EN ULU SEVGİ; İNSANLIK SEVGİSİDİR
10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü, Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin kabul edildiği 1948'den bu yana her yıl kutlanıyor. Dünyada herkesin ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal ya da başka türden ulusal ya da toplumsal köken, mülkiyet, doğuş veya başka türden statü gibi herhangi bir ayrım gözetilmeksizin bütün hak ve özgürlüklere sahip olduğunun altı bir kez daha çiziliyor.
En önemli maddesinin “Yaşamak, hürriyet ve kişi emniyeti her ferdin hakkıdır.” cümlesi olan evrensel beyannamenin maddelerine ülkece ve dünyaca uyabiliyor muyuz?
Küba Devrimi lideri Fidel Castro der ki: ''Ben, bir parça ekmeğe bile sahip olamayan dünya çocuklarının adına konuşuyorum. Bizler çoğu kez insan hakları üzerine konuşuyoruz. Ama aynı zamanda insanların hakları üzerine de konuşmalıyız. Diğerleri lüks otomobillere binsin diye neden bazı insanlar çıplak ayaklarıyla yürümek zorundalar? Diğerleri 70 yıl yaşasın diye neden bazı insanlar 35 yıl yaşamak zorunda? Diğerleri müthiş derecede zengin olsun diye neden bazıları berbat bir şekilde yoksul olmak zorundalar?”
Terör saldırıları, kadın cinayetleri, çocuk tacizleri ve ölümleri, savaşlarla yaşanan vahşet ve katliamlar, mültecilerin maruz kaldıkları insanlık dışı uygulamalar ve en son içimizi dağlayan, medyaya bomba gibi düşen “Çocuk Gelin” olayı…
Barış içinde birbirlerinin haklarına saygı duyarak yaşamak, milletlerarası savaşlara son vermek amacıyla Birleşmiş Milletler Teşkilatını ve İnsan Hakları Komisyonu’nu kurarak, 10 Aralık 1948’de “İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi” ne imza koyan; birbirleriyle ve kendi toplumlarıyla barış içinde yaşamayı kabul eden toplumlara ne oldu?
30 maddeden oluşan Türkiye Cumhuriyeti’nin 6 Nisan 1949’yılında imza attığı İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin önemli maddelerinden bazılarını hatırlayalım.
* Bütün insanlar hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar. Akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler.
* Herkes, ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasi veya diğer herhangi bir akide, milli veya içtimai menşe, servet, doğuş veya herhangi diğer bir fark gözetilmeksizin işbu Beyanname’de ilan olunan tekmil haklardan ve bütün hürriyetlerden istifade edebilir.
*Her kişinin fikir, vicdan ve din hürriyeti vardır. Bir suç işlemekten sanık herkes, savunması için kendisine gerekli bütün tertibatın sağlanmış bulunduğu açık bir yargılama ile kanunen suçlu olduğu tespit edilmedikçe masum sayılır.
* Hiç kimse kölelik ve kulluk altında yaşamaya zorlanamaz.
* Hiç kimseye insanlık dışı, haysiyet kırıcı cezalar uygulanamaz.
* Her insan eğitim hakkından yararlanabilir.
* Kanun önünde herkes eşittir ve farksız olarak kanunun eşit korumasından istifade hakkını haizdir. Herkesin bu beyanname’ye aykırı her türlü ayırt edici muamele ve kışkırtmaya karşı eşit korunma hakkı vardır.
* Hiç kimse keyfi olarak tutuklanamaz.
* Herkesin çalışma, işini serbestçe seçme, iyi şartlarda çalışma ve işsizlikten korunma hakkı vardır.
2019 verilerine göre dünyada 31 milyonu çocuk, 70 milyondan fazla insan zorla yerinden edildi. 25 milyondan fazla insan ülkesini terk edip başka bir ülkeye sığındı. 262 milyon çocuk en temel haklarından biri olan eğitim hakkına erişemiyor. 650 milyon kadın ve kız çocuğu 18 yaş altı evliliğe zorlanıyor ve her yıl 12 milyon kız çocuğu 18 yaşından küçükken cinsel tacize maruz kalıyor, evlendiriliyor. Artık kız çocuklarının yanı sıra erkek çocuklarımızda cinsel tacizden nasibini alıyor. İşçi çocuk sayısı 52 milyon ve bunların 10 da 7’si ağır ve tehlikeli işlerde çalışıyor.
Yıl 2022 ve 74 yıl sonra geldiğimiz noktada İnsan Hakları Günü’nü kutlamak mümkün değil. Ne yazık ki, insan haysiyetini, insanlara eşit haklarının tanınmasını; hürriyetin, adaletin ve dünya barışının temelli olmasını; insanlık vicdanını isyana sevk eden vahşiliklere engel olmayı beceremiyoruz.
Oysa ki, eşitlik, adalet ve özgürlük, şiddeti önler ve barışı sürdürür. Her ilerlemenin ve kurtuluşun anası hürriyettir. Kişisel hürriyetler kutsaldır. Konfüçyus “Soylu insan, hak ve adaleti her şeyden üstün tutar.” der.
Kızlarımızı okutalım, eğitelim ki soylu erkek ve kız çocukları yetiştirsinler.