EĞİTİMCİLERDEN İLK GÜN EYLEM
İstanbul'da eğitim örgütleri ve sendikaları, yeni eğitim-öğretim yılının başlaması nedeniyle Sultanahmet'teki İl Milli Eğitim Müdürlüğü önünde eylem yaptı. Zorunlu din derslerinin kaldırılması ve okullara manevi danışman atanmasını öngören 'Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)' projesine karşı yapılan eyleme Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekili Ahmet Şık da katıldı.
“Zorunlu din derslerine hayır” ve “Okullara imam değil, bilim adamı istiyoruz. Gerici eğitime son” yazılı pankartların açıldığı açıklamada, “Türkiye laiktir, laik kalacak” sloganı atıldı. Eğitim-Sen İstanbul 7 No'lu Şube Sekreteri Yakup Kaya, siyasi iktidar eliyle eğitimin ve toplumsal yaşamın dini kurallara göre biçimlendirilmesine yönelik uygulamaların, eğitimin bütün kademelerinde ve toplumsal yaşamın her alanında etkilerini artırarak sürdürdüğünü söyledi.
“ANAYASAL SUÇ İŞLİYORLAR”
Kaya, şöyle konuştu:
* “Siyasi iktidarın, seçimlerin hemen ardından toplum mühendisliğine hız verdiğine tanık oluyoruz. Son olarak ilkokul, ortaokul ve ortaöğretim öğrencilerine seçmeli din derslerini seçmelerinin zorunlu tutulması bu durumun açık örneğini oluşturdu. Ağustos 2023'te yayınlanan Milli Eğitim Bakanlığı Tebliğler Dergisi'nde öğrencilerin ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimin 9'uncu ve 10'uncu sınıf seviyelerinde ‘insan toplum ve bilim', ‘din, ahlak ve değer' ile ‘kültür, sanat ve spor' seçmeli ders gruplarından her bir gruptan en az birer ders, 11'inci ve 12'nci sınıf seviyelerinde ise ‘insan, toplum ve bilim', ‘din, ahlak ve değer' ile ‘kültür, sanat ve spor' seçmeli ders gruplarının en az ikisinden birer ders seçmeleri zorunludur denilerek ilkokul, ortaokul ve ortaöğretimin 9'uncu ve 10'uncu sınıf seviyelerindeki öğrencilerin din derslerini seçmeli ders olarak alması zorunlu hale getirilmiştir. Belirtmek isteriz ki bu düzenlemeye imza atanlar ve bu uygulamayı yaşama geçirenler Anayasal bir suç işlemektedir.
“ÇEDES İLE DİNCİ KADROLAŞMANIN ÖNÜ AÇILDI”
* Çocuk haklarını yok sayan, pedagojiyi görmezden gelen ve seçmeli dersi zorunlu tutacak kadar mantık sınırlarını zorlayanların tek tip toplum inşa etme arzularının karşısında yılmadan, sinmeden mücadele edecek ve bilimsel, laik eğitim mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı ile ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum' (ÇEDES) adlı bir potokol imzlamıştır.
* ÇEDES projesi ile sağlık alanında olduğu gibi İzmir'de 842 okulda eğitim alanında da ‘manevi danışman' ve çeşitli din görevlileri için dini telkin ve dinsel etkinlik alanı oluşturulmuştur. Ruhban sınıfına açılan bu alanla, finansmanı merkezi yönetim bütçesinden karşılanacak olan yeni bir dinci kadrolaşmanın yolu açılmıştır. Protokol, bir süre içermediği gibi ÇEDES uygulamalarının kısa bir süre sonra tüm illere yaygınlaştırılması planlanmaktadır.
“‘TEK DİN, TEK MEZHEP' ANLAYIŞIYLA HAREKET EDİLİYOR”
* ÇEDES projesi, iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkmaktadır. ÇEDES ile vaiz, imam hatip ve Kur'an kursu öğreticilerinin, ilahiyat fakültesi mezunlarının eğitim kurumu olan okullarda ‘manevi danışman' olarak görev yapmalarının önü açılmaktadır. ÇEDES protokolü ile öğrenciler okulun içinde yeni din görevlileri ile karşılaşacaktır.
* Manevi danışmanlarla öğrencilerin okul dışında Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı kamplarında buluşmaları, okullardaki koordinatör öğretmen ve Gülen cemaatinin ‘abla ve ağabeyleri' gibi koordinatör öğrencilerle dini telkinler yapan ‘değerler eğitimi' çalışmalarına katılmaları sağlanacaktır. ÇEDES projesi ile Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı'na, dinci tarikat ve cemaatlere öğrencileri devşiren bir işlev görmüş olacaktır.
“LAİKLİK UNUTTURULMAYA ÇALIŞILMAKTADIR”
* Laiklik ilkesi ve laik eğitim, çoğul bir toplumda farklı inanç, farklı mezhep, farklı kimlik, farklı cinsiyet ve cinsel kimlikler, hem inananlar hem de inanmayanların bir arada barış içinde yaşayabilmeleri için son derece önemlidir ancak Türkiye'de ciddi bir mücadele alanı olarak laiklik, siyasal alanda unutturulmaya ve görünmez kılınmaya çalışılmaktadır. Siyasal iktidar, laikliği ve laik yaşamı doğrudan hedef almaktadır.
* Evrensel hukuk ve insan hakları açısından oldukça önemli bir ilke olan laikliği savunanlar, Diyanet İşleri Başkanı tarafından ‘laik yobazlar' tarzı hakaretlere maruz kalmaktadır. Türkiye'de işsizlik, yoksulluk, açlık, enflasyon karşısında halkın susması için dini söylemlerle şükür, tevekkül, sabır telkin edilmektedir. Dolayısıyla laikliği savunmak, sömürüye karşı emeği, faşizme karşı demokrasiyi, tek tipleştirme karşısında özgürlüğü ve eşitsizlikçi politikalar karşısında eşitliğin bayrağıdır.
“EĞİTİMİN DİNİ KURALLARA GÖRE BİÇİMLENDİRİLMEK İSTENMESİ KABUL EDİLEMEZ”
* Eğitim sisteminde ve genel olarak toplumsal yaşamda iktidarın kendi dünya görüşüne ve yaşam tarzına uygun nesiller yetiştirme yönündeki uygulamaları tüm topluma yönelik fiili bir baskı ve dayatma haline gelmiştir. Bu konuda mesai saatlerinin, okul ders planlarının cuma namazı saatlerine göre düzenlenmek istenmesi, karma eğitim ilkesinin ihlal edilmesi ve benzeri girişimler, kısaca eğitim sisteminin dini kurallara göre biçimlendirilmek istenmesi kabul edilemez.
* Laik bir yaşam, laik bir eğitim, ÇEDES projesinin iptali için 16 Eylül 2023'te yakın kentlerin de katılımıyla İzmir'de Eğitim-Sen, Alevi kurumları, veli dernekleri, çok sayıda demokratik kitle örgütünün öncülüğünde, destekleyici 100'ü aşkın kurumun, kadın örgütlerinin desteği ile bölgesel bir miting yapılacak. Bu miting bir son tepki olmayacak. Taleplerimiz kabul edilene dek mücadele etmeyi sürdüreceğiz. Bugün de buradan laiklikten, karma bilimsel eğitimden, kadın özgürlüğünden vazgeçmeyeceğimizi, eğitimi eğitimciler dışında kimseye bırakmayacağımızı, emeğin hakkını aldığı özgür yarınlar için mücadeleyi yükselteceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.”
ANKA