ELLERİNDEN GELSE KURTULUŞ SAVAŞI YERİNE 15 TEMMUZ’u KOYACAKLAR

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

ELLERİNDEN GELSE KURTULUŞ SAVAŞI YERİNE 15 TEMMUZ’u KOYACAKLAR


İktidar onca kargaşa arasında “dindar-kindar” nesil yetiştirme programını da aksatmadan sürdürüyor.
Son yaptıkları Atatürkçülüğü eğitim sisteminden kaldırmak oldu.
Milli Eğitim Bakanlığı yeni ders kitaplarıyla ilgili kararlar almak üzere hazırladığı taslakta Atatürkçülük sosyal bilimlerle ilgili tüm kitaplardan çıkarılıyor.
Atatürk, Atatürk milliyetçiliği, gençliğe hitabe eğer tasarı kabul görürse okul kitaplarında yer almayacak. Kitaplarda Atatürk'le ilgili sadece “doğduğu yer, annesi ve babası, ölümü ve Anıtkabir” konularına kısaca yer verilecek.
Milli Eğitim'in bu taslak halindeki yeni düzenlemesi dinci fikir ve görüşleri savunmasıyla tanınan Eğitim Bir-Sen'in teklifi olduğu öğrenildi.
Yıllardır ders kitaplarındaki Atatürk, laiklik, bilimsel gelişmeler, evrim teorisi gibi konuların asla yer almamasını savunan ve gençliğin gelişiminde dinin iyi öğretilmesinin çok daha önemli olduğunu vurgulayan Eğitim Bir-Sen cemaatçi kesimin tasfiyesinden sonra eğitim alanında hayli güç sahibi olmuştu.
Ders kitaplarından Atatürkçülük çıkarılırken 15 Temmuz dinci faşist darbe kalkışması ise yeni müfredatta ayrıntılı biçimde yer alacak.
15 Temmuz henüz ders kitaplarına girmemiş olmakla birlikte pek çok devlet ve özel okullarında 15 Temmuz köşeleri hazırlandı bile. Hatta bu köşeleri “Zafer İslamın” sloganıyla süslemeye kalkan okullar bile oldu.
Ders kitaplarından Atatürkçülük çıkarılırken din derslerine daha da ağırlık verilerek “cihat” dersi de konacak.
Cumhuriyet'te yer alan bu haberle ilgili konuştuğum bazı eğitim uzmanları “İktidarın dindar-kindar nesil yetiştirme kavgası artık sona doğru geliyor. Atatürk'ü, bilimi kitaplardan çıkararak Kuran'a dayalı bir eğitim sistemi kurmaya çalışıyorlar. Bunda çok mesafe kazandılar. Eğer bu gerici gidişe dur denilemezse bundan sonraki nesiller kaybedilmiş nesiller olacak” dediler.
Konuştuğum eğitimciler “Ellerinden gelse Atatürk'le birlikte Kurtuluş Savaşı'nı bile müfredattan çıkaracaklar. Zaten 15 Temmuz edebiyatı yapmaları, bunun ders olarak okutulması çabaları ve okullara baskı ile tıpkı Atatürk köşesi gibi 15 Temmuz köşeleri hazırlatmaları da bunun ip uçlarıdır” diyerek endişelerini
dile getirdiler.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

MHP 7 HAZİRAN'DA NEDEN KOALİSYONA RAZI OLMADI


Anayasa oylamaları sürerken kamuoyunda MHP üzerine yürütülen tartışmalar da giderek alevleniyor.
Açık söyleyeyim, bu kadar insan içindeyim, hemen her siyasi görüşten tanıdıklarım, dostlarım, arkadaşlarım var. Şu ana kadar MHP'li olup da Bahçeli'nin Erdoğan'ı ille de padişah yetkisinde bir başkan yapmak istemesinin nedenini anlayan bir kişi bile yok.
Olmadığı gibi “bunu destekleyen” tek MHP'liye de rastlamadım. Sokaktaki vatandaşlar birbirlerine hep aynı soruyu soruyor “MHP neden böyle bir şey yapıyor?”
Cumartesi günü Beylerbeyi'nde sohbet ettiğim bir grup MHP'li genç “Madem bugün AKP'ye destek verecektik, 7 Haziran'da iktidarda olma şansını neden teptik” diye sordular.
Gençlerden biri “7 Haziran seçim sonuçları açıklanırken, aramızda (herhalde iktidara ortak oluyoruz) diye konuşuyorduk. Ama daha gece yarısını geçmeden genel başkanımız halkın bize muhalefet görevi verdiğini ve yeni bir seçime hazır olduğumuzu söyledi, hepimiz şoke olduk” dedi.
MHP'li gençler 7 Haziran'dan sonra “Genel Başkanın bir bildiği vardır” diye düşündüklerini ve arkasında durduklarını belirterek “ama geldiğimiz nokta çok kötü, iktidara ortak olmak varken Erdoğan'ı tek başına hükümdarlığa taşıyoruz, bunu kendi kendimize bile izah edemiyoruz” diye yakındılar. Haksızlar mı?
Sahi “Bahçeli neden böyle yapıyor?” ve “7 Haziran'da koalisyona neden razı gelmedi?”

ÇOK GÜLDÜM

BAŞKANLIK BENZETMESİ


Aslında bu yazı “fıkra” diye de yazılabilir. Ama kim olduğunu bilmediğim bir kişinin paylaştığı bir mesaj bu. Nereye gitsem bu “benzetme” konuşuluyor.
AKP'nin dayattığı tek adam rejimi ile ilgili çok çarpıcı bir benzetme yapmış bu kişi.
AKP'lilere seslenen bu kişi “Siz futboldan anlıyorsunuz ya, size konuyu futbol üzerinden anlatayım” diyor. “Bakın, bizde istenen başkanlık sistemi nedir biliyor musunuz” diye soruyor ve devam ediyor.
“Aziz Yıldırım Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı oluyor. Ama Aziz Yıldırım aynı zamanda Fenerbahçe Başkanlığı'na da devam ediyor. Aziz Yıldırım Futbol Federasyonu Başkanı olarak Merkez Hakem Kurulunu ve Tahkim Kurulunun üyelerini de atıyor. Maçların hakemlerini onaylıyor. Lig sonunda Fenerbahçe şampiyon olamazsa ligleri iptal edebiliyor.”
Sanıyorum Aziz Yıldırım Türkiye'ye dayatılan başkanlık sisteminin kendi üzerinden örnekle anlatılmasına alınmamıştır. Çünkü Türkiye'nin başına örülmek istenen çorap daha güzel anlatılamaz.

BUNU YAZMAK GEREK

EVRİM TEORİSİ “İNSAN MAYMUNDAN GELİR” DEMEK DEĞİLDİR


Milli Eğitim Bakanlığı Atatürkçülükle birlikte ders kitaplarından evrim teorisini de tamamen kaldırma kararı alıyor.
Dinci Eğitim Bir-Sen'in önerisi ile hazırlanan taslağın yürürlüğe girmesi halinde okullarda evrimle ilgili hiçbir şey öğretilmeyecek.
Dinci kesim evrim teorisinin “insanın maymundan geldiğini” anlattığını bunun da din ile bağdaşmadığını ileri sürerek “Darwin'in evrim teorisi tümüyle reddedilmeli” diyor.
Oysa evrim teorisinin insanın maymundan geldiğini söylediği gerçek değil.
Bu sadece bir “şüphe” olarak bilimsel kayıtlara geçmiştir.
Bilimsel şüphecilik ile “insanın nasıl ortaya çıktığını” din kitapları dışında araştırmak isteyenlerin kanıtlanmamış bir teorisidir.
Ki zaten bilim, kanıtlanmayan şüphelerin araştırılması ve geliştirilmesi ile ilerlemiştir ve dünyamız bugünkü düzeyine varmıştır.
Evrim teorisi kesin kanıtlar sunmaz, insanın merak ve şüphe duygularını körükleyerek “bilimsel araştırma” hevesini artırır. Öğrenmeye başlayan insanlar “nasıl, neden, nereden, niçin” gibi sorulara cevap ararlarken önceden bilinmeyen pek çok şeyi keşfetmişlerdir bugüne kadar.
Okullardaki evrimle ilgili ders konuları da öğrencilere merak ve şüpheyi öğretmeye çalışır.
Oysa din tabanlı bir eğitimde bu soruların hiçbiri sorulmaz, söylenmiş olana itirazsız itaat edilir.


https://twitter.com/can_atakli_