KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Duman tüterken pazarlık
Bunlar bilinçli mi, yoksa panik halinde herkes bir yana mı dağıldı bilemiyorum artık.
Üç gündür bütün Türkiye ibretle izliyor.
AKP Genel Başkanı çok büyük konvoylarla yangın bölgelerine gidiyor.
Parti otobüsü üzerine çıkıp konuşmalar yapıyor.
Bir çığırtkan, geçilen yollarda avaz avaz “Sayın Cumhurbaşkanımız geçmiş olsun dileklerini iletiyor” diye bağırıyor.
AKP Genel Başkanı, otobüsün üzerinden acılı gözlerle bakan insanlara çay paketleri fırlatıyor.
Yangında ailesinden kayıplar veren bir köylü, huzura çağırılıyor, medyaya fotoğraf ve görüntü servisi yapılıyor.
AKP Genel Başkanı ve beraberindekiler rahat geçebilsin diye, gidilen yerlerde trafik kesiliyor, polis yangına gitmeye çalışan itfaiye aracına bile korkudan yol veremiyor.
Bütün bunlar tüm ülkenin gözleri önünde yaşanıyor.
Dün bunlara bir yenisi daha eklendi.
AKP Genel Başkanı, Manavgat’ta yangından etkilenen ve ağır kayıplar veren Kalemli Köyü’ne gitti.
Köy muhtarı Mustafa Cansız, daha sonra medyaya AKP Genel Bakanı ile yaptığı konuşmaları aktardı.
Erdoğan, muhtara oluşan hasarı ve zararı sormuş.
Sonra da müjde! vermiş…
Demiş ki; “Mesela 500 milyarlık (aslı 500 bin) masraf varsa, onun 300 milyarını (aslı 300 bin) biz karşılayacağız. 200 milyarını da (aslı 200 bin) kredi olarak 2 yıl ödeme yapmadan, 2 yıldan sonra 500-500 kira öder gibi ödeyeceksiniz.”
İşte ülkeyi “tüccar gibi yönetmek” böyle bir şey…
O köyde 2 can kaybı var.
İnsanların canı gitmiş, hayvanları telef olmuş, evleri yanmış kül olmuş, ortak kullanım alanları mahvolmuş, onlarla yapılan ilk şey kredi pazarlığı.
Duygu yok, sevgi yok, samimiyet yok.
Bunun yerine matematik hesap var.
Azgın kapitalizmin tokadı var.
“Olan olmuş artık, biz kredi veririz size, kendinizi kurtarırsınız, sonra kira öder gibi 500-500 ödersiniz.”
Böyle bir pazarlığın gelişmiş, medeni bir ülkede yapıldığını düşünebilir misiniz?
Mümkün değil.
Çünkü gelişmiş medeni ülkelerde devlet, halkı için vardır.
O devlet yaşanan bir felakette, bir krizde halkının tüm ihtiyaçlarını sonuna kadar karşılar.
“Biz sana bunu veriyoruz ama sen bunu bize geri ödeyeceksin” demek, medeni ülkelerde hiç kimsenin aklına gelmez zaten gelse de herkes şaşar kalır.
Ülkenin başındaki parti başkanı, muhtarla kredi pazarlığı yapınca muhtar ne yapsın, boynunu bükmüş tabii.
O da çareyi başka türlü bulmuş.
“Buranın insanı bu krediyi ödeyecek güçte değil. Devletimiz 300’ü verir, kalan 200’ü de hayırseverler aralarında toplasın” demiş.
Devleti yönetenler ticaretini, vatandaş avantasını düşündüğü sürece bizim başımızı kaldırmamız artık çok zor.
ŞAŞIRDIM
Orman Bakanı iyice dağıttı, belediyeleri suçladı
Göreve geldiği günden bu yana pek işe yaradığı görülmeyen Orman Bakanı, son orman yangınlarıyla birlikte iyice dağıldı.
Önce envanterlerinde yangın söndürme uçağı olmadığını söyledi.
Sonra uçaklarımızın olduğunu açıkladı.
Türk Hava Kurumu uçaklarını neden kullanmadıklarını bir türlü açıklayamadı, “Onlar bozuk” demekle yetindi.
Sonra iyice dağıttı kendini, belediyeleri suçladı.
Neymiş yangınlar evlerin olduğu yerlere kadar gelmiş, bu durumda belediyeler sorumlu olurlarmış.
Bakan diyor ki, “Benim gördüğüm orman yerlerindeki sorumluluk belediyelerdedir. Ancak belediyelerimize ister bizim, ister başka partiden… Yangınlardan sonra bilançosu hakkında bir toplanıp yerleşim yerlerine sorumluluklarının hatırlatılması lazım.”
Ne güzel değil mi?
Sen yangının çıkışını görme, ilk müdahaleyi yapma, yardımı zamanında yetiştirme sonra kalk “Valla ben anlamam, yangın evleri vurduğuna göre demek ki sorumlu sensin” diyerek belediyelere laf söyle.
Yeni Türkiye bu işte.
NOT: Süleyman Soylu “Yerel yönetimlerle hükümet arasına nifak sokmamak gerek” demiş. Bazı haber siteleri bunu Orman Bakanı’na laf sokuşturma olarak nitelemiş. Bilemem.
YENİ ÖĞRENDİM
İsrail ve Yunanistan’ın yardım taleplerini geri çevirmişler
Dünyanın neresinde bir doğal afet yaşansa başta komşu ülkeler olmak üzere herkes seferber olur.
Böyle durumlarda ihtilaflar, anlaşmazlıklar hatta düşmanlıklar bile unutulur.
Nitekim orman yangınları ile birlikte pek çok ülke hemen yardım elini uzattı.
Ancak AKP iktidarı başarısızlığını gölgelemek ve yardım alarak bu işi çözmüş görünmemek, bir diğer deyişle karizmayı çizdirmemek için iki ülkenin yardım teklifini reddetmiş.
Bunlardan biri Yunanistan.
Bu bilgiyi BBC Atina muhabiri Stelyo Berberakis’in haberinden öğrendim.
İsrail’e göç eden bir Yahudi dostum da dün sabah arayarak, “Buradaki haber sitelerinin verdiği bilgiye göre sizin hükümet yardım talebimizi reddetmiş” dedi.
Habere göre, İsrail yetkilileri Dışişleri’ni arayarak, “Geçmişte bizdeki bir yangına uçak göndererek (bakın o zaman uçağımız varmış) yardım etmiştiniz, biz de bu vesileyle ile karşılığını vermek istiyoruz, uçaklarımız emrinizdedir” demişler.
Bizimkiler ise; “Gerek yok, biz hallediyoruz” cevabını vermişler.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Çaresizlik içindeler cadı avı yürütüyorlar
İçişlerine bakan Süleyman Soylu dün yangın bölgelerinde gezmiş.
Milas’a gitmiş, basın toplantısı yapmış.
Her zamanki gibi yakınıyor Soylu.
“Siyaseten hükümeti, devleti, milleti zora sokacak bir anlayış içinde olanlar var” demiş.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na, “Yalan ve tezviratlarınız burada sizin partinizden olan ve canla başla bizimle birlikte çalışan belediye başkanlarınızı da rencide ediyor” diye sallamış.
Her zamanki gibi sosyal medyadan şikayet etmiş.
Burada yayılan haberlerin yüzde 90’ının yalan olduğunu belirtmiş.
Bu tabii ki mümkün…
Ancak İçişleri Bakanı bilmeli ki, sosyal medyadaki yalan haber dediğinin zaten yüzde 90’ı bizzat AKP trolleri tarafından yayılıyor.
Onlara hiç müdahale etmiyorlar.
Bakanın ve tabii ki saray iktidarının rahatsızlığı, vatandaşın yangına karşı hiçbir
önlem alamayan iktidara yönelik tepkileri nedeniyle oluşuyor.
Buna karşı her zaman olduğu gibi yine yüksek perdeden konuşup gerçekleri saklayarak etrafı suçlama yöntemiyle üste çıkmaya çalışıyorlar.
İyi de nereye kadar?
Bu millet aptal değil ki, her şeyi görüyor.
ÖNERİ
CHP ve büyükşehir belediyeleri toplanıp yangın uçağı kiralasınlar
İktidar, büyük bir bilgisizlik ve beceriksizlik içinde yangınlara teslim oldu.
Bakmayın siz “kontrol altına alındı, söndürüldü” demelerine.
Yangınlar doğal biçimde sona eriyor çoğu yerde zaten.
Ancak tehlike sürüyor ve yer yer geniş alanlardaki yangınlar devam ediyor.
Yangın uçağımız yok.
AKP iktidarı saray yaptırmaktan, genel başkanına uçak almaktan, lüks ve ihtişam içinde yaşamak için olağanüstü paralar harcamaktan, yangına karşı önlem almayı düşünememiş.
O halde iş muhalefete düşüyor.
Bu ülke sahipsiz değil, iktidar yoksa muhalefet var.
CHP’nin aklı başında, işten, ticaretten, ekonomiden anlayan birçok ismi var.
Uluslararası piyasaya çıkıp yangın uçağı kiralayacaklarını açıklasınlar.
Aldıkları teklifleri örneğin TÜSİAD yönetimine götürsünler, bedelini istesinler. Olmadı halktan yardım toplasınlar, inanın milyonlar çıkar bu kampanyaya katılacak.
Burada bana göre öncelik uçakları bulmak ve fiyatlandırmak.
“Para toplayalım, uçak kiralayalım” demekle olmaz.
Uçağı bul önce. Parası kolay bulunur.
Özellikle TÜSİAD diyorum, pek bir şey yapmıyorlar, bu sayede varlıklarını göstermiş olurlar.
TOBB demiyorum, onlar öneri CHP’den gelince korkudan kaçacak delik ararlar nasıl olsa.
https://twitter.com/can_atakli_