‘FETÖ’ EMNİYETE mi SALDIRDI?..

‘FETÖ’ EMNİYETE mi SALDIRDI?..

Gaziantep son yıllarda yalnızca radikal dinci örgütlerin değil, PKK’nın da devinim içinde olduğu kentlerden biri haline geldi...

Unutmayınız ki; PKK’nın henüz kurulmadığı dönemlerde, yani örgütün “APO’cular” adı altında, Güneydoğu’da muhalif örgütlere savaş açtığı 1980 öncesinde, Abdullah Öcalan’ın yaşadığı yerlerden biri de Antep’teki Hoşgör Mahallesi’ydi...

PKK, terör olaylarının iyice artmasının ardından Güneydoğu’dan büyük oranda göç alan Antep’te önemli ölçüde taban bulsa da, asıl konumuz bu örgütün faaliyetleri değil...

Gaziantep’i son yıllarda adeta lojistik üs haline getiren IŞİD’i mercek altına almadan önce, Hizbullah’tan El Kaide’ye uzanan şaşırtıcı radikal örgütlenmelerin geçmişine de dikkat çekmek gerekiyor... Bugünlerde Antep’i adeta teslim alan tehdit ancak öyle anlaşılabilir.

Örneğin, Hizbullah lideri Hüseyin Velioğlu’nun 17 Ocak 2000’de, İstanbul Beykoz’da öldürülmesinin ardından başlatılan operasyonların en önemli merkezlerinden biri de Gaziantep’ti...

Örgütün Urfa ve Mardin’den sonraki en büyük cephaneliği de orada ortaya çıkartılmıştı... 10 Şubat 2000’de, Hizbullah’ın Gaziantep “askeri kanat” sorumlusu Sadık Arslan’ın nikahsız yaşadığı eşi Adile Çiçek’e ait Emek Mahallesi’ndeki villa ve çevresinde yapılan kazılarda ortaya çıkartılan cephaneliğin boyutları ürkütücüydü:

“120 Kaleşnikof tüfek, 28 RPG - 7 roketatar, 64 tabanca, 2 uzun namlulu mavzer tüfek, 1 Kanas marka suikast silahı, 1 pompalı tüfek, 1 G1 piyade tüfeği, 1 G3 piyade tüfeği, 1 Fors Sait marka otomatik tüfek, 1 mat marka tüfek, 3 uzi marka tabanca, 48 RPG - 7 roket, 7 bomba atar tabanca ve 200’den fazla el bombası ile çok sayıda değişik mühimmat.”

Aynı dönemde başlatılan büyük Hizbullah operasyonunda kentte 90 kişi gözaltına alınırken, 40’ı tutuklanmıştı. Hizbullah’ın Antep’te katlederek toprağa gömdüğü kurbanların cesetleri de iş makinalarıyla çıkartılabilmişti...

ANKARA’dan SARSICI İPUCU!..

Diyeceksiniz ki, Hizbullah liderinin öldürülmesinin ardından Antep’te de büyük darbe alan örgütün tabanına ne oldu?..

Hemen hemen her şehirde olduğu gibi Antep’te de Hizbullah tabanı El Kaide saflarına katıldı...

Ve ne ilginçtir ki, Antep, Hizbullah deneyiminden sonra El Kaide için de en etkili örgütlenme ve eylem alanı haline getirildi...

Örneğin 24 Ocak 2008’de, El Kaide’ye ait hücre evine yönelik operasyonda 1 polis şehit oldu, 7 polis ve 1 vatandaş yaralandı. Operasyonda 4 terörist öldürülürken, 19 kişi de gözaltına alındı.

El Kaide’nin kentteki etkinliğini anlatırken, örgütün 2008’deki bu operasyonda hücre evini kuşatan polislerle tam 12 saat süreyle çatışabildiğini söylemek yeterli olur sanıyoruz...

15 Ocak 2010 günü, Ankara’nın Bağlum beldesindeki üç ayrı hücre evine düzenlenen operasyonlarda cep telefonlu bomba düzeneğiyle yakalanan 29 militanın verdiği bilgilerde de ne ilginçtir ki Antep geçiyordu...

Buna göre “Muzaffer Tarikatı” ve “Zafer Alayı” diye de tanımlanan “Taifetul Mansura” adlı El Kaide birliği, Gaziantep’te de çok etkili hücreler oluşturmuştu!

İşte örgüt 2008’den itibaren kenti lojistik ve geçiş alanı olarak da kullanarak, Türkiye- Irak arasında militan devşirme faaliyetlerini yürütürken, Antep’te çok sayıda eylem de yaptı... Ta ki örgütün bölgedeki beyin takımı etkisiz hale getirilene kadar...

İNTİHAR HÜCRELERİ PUSUDA!..

Peki, El Kaide’nin Antep hücrelerine ne oldu?.. Tahmin ettiğiniz gibi örgüt bu kez IŞİD kılığında devletin karşısına dikildi ve dehşet verici katliamlar yaptı...

10 Ekim 2014’te, IŞİD’in Kobani’ye yönelik saldırılarını protesto etmek bahanesiyle toplanan grup ile karşıt görüşlüler arasında yaşanan silahlı çatışmada 4 kişinin ölmesi IŞİD’in bölgedeki potansiyeli hakkına ürkütücü ipuçları da veriyordu...

Ancak örgütün kentte ne kadar tehlikeli hücreler oluşturduğu daha sonraları ortaya çıktı;

1 Mayıs 2016’da, Emniyet Müdürlüğü’ne otomatik silahlarla ateş açan teröristler, polislerin karşılık vermesinin ardından kaçarken, bir araçtaki bomba infilak ettirildi. Saldırıda 2 polis şehit olurken, intihar saldırısını gerçekleştiren teröristin IŞİD üyesi İsmail Güneş olduğu belirlendi.

Gaziantep kent merkezinde 19 Mayıs 2016 günü yaşanan büyük bir patlama ve ardından çıkan çatışmada IŞID’in “Gaziantep emiri” Yunus Durmaz üzerindeki bombayı patlatınca parçalanarak öldü...

20 Ağustos 2016’da, sokakta yapılan bir düğüne intihar saldırısı düzenleyen örgüt çoğu çocuk 51 kişiyi katledince IŞİD kuşatma altına alındı...

16 Ekim 2016’da yine merkezdeki bir hücre evine düzenlenen operasyonda, IŞİD’in “beyin takımından” olduğu açıklanan Mehmet Kadir Cabel intihar saldırısında yaşamını yitirdi...

KİMİN ‘TERÖRİST’i BU ZAVALLI?..

Gelelim son olaya... Antep’te önceki gün gerçekleşen silahlı saldırının hedefi Emniyet Müdürlüğü binasıydı... Binaya girmek isteyen Müslüm Kasar adlı saldırgan öldürülürken, “IŞİD” kuşkusu da öne çıkmıştı...

Ancak Adalet Bakanı Bekir Bozdağ’ın “A Haber”in canlı yayınında söyledikleri, devletin yalnızca IŞİD ve PKK’dan kuşkulanmadığını da gösteriyordu... Bozdağ, Emniyet Müdürlüğüne yönelik saldırıyla ilgili soruyu şöyle yanıtlamıştı:

“Terör örgütleri, vardiya usulü çalışıyor. Bakıyorsunuz bir eylemi DEAŞ (IŞİD) , sonrasındaki eylemi PKK işliyor... Terör örgütleri uluslararası güçlerin taşeronluğunu yapıyor. Gaziantep’teki çatışma, izleri itibariyle bir örgütü işaret ediyor ama henüz şu örgüt diyemiyoruz. Elde veriler var, İçişleri Bakanımızdan aldığım bilgiler var. Kamuoyu ile paylaşacaklar... FETÖ,DEAŞ ya da PKK... Bu örgütlerden bir tanesi...”

Antep’teki saldırıyı düzenleyen şahsın “akli dengesinin bozuk olduğu, silahının da kurusıkıdan” dönüştürüldüğü iddiaları var!.. Yetkililer, şahsın “terör örgütlerince kullanılmış” olabileceğini de değerlendiriyor...

O halde ne dersiniz; ülkenin Adalet Bakanı’nın söylediklerine bakılırsa, FETÖ, silahlı militanlarını harekete mi geçirmiş oldu yani?.. Hele de Karlov suikastında “FETÖ” iddiaları ortada dururken gerçekten çok vahim!..


https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac