KOMİK
Erdoğan’a moral anketi
Hepsini inandırıcı buluyor muyum?
Hayır, bir kısmının manipülasyon amaçlı olduğunu düşünüyorum.
Bazıların ise saraya çok yakın şirketler olduğunu bildiğim için önemsemiyorum.
Ancak en taraflısından en uçuğuna kadar hepsinin ortak bir sonucu var ki bunu kimse inkar edemiyor.
AKP oylarında çok ciddi bir erime var.
Bu erime şu anda AKP’nin “birinci parti olma” vasfını henüz elinden almış değil.
Ancak bu birincilik, Meclis’te salt çoğunluğu elde edemiyor; bu biiir.
İkincisi ise hiçbir projeksiyonda Erdoğan Cumhurbaşkanlığı seçimini kazanamıyor.
“Asla kazanamaz, yüzde yüz kaybetti” diyemem ama normal koşullarda yapılacak adil bir seçimde Erdoğan’ın bırakın birinci turu ikinci turda da seçilmesi artık çok zor.
Durumu saray ve çevresi de biliyor.
Erdoğan’ın konu hakkında ne kadar bilgisi olduğunu tahmin edemiyorum.
Çünkü son zamanlarda izlediğim Erdoğan’ın dünyadan kopuk bir hali olduğunu hissediyorum.
Bu nedenle partisindeki erimeyi bilmekle birlikte net sonucu algıladığını düşünmüyorum.
Bunun böyle olduğunu dün haber sitelerinde yayınlanan bir haberi okurken fark ettim.
Daha önce GENAR araştırma şirketinin yöneticiliğini yapan, şu sıralar AR-GE’den sorumlu AKP genel başkan yardımcılığını yürüten Mustafa Şen, Erdoğan’a bir araştırma sunmuş.
Araştırma “bugün seçim olsa” araştırması.
Ancak medyaya aktarılan bilgilerde diğer anketlerde olduğu gibi partilerin aldıkları oy oranları görünmüyor.
Belki Erdoğan’ın önündeki dosyada bu da vardır, bilemiyorum.
Medyaya tablo vermeyen Mustafa Şen partisinin oy oranında düşüş yaşandığını ancak son zamanlardaki yükselişle son rakamların tekrar yüzde 40’a dayandığını söylüyor.
Şen’e göre tekrar yükselme eğilimine giren AKP oyları yüzde 45-46’lara kadar çıkıyor.
AKP’nin AR-GE’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı, yüzde 50’ye uzanacak rakamın bulunması için öneriler sıralıyor ve “Enflasyonu biraz dizginlememiz, kontrol altına almamız lazım. Vatandaşımız bunun sebeplerini biliyor” dedikten sonra şunu söylüyor;
“Vatandaşımız çok sağduyulu meseleyi gayet iyi biliyor, bunun geçici olduğunu biliyor, bunu nasıl daha önce düşürdüysek şimdi de kontrol altına alacağımızı biliyor. Bizim biraz zamana ihtiyacımız var. Biz bunu kendi ödevimiz olarak yapmak zorundayız. İşte o zaman yüzde 45’leri görebiliriz.”
Mustafa Şen kendi alanında iyi bir uzman olabilir.
Ancak hazırladığı dosyanın tamamen Erdoğan’a moral vermek olduğunu sanıyorum.
Şen’e göre AKP’deki erimeye hayat pahalılığı, yüksek enflasyon, yüksek döviz fiyatları neden olmuş.
Bu durumda bir değişiklik yok tam tersine fiyatlar her gün artıyor, dövizdeki yükseliş tutulamıyor, hayat her geçen gün daha da zorlaşıyor.
Ama ne gariptir Şen’e göre bunlar AKP’nin oylarını azaltmış ama aynı nedenle şimdi oylar yükseliyor.
Çünkü vatandaş bu fiyat artışlarının nedenini biliyormuş ve AKP’ye güveniyormuş.
Erdoğan başka nedenlerle tekrar seçim kazanır mı bilemem ama gördüğüm kadarıyla panik halinde moral verebilmek için her çareyi deniyorlar artık.
Bİ SORALIM BAKALIM
Sınırlar kevgire dönmediyse, bu ne hal?
Türkiye’yi adeta işgal eden sığınmacılar konusunda hayli zamandır konuşmuyordu Hulusi Akar.
Hafta sonunda yanına gazetecileri alarak sarp dağlardaki sınır boylarına gitti Milli Savunma Bakanı.
Ama Erdoğan gibi “seçmece işi” yapmamış gazetecileri davet ederken.
İktidara göbekten bağlı olanlarla birlikte eleştiren, soru soran, merak eden gazetecileri de davet etmiş bu geziye.
Ben de Sözcü’den Deniz Zeyrek’in haberini okurken öğrendim bunu.
Milli Savunma Bakanı, “Sınırlar kevgire döndü!” söyleminden çok rahatsızmış.
Akar, “Oysa hudutlarımızda çok ileri teknolojiler kullanılıyor” demiş.
Sonra da şöyle devam etmiş; “Hudutların korunmasını milli bir mesele olarak görüyoruz. Bunun polemik konusu yapılmaması lazım. Sadece hudut değil, savunma ve güvenlik millî bir konudur ve bunun günlük politikanın dışında tutulmasının önemli olduğunu değerlendiriyoruz.”
Yazıyı okuyunca
şunu düşündüm: Hulusi Akar sınırların kevgire dönmediğini söylüyor ama peki resmi koruma altında olanların dışında ülkemizde yaşadığı belirlenen ve tahmini sayısı 3 milyonu bulan onca insan nereden girmiş olabilir.
Akar, Mehmetçiğe toz kondurmak istemiyor ve bunu anlıyoruz ama o zaman milyonlarca insanın Türkiye’ye nasıl girdiğini de söylemeli değil mi?
HOŞUMA GİDEN ŞEYLER
Bazen bu görüntüleri kıskanıyorum
Pazartesi günü Rusya’da çok büyük bir bayram kutlaması vardı.
Rusya 9 Mayıs’ta 2’nci Dünya Savaşı’nın bitişini Zafer Günü olarak kutluyor.
Törenler her yıl dijital saat ayarındaki gibi saat tam 10.00’da başlıyor.
Kızıl Meydan’daki törende Rus askerlerinin muhteşem geçit töreni yapılıyor.
Geçmiş yıllarda bizim 30 Ağustos Zafer Bayramı ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenleri de böyle yapılırdı.
Aynı şekilde 23 Nisan ve 19 Mayıs törenlerinde de müthiş bir coşku yaşanırdı.
Sonra AKP geldi iktidara.
Yanına aldıkları eski solculardan devşirme yeni liberal aydınların da teşvikiyle “Böyle törenlere ne gerek var, bayramları halk kutlar” diyerek o coşkuyu yok ettiler.
Gerçi duyarlı vatandaşlar bu bayramları yine coşku ile kutlamaya çabalıyor ama yetersiz.
Rusya’daki töreni görünce gözümün önüne eski milli bayramlar geldi.
“Keşke şu saçma sapan tavsiyelere uyup da milli bayramlarımızı mahvetmeseydik” diyorum kendi kendime.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Erdoğan Kiev’i neden ziyaret etmiyor?
Dikkat ediyor musunuz, savaş olmasına rağmen pek çok dünya ülkesi lideri Ukrayna’nın başkenti Kiev’e gitti.
Liderler Zelenski ile görüştüler, sokağa çıktılar, halkla da konuştular.
Dünya lideri olmak bir anlamda böyle bir şey.
Eğer kararlı bir tavır alabiliyorlarsa bunu korkmadan da gösterir dünya liderleri. Kimler kimler gitmedi Kiev’e.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gutteres, yanında Bulgaristan Başbakanı olduğu halde Kiev’i ziyaret etti.
Ziyaret sırasında Rusya’nın bombardımanı devam ediyordu.
Polonya, Çek Cumhuriyeti ve Slovenya başbakanları Ukrayna’ya destek için bu ülkeyi ziyaret ettiler.
Avusturya Başbakanı Nehammer da bu ülkeyi ziyaret etti.
Almanya Cumhurbaşkanı yerine Almanya Meclis Başkanı, Kiev’e gitti.
Amerika Başkanı Biden; Polonya sınırına kadar geldi, kendi Kiev’e gitmedi gerçi buna karşı eşi bombalara aldırmadan Kiev’e girdi. En son Kanada Başbakanı Justin Trudeau ziyaret etti bu ülkeyi.
Her fırsatta bir dünya lideri olarak sunulan Erdoğan, üstelik savaş sırasında ciddi silah satışı yapılan Ukrayna’ya gitmeyi neden hiç düşünmedi acaba?
Dünya lideri olduğunu kanıtlamak için bu ülkeye gitmesi iyi olmaz mı?
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Konut müjdesi halka değil müteahhitlere
Saray medyasının pazartesi günkü manşetlerinde her zaman olduğu gibi “Bakanlar Kurulu kararları heyecanla bekleniyor” başlıkları vardı.
Ne zamandan beri her bakanlar kurulu öncesi beklenti yükseltiliyor.
Ancak ne gariptir ki açıklanan kararlar ile saray medyasının müjde beklentileri aynı çıkmıyor.
Örneğin bayram tatili konusunda böyle yaptılar fos çıktı, emekli ikramiyelerine güzel bir zam yapılacağı beklentisi yarattılar fos çıktı, bu kez de EYT ile ilgili beklenti yarattılar o da fos çıktı.
Bu hafta çıkan müjde ise tıpkı pandeminin ilk başladığı hafta açıklanan “ucuz konut kredisi” oldu.
Zaten saray ne zaman başı sıkışsa hemen “ucuz konut kredisi” formülü atıyor ortaya.
Ancak vatandaşa diye sunulan müjdeler aslında müteahhitler için müjde olmaktan başka bir şey ifade etmiyor.
Erdoğan’ın açıkladığı konut müjdesi yeni iş alanları ve istihdam yaratmaya yönelik değil.
AKP’li müteahhitler, “Faiz sebep, enflasyon sonuç” ısrarından bu yana çöküşe geçen ekonominin mağdurları oldular.
Hızla artan enflasyon ve hayat pahalılığı doğal olarak konut alımlarını vurdu.
Üstelik düşecek derken faizlerin tam tersine astronomik hale gelmesi yüzünden ev satışları da bıçak gibi kesilmişti.
Şimdi güya ucuz kredi adı altında aylık 0.99 ile yıllık 16’ya gelecek faizle ev satışlarını canlandırmak ve müteahhitlerin batmasını önlemeye çalışıyorlar.
Tutar mı?
Zor biraz, çünkü müjde açıklanır açıklanmaz ev fiyatları da arttı.
YOUTUBE GÜNLÜĞÜ
Sizlerin desteği ile her gün biraz daha gelişen YouTube yayınımda bugün Erdoğan ve çevresinin seçimi neden ve nasıl kazanacaklarına inandıklarını anlatıyorum. Kaçırmayın derim.
https://twitter.com/can_atakli_