EĞİTİM MALİYETİ CEP YAKIYOR
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bursa eski Milletvekili Lale Karabıyık, yaptığı yazılı açıklamada, “Okullarımız eğitim öğretime hazır mı?” diye sordu.
“ÇOCUKLARIMIZI NASIL ORTAMLARIN BEKLEDİĞİNİ GÖRECEĞİZ”
2023-2024 eğitim-öğretim yılının 11 Eylül tarihinde başlayacağını anımsatan Karabıyık, “Önceki eğitim-öğretim yıllarında olduğu gibi okullarımız bu eğitim-öğretim yılında da birçok eksikle açılacak. Öğrencilerimiz, öğretmenlerimiz ve velilerimiz birçok sorunla uğraşmak, boğuşmak zorunda kalacak. Her ne kadar Milli Eğitim Bakanı yeni eğitim öğretim yılına sorunsuz başlayacağımızı belirtse de gerçekte durum söylendiği gibi değil. Örneğin 6 Şubat depremini yaşayan illerimizde gerekli tedbirler tam olarak alınmamıştır. 11 Eylül tarihinde çocuklarımızı nasıl ortamların beklediğini birlikte görüp yaşayacağız” ifadelerini kullandı.
“ENFLASYON NEDENİYLE VELİLERİMİZİ DAHA ZOR GÜNLER BEKLİYOR”
“Diğer yandan yaşanılan ekonomik krizin en çok etkilediği alanlardan biri de eğitim oldu” diyerek sözlerine devam eden Karabıyık, “Okula ulaşmak, okuldaki yaşamı istenilen biçimde sürdürmek, okul sonrasında bir sonraki güne hazırlanmak, bütün aileler için yüksek bir maliyete katlanmak anlamına gelmektedir. Bu maliyet artışından dolayı özel okula çocuğunu gönderen, göndermeyi düşünen velilerimiz haklı olarak resmi okullara yönelmektedir. İster özel okullarda olsun, isterse resmi okullarda olsun enflasyon nedeniyle velilerimizi daha zor günler beklemektedir” açıklamasında bulundu.
Karabıyık, okula başlamada ekonomik maliyetin son 4 yılda geldiği noktayı gözler önüne sermek için piyasadaki 137 ürünün gerçek fiyatları üzerinden yaptıkları araştırmayı da paylaştı. Yaptıkları araştırmada belirtilen rakamlar içerisinde; okula zorunlu alınan bağışlar, sınıfların düzenlenmesi için toplanan paralar, velilerin çocuklarına verdikleri harçlıkların bulunmadığına dikkat çeken Karabıyık, “Zorunlu bağış adında alınan bu ücretleri de eklediğimizde, özellikle alt ve orta gelir düzeyindeki ailelere, okul giderleri ciddi bir yük olacaktır” dedi.
ARTIŞI RAKAMLARLA ORTAYA KOYDU
Karabıyık, rakamlar vererek sözlerini şöyle sürdürdü:
* “Okul öncesi düzeyde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 285,26, 2023 yılında ise yüzde 654,36 oranında artmıştır. İlkokul düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 316, 2023 yılında ise yüzde 493,8 oranında artmıştır. Ortaokul düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 304,1, 2023 yılında ise yüzde 450,5 oranında artmıştır. Lise düzeyinde okula başlama maliyetleri 2019 yılına göre; 2022 yılında yüzde 286,8, 2023 yılında ise yüzde 486,4 oranında artmıştır. Her yıl olduğu gibi okullarımız yine eğitim öğretim yılına birçok eksik ile başlayacak. Fiziksel eksikliklerin yanı sıra temizlik, güvenlik personeli gibi eksiklikleri hala devam etmektedir.
“ÖĞRETMEN AÇIĞI YİNE ÜCRETLİ ÖĞRETMENLİK SİSTEMİ İLE KAPATILMAYA ÇALIŞILACAK”
* Kadrolu yardımcı hizmetli ve güvenlik görevlisi ataması yapılmamıştır. Yaklaşık 63 bin güvenlik, 105 bin de temizlik görevlisine ihtiyaç bulunmaktadır. Yeteri kadar öğretmen ataması yapılmamıştır. Önceki öğretim yılında 90 binin üzerinde ücretli öğretmen çalıştırıldığı düşünülürse en az 100 bin öğretmen ataması yapılmadığı takdirde öğrenciler öğretmensiz, öğretmenler öğrencisiz kalacağı ortadadır. Yapılan 45 bin atama, emekli olup sistem dışına çıkanlar düşünüldüğünde ihtiyaç duyulan öğretmenin yarısı bile değildir. Dolayısıyla öğretmen açığı yine ücretli öğretmenlik sistemi ile kapatılmaya çalışılacaktır.
“EN DÜŞÜK ÖĞRETMEN MAAŞI YOKSULLUK SINIRININ ÜZERİNDE OLMALI”
* Öte yandan eğitim iş görenleri ciddi oranda mali zorluk çekmektedir. 25 yıllık bir öğretmen 25.154 lira maaş almaktadır. Bu nedenle eğitim öğretime hazırlık ödeneği en az bir maaş tutarında ödenmeli ve en düşük öğretmen maaşı yoksulluk sınırının üzerinde olmalıdır.
“OKUL BÜTÇELERİ OLUŞTURULMALI”
* Okul bütçeleri oluşturulmadığı sürece velilerden para toplanmaya devam edilecektir. Okula başlama maliyetleri bu kadar artmış iken velilerin üzerinden mali yükün alınabilmesi ancak okul bütçelerinin oluşturulmasıyla mümkün olacaktır.
“ÖĞRENCİ BAŞINA 500 TL GÖNDERİLMELİ”
* Zorunlu eğitim kapsamında, devlet okullarında örgün eğitim içerisinde 15.189.878 öğrenci bulunuyor. MEB’in bütçesi 435 milyar liradır. Okullara her eğitim öğretim yılının başında eğitim öğretime hazırlık amacı ile öğrenci başına en az 500 lira bütçe gönderilmelidir. Öğrenci başına 500 lira gönderildiği takdirde MEB’in bütçesinin sadece 7,5 milyar lirası (yüzde 1,72) kullanılmış olacaktır.
“BÜTÇEDEN AKTARILAN KAYNAK İLE OKULLARIN TEMİZLENMESİ BİLE MÜMKÜN DEĞİL”
* Önceki Milli Eğitim Bakanı, okullara bütçe gönderildiğini ifade etmiştir. Oysa MEB tarafından sadece liselere bütçe gönderilmekte, İlk ve ortaokulların ise sadece elektrik, su ve ısınma giderleri karşılanmaktadır. Bu yıl ilk ve ortaokullara da kısmen bütçe aktarılmıştır. Ancak 1.000 öğrencisi olan bir okula gönderilen 4.500 lira, ihtiyaçları karşılamaktan çok uzak kalmıştır. 1.000 öğrencisi olan okulların en az 5-6 temizlik görevlisi ihtiyacı bulunmaktadır. Bu okulların sadece altı temizlik personeli için aylık yaklaşık 80 bin lira ödeme yaptığını düşündüğümüzde merkezi bütçeden aktarılan kaynak ile okulların temizlenmesi dahi mümkün değildir.
“MEMUR MAAŞININ YARISINI OKUL MASRAFI OLARAK HARCAMAK ZORUNDA”
* Yaşanan hayat pahalılığı öğrencilerin kullandıkları malzemelere de yansımış, geçen yıllara oranla bütün malzemelerde büyük bir artış olmuştur. Asgari ücretle hayatını devam ettiren bir aile, ilkokula başlayan çocuğu için, bir aylık maaşından fazlasını, en düşük maaş alan memur ise maaşının yarısını okul masrafı olarak harcamak zorundadır.
“OKULLAR TOPLUMDAKİ BÜTÜN EŞİTSİZLİKLERİ YANSITAN KURUMLAR HALİNE DÖNÜŞTÜ”
* Sonuç olarak anayasanın 42'nci maddesine göre, temel eğitim, tüm vatandaşlarımıza eşit ve parasızdır. Bu nedenle devlet, çocuklarımızın eşit koşullarda eğitim almalarını sağlamak zorundadır. Velilerin eğitim harcamaları göstermektedir ki devlet okullarında bu sağlanamamaktadır. Bu nedenle de okullarımız toplumdaki bütün eşitsizlikleri yansıtan kurumlar haline dönüşmüştür.”