DÜNYA PETROL PİYASASINDA NELER OLUYOR? - 1

DÜNYA PETROL PİYASASINDA NELER OLUYOR? - 1

Kapitalist sistem, ekonomik ve toplumsal istikrarı sağlamak içim iktisadi büyüme hızını belirli düzeyde tutmak zorunda. Bu sınırın altına düşme halinde yapısal kriz doğar. Bu nedenle petrol üretimi ve fiyatları dünya ekonomisinin en önemli gündemi olmaya devam edecek

Korona salgını sürecinde dünya emtia ve para piyasaları salıncak gibi sallanıyor. Petrol fiyatları sürekli düşüyor. Petrol ürününe bağlı vadeli sözleşmelerde fiyatlar eksiye düşmüş durumda. Petrol fiyatları neden düşüyor? Daha da düşecek mi? Petrole bağımlı ülkelerin durumu ne olur? Petrol ihraç eden ülkeler bu fiyat düşüşlerine ne kadar dayanabilir? Ne oluyor da neyle karşılaşıyoruz ve karşılaşacağız? Bütün bu soruların cevaplarını vermek üzere son birkaç ayda yaşanan ve yayın organlarında kamuoyuna yansıyan haberler, görüşler, analizler ve raporlardan bir derleme yaparak petrol konusunda bir değerlendirme yapalım istiyoruz.

Doğada tüm fiziksel ve kimyasal dönüşümler enerji tüketimini gerektirir. Bir toplumun kalkınma seviyesi de büyük oranda enerji tüketim seviyesine ve yapısına bağlıdır.

Kapitalizm öncesi toplumlar geleneksel yenilebilir enerji (hayvan gücü ve odun gibi) tüketiyorlardı. Bu enerji kaynakların sınırı vardı. Ancak doğal yenileme ile bu kaynaklar artıyordu.

Bilindiği gibi kömür, petrol ve doğal gaz fosilleşmiş antik organizmalardan meydana gelmiştir.

Dünya kömür kaynaklarının büyük kısmı üç jeolojik dönem önce oluşmuştur. (1. Dönem = 360-290 yıl önce / 2. Dönem = 65 milyon önce / 3. Dönem = 65 ile 2 milyon yıl önce). Petrol ve doğalgaz yatakları ise iki jeolojik dönemde oluşmuştur. (1. Dönem = 169-144 milyon önce / 2. Dönem = 119-89 milyon yıl önce.)

Bu fosiller çok büyük enerji içerirler. Bu da yüzyıllarca kimyasal enerji olarak depolanan güneş enerjisinden kaynaklanmıştır.

Bu fosil yakıtlar dünyamızın son iki yüzyılında kapitalist ekonomilerin üstel büyümesini sağlamıştır. (Üstel büyüme bir niceliğin birim zaman başına belli bir katsayı kadar büyümesidir). Kömür olmasa idi sanayi devrimi olmazdı ve kapitalist sistemin büyümesi 18. yüzyılda sona ererdi. Petrol olmasaydı 20. yüzyılda büyük teknolojik devrimler gerçekleşmezdi.

Küresel kapitalist ekonomi 1950-70 arasında sürekli büyüdü. Bunun sebebi petrol arzının fazla ve fiyatının ucuz olması idi. 1960’larda dünyanın petrole yaptığı harcama dünya gayri safi hasılasını (GSYH) yüzde biri iken bu 2000’li yıllarda yüzde 2-4 arasında gerçekleşti.

Bu dönemde petrol üretimi günde 11 milyon varilden 48 milyon varile çıktı; petrol fiyatı ise varil başına 17 dolardan 11 dolara düştü.

1970’lerde ABD petrol üretiminde OPEC’in kontrol ettiği dünya pazarını zorlamaya başladı. Bu da OPEC’in Ekim 1973’de ABD ve diğer batılı kapitalist ülkelere petrol ambargosu ilan etmelerini getirdi.

Dünya petrol harcaması 1973’de GSYH’nin yüzde 1.5’i iken 1974’de bu oran yüzde 4.4’e çıktı. 1979 İran Devrimi ile bu oran yüzde 7.4 oldu.

Petrol harcamalarındaki artış kapitalist işletmelerin maliyetlerini artırdı ve petrol ithal eden ülkelerde tüketicilerin reel alım gücünü düşürdü.

1974-75 ve 1980-82 yılları dünya kapitalist ekonomisinin -dünya kişi başı reel GSYH’nın bir yıllık düşüşü olarak IMF tarafından tanımlanmış- durgunluğa girdiği yıllardı. Bu durgunluk ve enerji verimliliğinin artırılmasına yönelik çabalar petrol tüketimini oldukça düşürdü. Ancak bu yıllar aynı zamanda Alaska ve Kuzey Denizi’nde petrolün bulunduğu dönem oldu ve petrol tüketimi yükselişe geçti ve petrol fiyatları düştü. Bu nedenle de 1980’lerin sonunda dünya petrol harcamasının dünya GSYH’ye oranı yüzde 2’lere geriledi.

1980 yılında petrol fiyatı varil başına 104 dolarla zirve yapmıştı.1986-2003 arasında fiyat 30 dolarlar civarında dolaştı ve dünya petrol üretim günde 60 milyon varilden 78 milyon varile çıktı.

2000 yıllarında başta Çin ve Hindistan olmak üzere gelişmekte olan ülkelerde petrol tüketimi hızla artış gösterdi. O sırada petrol üretimi dünya petrol talebini karşılamıyordu. Dünya petrol harcaması 2003’de yüzde 2.2 iken 2005’de duraksadı ve 2013 yılında yüzde 4.9’a, 2011’de yüzde 5.1’e yükseldi.

2004-2008’e kadar reel petrol fiyatı varil başına 47 dolardan 105 dolara çıkarken üretim de ancak 81 milyon varile kadar yükselebildi.2011 yılında 105 dolar çıkan petrol fiyatı bu yıldan itibaren ABD petrol üretimin yükselmesi ile giderek düşmeye başladı. ABD kaya gazının giderek artması petrol fiyatlarını etkileyen en önemli ekonomik gelişmedir.

Küresel ekonomide petrol şu anda ticari rekabetin ana ekseninde durmaya devam ediyor. Kapitalist güçlü ülkeler tüm dış, iç ve ticari politikalarını belirlerken petrol kaynaklarını esas alıyor. Yani enerji politikaları her şeye yön veriyor.

Petrolün önemli bir emtia olarak devam etmesi ve alternatif ürününün bulunamaması halinde önemini koruyacağı mutlak. Petrol üreten, tüketen ve yeni rezerv kaynaklarını arayan ülkeler arasında petrol savaşı amansız biçimde devam edecek.

Forex piyasasında petrol ticaretinin çok kolay olması, fiyatların hem düşüşüne hem yükselişine yatırım imkânının bulunması ham petrole ilgiyi artırmaktadır. Bu da petrolün fiziki ürün yanında menkul kıymetleştirilerek dünya ticaretine konu olması demek.

Kapitalist sistem, ekonomik ve toplumsal istikrarı sağlamak içim iktisadi büyüme hızını belirli düzeyde tutmak zorundadır. Bu sınırın altına düşme halinde yapısal kriz doğar. Bu nedenle petrol üretimi ve fiyatları dünya ekonomisinin en önemli gündemi olmaya devam edecektir.

https://twitter.com/MPamukoglu
https://www.facebook.com/mustafa.pamukoglu.90