Sağlık

GENİTAL SİĞİLLERE DİKKAT!

Op.Dr.Tayfun Budak
Üroloji Uzmanı


Condyloma Accuminata (KONDİLOM) Nedir?

Özellikle genital bölgede yerleşen siğillere verilen isimdir.

Vücudun Hangi Bölümlerinde Görülür?

En çok dış genital bölge derisinde, anüs çevresinde ve içerisinde, vajina içerisinde, rahim ağzında, idrar borusunun içerisinde, mesanede, skrotumda (testis derisi), ağız içerisinde (dudak, yanak, boğaz) görülebilirler.

Görünümü Nasıldır?

Değişik şekil ve görünümle karşımıza çıkabilmekle birlikte aslında çoğunlukla karnabahar biçimindedirler. Genellikle yumuşak, deri renginde, kahverengi, pembe veya grimsi, nemli görünümlüdürler.

Bazen bir topluiğne başı kadar ufak ve üzerleri nisbeten düz de olabilir. Bazen 5-10 cm. hatta daha da büyük çaplarda olup nadiren bütün bir genital bölgeyi hiç sağlam doku kalmayacak kadar geniş bir şekilde kaplayabilirler. Bazen genital bölgenin tek bir bölümünde bazen de birkaç bölümünde birden değişik büyüklüklerde bulunabilirler.

Ağrılı olmayıp bazen kaşıntı hissi verebilmektedirler. Genital temizlik, bakım veya traş sırasında, cinsel münasebet esnasında zedelenerek kolayca kanayabilirler. Aşağıda birkaç değişik tipi örnek olarak gösterilmektedir.

Sebebi ve Etkeni Nedir?

“Human Papilloma Virus (HPV)” adlı bir virüs bu hastalığın sebebidir. Günümüzde artık bu virüsün 100’den fazla alt tipi olduğu belirlenmiştir. Hastalığa en fazla sebep olan tiplerinin ise HPV-6 ve HPV-11 olduğu anlaşılmıştır. HPV-6 ve HPV-11’in anogenital kanser için düşük risk taşıdığı düşünülmekle birlikte, HPV-16 ve HPV-18 gibi bazı tiplerinin ise yüksek risk oluşturduğu belirlenmiştir.

Nasıl Bulaşır?

En sık olarak cinsel temas yolu ile bulaştığı bilinmektedir. Deriden deriye temas sırasında virüs vücuda derinin zayıf olduğu bir noktadan girmektedir. Tam bir cinsel ilişki olması gerekmemektedir. Sürtünme yoluyla bir münasebet veya oral seks ile de bulaşma gerçekleşebilmektedir. Kuluçka süresinin birkaç hafta ile 8-9 ay kadar sürebildiği bildirilmektedir. Virüsün bazen yıllarca hiçbir bulgu vermeden vücutta kalabildiği de bilinmektedir yani virüs vücuda girdiği noktadan derinin alt tabakalarına doğru ilerleyerek orada sessiz bir şekilde uzun yıllar boyunca kalabilir. Netice olarak, aslında virüsün bulaştığı herkeste kondilom oluşmayabilir ve bu bireyler etrafa, cinsel münasebette bulundukları insanlara virüs saçan birer taşıyıcı haline gelebilirler. Bunların yanısıra kondilomun ortaya çıktığı bireylerin %60-90’ının partnerinde de virüsün bulunduğunu belirtmek gerekir. Sonuçta virüsün bulaştığı kişilerin %30 kadarında siğil görülür, geriye kalan %70 populasyon ise virüsü taşıyan ancak siğil çıkmamış olan taşıyıcı gruptur.

Bunlara ek olarak HPV taşıyan bir kişiyle ilişkide bulunmanın da mutlaka HPV’ün kapılacağı ve bulaşmanın gerçekleşeceği anlamına gelmediğinin altı çizilmelidir. Zira burada kişinin bağışıklık sistemi çok büyük önem taşımakta olup bazı kişilerde bağışıklık sisteminin virüsle çok daha başarılı bir şekilde mücadele edebildiği ve virüsü ortadan kaldırabildiği de bilinmektedir.

En Sık Kimlerde Görülür?

Seksüel aktif çağda bulunan kadın-erkek herkeste oldukça yaygın olarak gözlenebildiği bilinmektedir. Yeni doğan bebeklerin boğazında ve solunum yollarında da görülebilmektedir. Bu tip bir bulaşmanın annenin virüsle enfekte doğum kanalı yolu ile gerçekleştiği düşünülmektedir. Tüm genital enfeksiyonlar arasında HPV enfeksiyonlarının görülme sıklığı her geçen gün artmakta olup gonore (bel soğukluğu) ve klamidya enfeksiyonlarından sonra 3. sırada yer almaktadır.

Hastalığın Oluşumunda Rolü Olan Risk Faktörleri Nelerdir?

*Çok partnerli seks,
*Seks hayatının erken yaşta başlaması,
*Hamilelik,
*Aynı zamanda seksüel yolla geçen başka bir hastalığın da ek olarak aynı şahısta bulunuyor olması (klamidya enfeksiyonu gibi),
*Stres,
*Bağışıklık sistemini baskılayan bir başka durumun daha aynı şahısta olması (kanser tedavisi, AIDS, organ nakil süreci gibi), veya aynı zamanda bir başka viral hastalığın daha aynı şahısta olması (herpes gibi),
*Tütün ve Alkol kullanımı, oldukça etkilidir.
*Genital bölge traşı sırasında mevcut bir lezyonun komşu bölgelere yaygınlaştırılma riski bulunmaktadır. Bu nedenle jiletle traş yerine diğer tahriş etmeyen metotlarla tüylerden arınma tavsiye edilmektedir (tüy dökücü krem, elektrikli traş makinası gibi).

Hastalığın Tanısı Nasıl Konur?

Tanı, son derece tipik olan kondilomların çıplak gözle görülmesiyle kolayca konulabilir. Tanıyı kolaylaştırmak için kullanılacak bir lup gözlük veya büyüteç, çıplak gözle görülemeyecek kadar küçük olan odakların da tespitini kolaylaştırır.

Kadınlarda kondilom gözlenmese de HPV’ün neden olduğu rahim ağzındaki değişimler, rutin olarak yapılan PAP Smear testlerinde saptanabilir. PAP Smear’da HPV’e bağlı olduğu düşünülen doku değişiklikleri saptanacak olursa alınmış olan aynı materyalin içinde HPV’e ait DNA incelemeleri yapılarak HPV varlığı ve hangi tip HPV bulunduğu saptanabilir.

Erkeklerde ise görülebilen bir kondilom veya benzeri lezyon yoksa HPV’ün saptanması mümkün olamamaktadır. Erkeklerde bu virüsün taşıyıcılığını saptayabilecek bir test bulunmamaktadır.

HPV, kan dolaşımına geçmediğinden ne kadınlarda ne de erkeklerde kanda bu virüsün varlığını saptamak da maalesef mümkün olamamaktadır.

Condyloma Accuminata Tedavisi Nasıldır?

*Üzerlerine İlaç Sürme Yoluyla Tedavi: Bunlar “siğili yok etmeyi amaçlayan ve sürülebilen asit içerikli ilaçlar” ve “bağışıklık sistemini güçlendirerek tedaviyi amaçlayan sürülebilir ilaçlar”dır. İki grup ilaç da penis derisi gibi hassas ciltli bölgede maalesef kızarıklık, kaşıntı ve deride tahrişe neden olabilmektedirler, bu nedenle kullanımlarında çok dikkatli olunmalı ve doktorun tarif ettiği şekilde özenle sürülmelidirler.

*Cerrahi Olarak Çıkarma Yöntemiyle Tedavi: Geleneksel cerrahi metotla çıkarma yöntemi ancak çok büyük olan siğillerde uygulanır zira oluşturduğu doku hasarı ve bıraktığı iz çok fazla olmaktadır.

*Dondurma Suretiyle Tedavi (Cryotherapy-Kriyoterapi): Sıvı nitrojen kullanılan özel cihazlarla püskürtme yoluyla direkt olarak kondilomların üzerine tatbik edilen bir metottur. Genellikle öncesinde lokal bir anestezi de gerektirmez.

*Elektrokoterizasyon ile Tedavi: Bir elektrokoter cihazı ile kondilomların yakılarak imhasıdır. Yeterli imhanın yapıldığından emin olunduğu müddetçe günümüzde bu metodun en etkin ve en ucuz işlem olduğu söylenebilir.

Tek seansta bütün odakların imha edilmesi mümkündür. Özellikle dış genital organlar dediğimiz, genital bölgenin dışarıdan görülebilen bölümlerinde oluşmuş kondilomların imhası için ideal bir yoldur. Öncesinde lokal anestezi gerekmektedir.

Lokal anestezi, işlemden 5-10 dakika kadar önce işlemin yapılacağı bölgeye anestezik etkili bir krem sürülerek yapılabilir. Ya da işlemden hemen önce lezyonların dibine çok ince bir enjektör ile anestezik maddenin enjekte edilmesi ile sağlanabilir.

Neredeyse yok denecek kadar az acı duyulur, hatta duyulmaz bile. Uygulama kolay ve hızlı olmakta, iyileşme süreci çok uzun zaman almamaktadır. Genellikle 7-10 gün içerisinde ciltte oluşan koter defektleri başarıyla kapanmaktadır.

*Laser ile Tedavi: Yine özel bir cihaz ile yapılan oldukça etkili bir yakma işlemidir. Etkinliği yüksek ve güvenli, uygulaması kolay ve çabuktur ancak pahalı bir metottur. Uygulama öncesi anestezi gerektirir.