Mustafa’nın doğduğu yıldı...
Osmanlı’nın başkenti İstanbul’a uzak bir memleket köşesinde, Selanik’te dünyaya gelen bu çocuk, çok değil 40 yıl sonra, batan Osmanlı’nın küllerinden bir Cumhuriyet yaratmak için silaha sarılacak, dünyanın emperyalist efendilere tarihteki ilk yenilgiyi tattıracak, Türk milletinin Anadolu’da yeni ve bağımsız bir devlet kurmasına ön ayak olacak, Türk milletinin yeniden doğuşunun önderi olarak tarihin şanlı sayfalarında yerini alacaktı:
-Mustafa Kemal Atatürk!..
Onun doğduğu yıl, 1881 ise Osmanlı devletinin tarihten silinmesinin başlangıcı olarak Tarih Baba’nın defterine kaydedilecekti! Çünkü koca Osmanlı, 1854’te Kırım Savaşı’ndan beri aldığı borçlar nedeniyle iflas etmiş, başta İngiltere, Fransa, Avusturya olmak üzere 15 ayrı devlete tam 249 milyon lira borçlanmıştı...
Tahtta, “Yeni Osmanlıcı” zevatın “Ulu Hakan” olarak kutsadığı 2. Abdülhamit oturuyordu. Onun rızasıyla alacaklı devletler bir araya gelerek Osmanlı’nın iliğini, kemiğini sömürecek “idareyi” oluşturdular:
-Duyunu Umumiye!..
“Genel Borçlar” anlamına geliyordu... Bu idare Osmanlı’nın başta tütün ve tuz olmak üzere pek çok üretim malına, gümrük gelirlerine el koydu. Geçen yıllar içinde durum o hale geldi ki, Osmanlı ekonomisi tam anlamıyla köleleşti! Borçlar İdaresi’nin diğer adıyla Duyunu Umumiye’nin başına çöreklenmiş İngilizler ve Fransızlar, Meclis-i Mebusan’da görüşülen, kabul edilen yasaları dahi değiştirme ya da olduğu gibi çöpe atma imtiyazını elde ettiler.
Bu idarenin gözetiminde 1884 yılında Reji İdaresi kuruldu. İstanbul, İzmir, Selanik, Trabzon, Samsun gibi şehirlerde tütün işleme ve sigara fabrikaları kuruldu... Ayrıca bu şirket tuz üzerinde de tekel konumuna geldi.
Kısacası, koca ülke çeteleşmiş bu idarenin elinde tam anlamıyla oyuncak haline gelmişti! Ne zamana kadar? Lozan Antlaşmasına ve Cumhuriyetin kuruluşuna kadar!.. Lozan’da Duyunu Umumiye’nin vergi denetimi kaldırıldı. Yalnızca borçların tahsili devam etti. Reji İdaresi ise 1929 yılında tamamen kaldırıldı...
Yeni Osmanlıcıların “kölelik” anlaşması!..
Geldik 100 yıl sonrasına...
17 yıllık iktidarında ülkeyi yüzlerce milyar dolar borcun içine hapseden, bu devasa borcun yıllık faizini bile ödeyemeyecek bir acz içine düşen hükümet, geçtiğimiz günlerde gizliden gizliye yolunu yaptığı “yeniekonomik kölelik” anlaşmasını ekonomi bakanı damadın sunumuyla açıkladı... Nerede açıkladı? “Eyyy ABD”de açıkladı!.. Süslü cümlelerle açıklanan anlaşma şöyleydi:
-ABD’li danışmanlık şirketi McKinsey, Maliye ve Hazine Bakanlığı bünyesinde kurulan Kamu Maliyesi Dönüşüm ve Değişim Ofisi’nde, 16 bakanlık ile birlikte çalışacak(detay yok!) ve her çeyrekte yani 3 ayda bir rapor sunacaktı!..
Nasıl çalışacak? Bizim muhteremler neyi danışacak? McKinsey hangi kriterlere göre rapor hazırlayacak? Bu rapor hazırlanırken 16 bakanlığın tüm verileri, kaynakları, bilgileri bu şirketin önüne dökecek mi? Bunun adı, “devletin tüm ekonomik kozmik bilgilerini bir yabancının önüne dökmek” değil mi? Yoksa bu Mckinsey aslında “yerli ve milli” bir şirket de biz mi bilmiyoruz?!. Soru çok, yanıt yok!
Gelelim McKinsey’in ne menem bir şirket olduğuna... Bir kere öncelikle şunu bilelim; bu şirket tüm dünyada IMF’nin taşeronu olarak biliniyor”, iyi mi!.. O zaman, Türkiye’yi yönetenler, bu anlaşmayla ne yapmış oluyor? İddia şu:
-IMF’in arka kapısından dolanıp gayet “cingöz” bir şekilde yani adını geçirmeden IMF programına geçildi!..
Varlık Fonu da özelleştirmeye kurban mı?!.
Daha da vahim olan ise şu: damat ekonomi bakanının bir süre önce açıkladığı Yeni Ekonomi Programının (YEP) sunumlarına varıncaya kadar McKinsey tarafından hazırlandığı iddia ediliyor!..
CHP Giresun milletvekili Necati Tığlı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesinde ise şu can alıcı soruyu da sordu:
-Özelleştirme uzmanı olan McKinsey’in, Türkiye Varlık Fonu Başkanvekili(Damat Albayrak) ile birlikte çalışacak olması, Türkiye Varlık Fonu içinde bulunan şirketlerin özelleştirilmesi için yapılan bir hazırlık mıdır?..
Varlık Fonu kapsamına alınan şirketler, Türkiye’nin elinde kalan son ve en değerli şirketler!.. Daha geçenlerde bu fonun başındakiler kapının önüne konmuş, Cumhurbaşkanı kendisini Fon Başkanı olarak atamış, başkanvekilliğine de damadını getirmişti!.. Şayet iddialar doğruysa, bu operasyonun çok önceden planlandığını, işlerin tıkır tıkır yürümesi için de tümüyle Cumhurbaşkanının inisiyatifine geçirildiğini göstermiyor mu?!..
McKinsey’in, özellikle iki ailenin ABD’de Rockafeller, İngiltere’de Rothschild’ların gözetim ve desteğinde iş yaptığı da biliniyor!..
Dünyanın bir çok önemli kuruluşuna hizmet veren bu şirket, ABD’li enerji devi Enron’u batırarak dikkatleri üzerinde toplamıştı ve yukarıda adını verdiğim ailelerin emriyle bu işi kotardığı yazılıp, çizilmişti!..
Haa, bir şey daha; Mckinsey’in Ankara ofisinin yöneticisi de bir damat!.. Şaka yapmıyorum; McKinsey Ankara Ofisi’nin başında İçişleri Eski Bakanı, “Çözüm Sürecinin” etkili ismi Beşir Atalay’ın damadı Ali Üstün bulunuyor...
-İki damat ekonomiyi el ele, kol kola kotaracaklar demek ki!..
https://twitter.com/umit_zileli