Çağdaş Gazeteciler Derneği Başkanı Kıvanç El, toplumsal destek alınsaydı dezenformasyon yasasının iptal edileceğini düşündüğünü söyleyerek, "Topluma yine aynı çağrı yapıyoruz, bu sadece gazeteciliğin susturulması değil. Gazeteciler susar, susturulur, tutuklanır, öldürülür. Uğur Mumcu da öldürüldü ama burada toplum kaybeder" diye konuştu.
Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Genel Başkanı Kıvanç El ve Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş panel hakkında ANKA Haber Ajansı’na konuştu.
"Türkiye'de gazetecilik öldü mü" tartışmasının hep yapıldığını belirten Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Kıvanç El, bu panelde gazeteciliğin ölüp ölmediğini tartışacaklarını söyledi. El, temel tezlerinin “gazetecilik ölmez” üzerine olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
"Gazetecilik Türkiye'de ciddi bir saldırı ve tehdit altında, aynı zamanda büyük problemleri var. Buradan bu problemlerin failleri farklı farklı. Birinci fail hükümet ve siyaset. Burada birinci sorumluluğu iktidara veriyoruz ama biraz da muhalefeti de sorumlu tutuyoruz ancak iktidarın sorumluluğu farklı. İkinci sorumlu olarak biraz biz gazetecileri görüyoruz. Gazeteciliğin içerisinde dayanışma ruhunun kaybolması örgütlenememe, gazetecilerin örgütlenmeye değil de örgütlenmemeyi teşvik etmesi ciddi problemlerden biri. Üçüncü olarak aslında tüm toplumu görüyoruz. Bunun sebebi de biz haberi yaparken haberi kendi keyfimize ‘hoşumuza gittiği için’ yapmıyoruz. Halk, kamuoyu bilgilensin ‘ey halk böyle bir durum var bilginiz olsun’ diye yapıyoruz. Ama gazeteciler yargılanırken, susturulurken, tehdit edilirken ‘bizim haber hakkı olsun’ diye çalıştığımız halktan yeterli desteği göremiyoruz."
“Eğer toplumsal destek alsaydık dezenformasyon yasanın iptal olacağını düşünüyordum”
Gazetecilerin kamuoyundan destek alamamasına yönelik dezenformasyon yasasını örnek gösteren El, “Dezenformasyon yasasında gazetecilik örgütleri ciddi bir mücadele verdi ama sadece gazetecilik problemiymiş gibi algılandı. Sanki sadece bizim derdimiz de biz gidiyoruz Anayasa Mahkemesi önünde bağırıp çağırıyoruz gibi algılandı. Aslında biz kamuoyunun bilgi sahibi olabilmesi için orada mücadele ettik ve başaramadık. Eğer ki toplumsal bir destek alsaydık o yasanın iptal olacağını düşünüyordum” dedi. El, benzer konuların yeniden gündeme geleceğini vurgulayarak şunları söyledi:
“Siber Güvenlik Yasası içerisindeki maddelere göre kimlik bilgilerini haber yapanlar belki de gözaltına alınacak, yargılanacak. Etki ajanlığı deniliyor, bu sadece gazetecilik değil sivil toplumu da tehdit ediyor. Tüm topluma yine aynı çağrı yapıyoruz, bu sadece gazeteciliğin susturulması değil. Gazeteciler susar, susturulur, tutuklanır, öldürülür. Uğur Mumcu da öldürüldü ama burada toplum kaybeder. Biz de biraz bunu tartışacağız.”
"Toplum haber alma hakkına sahip çıkmadığı için gazetecilik bu noktaya geldi"
Türkiye Gazeteciler Sendikası Genel Başkanı Gökhan Durmuş da Uğur Mumcu katledileli 32 yıl olduğunu hatırlatarak, "Hala faili kim bunu tartışıyoruz, hala asıl sorumlular kim bilmiyoruz. Bu katliamın iznini verenler hala ortaya çıkmış değil. Türkiye tarihi maalesef faili meçhul gazeteci cinayetleriyle dolu." dedi.
Türkiye'de basının hiçbir dönem rahat ve refah içerisinde olmadığını, her zaman baskı altında bulunduğunu belirten Durmuş, "1990'lardan önce ağırlıkla gazeteciler katlediliyorlardı. Özellikle AKP iktidarından sonra hapsedilmeye başlandı. AKP iktidarı sadece gazeteciliği hapsetmekle kalmadı aynı zamanda gazeteciliğin biçimini değiştirdi. Biz bugün gazetecilik yapılıyor mu, can çekişen bu gazetecilik ikliminde nasıl bir yol bulacağız biraz bunun üzerine bir tartışma yürüteceğiz. Bir taraftan biz gazetecilerin mesleğimize yeteri kadar sahip çıkmadığımızı düşünüyorum. En önemlisi de toplum haber alma hakkına sahip çıkmadığı için gazeteciliğin bu noktaya geldiğini düşünüyorum. Biraz bunların üzerine bir tartışma yürüteceğiz, karşılıklı fikir alışverişleriyle bir panel gerçekleştirmeyi düşünüyoruz.”