GÖÇMEN İŞGALİ, RANT KUŞKUSU!..
Üstelik "Arap Baharı" tezgahının iç savaş çıkmazında en büyük darbeyi alan Türkiye'yi, göçmen ya da sığınmacı adı altında yaklaşık on yıldır hem sosyal, hem siyasal, hem de ekonomik açıdan çöküşe sürükleyen bir mesele var ki, memleketin son yıllarda yaşadığı başka çıkmazları da tetiklemekten öteye gitmiyor...
Hatay'dan Mardin'e kadar; her birinde en az 500 bin Suriyeli sığınmacının yaşadığı kentlerde, bir yandan demografik yapı sarsılıyor, diğer yandan kentlerin zaten içinde bocaladığı devasa çelişkiler büyüyor...
Örneğin; artan nüfus yoğunluğunda sağlık-eğitim-altyapı-güvenlik sistemi darbeleniyor, konut sorunu büyüyor, ucuz iş gücü istihdam sorununu artırıyor ve bir yandan da farklı bir kültürün dayattığı çarpıklıklar Türkiye'nin Güneydoğu'sundan Akdeniz'e ve ülkenin en büyük metropollerine kadar, büyük dertleri tetiklemeye devam ediyor...
Bir de düzensiz göçmenler..
Gelelim Türkiye'ye ekonomik darbe de vuran en büyük çarpıklığa...
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her fırsatta, Türkiye'nin yurt içindeki 4 milyon Suriyelinin yanı sıra, sınırın ötesinde de 4 milyon Suriyeliye baktığını açıklıyor...
Ancak dünya ülkelerinin büyük bölümünün sırtını döndüğü sığınmacı akınına müdahaleyi böbürlenerek anlatan iktidar, bir yandan da "düzensiz göçmen" sorunuyla boğuşuyor ki, (Suriye'den yaşanan göç kadar tehlikeli) olan bu çelişki ısrarla gözardı ediliyor...
İşte İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun önceki gün açıkladığı rakamlar da ürkütücü;
Türkiye genelinde yakalanan düzensiz göçmen sayısı 2019 yılında 454 bini aşmış...
Bu sayı 2020 yılında (Korona nedeniyle) 122 bin 302'ye düşmüş...
2021 yılında ise (24 Mart itibarıyla) 22 bin 115 düzensiz göçmen yakalanmış...
Düzensiz göçmenlerden yakınırken, Avrupa Birliği'nin (AB) dış sınırlarından sorumlu kurumu Frontex'e de değinen Soylu,
"Avrupa'yı buradan tekrar uyarmak istiyoruz, bu Frontex teşkilatı, tarihinizdeki sömürü davranışının bir başkası olarak, kara leke olarak tarihinize nakşedilmiştir" diyerek, bu teşkilatın kapatılmasını da istemiş...
İnisiyatif Suriye derneklerinde...
Peki, göçmen meselesinin kışkırtılmasında tek suçlu Frontex mi?..
Bu organizasyonu oluşturan AB ülkeleri, Türkiye'de göçmenler üzerinden başka ne numaralar çeviriyor acaba?..
Bu soruya yanıt vermek için sığınmacı meselesi üzerinden faaliyet gösteren Avrupa ülkelerinin Güneydoğu ve Akdeniz bölgelerinde kurduğu derneklere dikkat çekmek gerekiyor...
2016 yılında Türkiye'de Suriyeli mültecilere yardım eden 42 ulusal ve 14 uluslararası STK bulunurken, bu sayının 2021'de 100'ü aştığı tahmin ediliyor...
Sığınmacı işgalindeki Urfa'da; Muhacir ve Ensar Derneği, Merhametli İnsanlar Derneği, Şam Yetim Derneği, Suriyeli Alimler Derneği, Atta Derneği, Mekke-i Mükerreme Dini İlimler Derneği, Horizon Derneği, Rızık ve Suriyeli Diş Hekimleri Derneği gibi onlarca Suriyeli sivil toplum kuruluşu faaliyet gösteriyor...
Urfa, Kilis, Antep, Maraş, Hatay, Osmaniye, Adıyaman, Adana ve Mersin gibi kentlerde, aynı zamanda, "Danimarka Mülteci Konseyi"nin yanısıra; İrlanda, Amerika, Belçika, Fransa, Almanya, İngiltere ve Hollanda gibi ülkelerin Suriyeli sığınmacılara sözde "yardım" için kurduğu onlarca dernek de faaliyet gösteriyor...
Urfa'da neler oluyor?..
Faaliyetleri incelendiğinde, yabancı derneklerin asıl amaçlarının ülkelerini mültecilerden soyutlamak olduğu anlaşılıyor...
Yani, "Avrupa'ya göç ederek bize sorun yaşatmayın, size yardım edelim Türkiye'de kalın" diye özetlenebilecek bir strateji,
sığınmacıların "iş" olanaklarına kavuşturulması adı altında, vatandaşlığa alınmasına hizmet ediyor...
Örneğin; Urfa gibi kentlerde yabancı dernekler, valilikler-belediyeler, halk eğitim merkezleri ve İş Kurumu'nun olanaklarını da kullanarak çalışıyor...
Bölge insanının tepkisini çekmemek için şart koşulan "yüzde 50 Türkler-yüzde 50 Suriyelilerin istidamı" kuralına pek uyulmuyor, tüm bu faaliyetlerin Suriyelilerin denetimine bırakılması ise dikkat çekiyor!!!
Örneğin 2014'te Suriyeliler tarafından Urfa'da kurulan "Rızık İstihdam Ofisi"nin bu şehirdeki genel merkezi Katar RAF Vakfı, İstanbul şubesi Katar Silatech Uluslararası Derneği, Gaziantep şubesi de "Hope Foundation" tarafından destekleniyor...
Üstelik Urfa ve çevresinde lüks-şatafat içerisinde çalışan bazı derneklere Avrupa'dan akıtılan milyonlarca Euro'luk kaynağın nerelere harcandığı konusunda da büyük kuşkular bulunuyor!..
Velhasıl; Avrupa ülkeleri, aslında mültecilerin Avrupa'ya göçünü engelleyerek, tüm yükü ve kargaşayı Türkiye'nin üzerine yıkmaya çalışıyor...
Peki; devlet, Suriye meselesine 50 ile 80 milyar dolar arasında harcamışken, AB ülkelerinin, sınır kentlerini göstermelik yardımlar ve rant başıboşluğuyla adeta taşıyıcı anne (!) olarak kullanması hangi sinsi plana hizmet ediyor?..
Evet; İçişleri Bakanı Soylu, "göçü, Türkiye'nin gelecek vizyonunda itici bir güç haline getirmeyi" istese de, iktidarın göçmen-sığınmacı sorunundaki çarpık bakışına İstanbul bağımsız milletvekili Ümit Özdağ şöyle yanıt vermiş;
"Suriyelilerin Suriye'ye geri dönüşünü hedeflemeyen bir göç politikası, Türkiye'yi ancak uçuruma sürükleyen bir itici güç olur. Buna izin vermeyeceğiz."
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac