SONER YALÇIN AÇIKLADI: 'FUAT AVNİ ASLINDA RAUF ATİLLA POLAT'TIR'

İşte Usta Gazeteci, Araştırmacı ve Yazar Soner Yalçın'ın, ODA TV ve Sözcü Gazetesinde yayımlanan 'Barlaslar konuşmalı' başlıklı o ilgi çekici yazısı;


BARLAS'LAR KONUŞMALI


Bu köşede ne zaman “Fenerbahçe” ya da “Aziz Yıldırım” adı geçse kimi okuyucu mektup yazıyor/mail atıyor, “Siz zaten Fenerbahçelisiniz!”
Niye bu tür benzer tavır içine giriyorlar?
Aslında “hastalığın” sebebini teşhis ediyorum…
Anlayış aynı; taraftargirlik!
Gazeteciliği öyle bellemişler; öyle öğrenmişler, öyle görmüşler/tanımışlar:
- “Gazeteci dediğin taraf tutar!”
- “Gazeteci dediğin yandaşlık yapar!”
Başka türlüsünü unutmuşlar. Ne yazık…
Gazeteci kuşkusuz futbolu seviyorsa takım tutar.
Ancak…
Gazeteci mesleğini yaparken sadece hakikatin yanında durur. Tüm kimliklerini unutur; sadece gerçeği yazar. Başka türlüsü, gazeteciliğin konusu olmaz/olamaz/olmamalıdır.
Bu nedenle… Gazeteciyi sadece hakikatin terazinde tartarsınız; doğru mu yazıyor, yalan mı yazıyor?
Diğer türlüsü… Yandaşlık yapanlar iktidarla var olur, iktidarla yok olup gider.
Kimi ise medya patronuyla var olur; patronu medyadan çıkınca kaybolur gider.
Evet… Efendileriyle yükselen efendisiyle düşer.
Sadece…
Hakiki gazeteciler hep var olur. Gazetecileri yaşatan sadece gerçeği olan sadakatleridir!
Bu girişi yapmamın nedeni var:
Meslektaşım Aytunç Erkin kitap yazdı:
“Sarı Lacivert Öfkeli Adam: Aziz Yıldırım.”
Hiç aklıma gelmedi, yıllardır tanıdığım Aytunç hangi takımı tutar?
Çünkü… Bizi sadece gerçekler ilgilendiriyor. Kitabı da bu amaçla okudum.
Kitap daha çıkmadan aylar önce Aytunç kitabını okumam için gönderdi. Üzerinde uzun süre çalışıldı ve kitap nihayet yarın çıkıyor.
Kitap bana unutulmuş bir ismi anımsattı:
Rauf Atilla Polat!..

Kim bunlar?

Bugün sosyal medyada pek ünlü bir isim var:
“Fuat Avni!”
Cemaat’e yönelik yapılacak polis operasyonlarını, hukuki soruşturmaları önceden bilip sosyal medyada yazıyor.
Başta hükümet çevreleri olmak üzere herkes merak ediyor; “Kim bu Fuat Avni?”
Bundan 5 yıl önce…
Aynı merak bir başka isim için söz konusuydu:
“Rauf Atilla Polat…”
Kimdi bu adam?
Öncelikle isim sahteydi; gerçek adıyla yazmıyordu.
2008 yılında şöhret oldu; bugün Habertürk’te olan Yavuz Semerci’nin “Gazeteport” adlı sitesinde yazmaya başladı. Dokuz ayda toplam 40 makale yazdı. Cemaat polislerinin verdiği Ergenekon ile ilgili yalan-yanlışları kaleme aldı.
Sonra, 2009 yılında Barlas Ailesi’ne transfer oldu. Mehmet Barlas’ın oğlu Cemil Barlas’ın sahibi olduğu “HaberX” sitesinde, Cemaat’e karşı çıkan herkese iftira atmaya devam etti.
Bunlardan biri de bendim. Dava açtım ve İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde Barlasları mahkum ettirdim.
Bakınız… Barlaslar duruşmaya gelip “Rauf Atilla Polat şudur” demediler; iftiralar atölyesinin bu üyesini ısrarla korudular…
Aytunç Erkin’in kitabından öğrendim…
“Rauf Atilla Polat”ın hedefinde sadece biz yoktuk. Barlasların haber sitesinde, “Balyoz toplantısındaki işadamı ve kulüp başkanı” başlıklı yazısında Aziz Yıldırım’ı hedef yaptı. (Tarih 15 Nisan 2010).
Gölcük Donanma’daki belgelerde Aziz Yıldırım’ın kimi medya patronlarıyla birlikte CIA ve MOSSAD ile toplantı yaptığının ortaya çıktığı yalanını yazdı: “Keşke yargı onların da ifadesini alacak kadar cesaretli olabilseydi. Bundan sonrası onlar için kurtuluş değil. Ve de kurtulamayacaklar. Bu darbe planını hazırlayanlar ve üsttekileri, bundan sonra iflah olacaklarını düşünmesinler.” (25 Ocak 2011)
Ve bu tür yalanlar sonrasında, Aziz Yıldırım 3 Temmuz 2011’de gözaltına alındı, tutuklandı, hapse atıldı. Barlaslar utanmadan şu başlığı attı:
“Aziz Baron”!..

Erdoğan soracaktır

Kimdi bu; “Rauf Atilla Polat”?
Cemaatçi olduğu belli…
Peki, Barlaslar neden bu kişiyi inatla koruyor?
Hükümet bugün “Fuat Avni”nin gerçek kimliğinin peşinde…
Tahmin ediyoruz ki, “Rauf Atilla Polat”ın yerini “Fuat Avni” aldı.
Cemaat ile AKP arasında MİT krizi çıkınca “Fuat Avni” Twitter’da yazmaya başladı. (18 Şubat 2012) Ardından… 17-25 Aralık operasyonlarından sonra ise ardı ardına attığı tweetler ile ünlendi!
Kimdi bu; “Fuat Avni”?
Aslında….
Cemaat’in “Yusuf Gezgin” ya da “Yusuf Derinsoy” gibi müstear isimlerle yazarları var.
Deniyor ki… “Bunlar bir kişi değil; Cemaat’in medyayı/kamuoyunu etkilemek için oluşturduğu ‘haber havuzu’ var; buradaki kişiler yazıyor!”
Bu havuz’da kimlerin olduğunun ortaya çıkması için Barlas Ailesi’nin artık itirafçı olması gerekiyor mu? Bir dönem birlikte neler yaptıklarını tek tek açıklamaları gerekiyor mu? Sanırım Erdoğan, sarayına davet ettiği Barlaslara bu meseleyi soracaktır.
Bugün…
Aziz Yıldırım davasının İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde duruşması var. Mahkeme önemli bir karar verecek…
Bir dönem Cemaat medyasının kullandığı Cihan Oskay, İstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Fuzuli Aydoğdu’ya verdiği ifadede; Zaman gazetesi tarafından Bodrum’dan İstanbul’a getirildiğini; lüks bir otelde ağırlandığını; genel yayın yönetmeni Ekrem Dumanlı’yla kahvaltı ettiğini ve Aziz Yıldırım aleyhine konuşması halinde köşe yazarı sözünü verdiklerini ve Fethullah Gülen’in bundan memnun olacağını söylediklerini ayrıntılarıyla anlattı.
Mahkeme Oskay’ı tanık olarak dinleyip dinlemeyeceğine karar verecek!
Muhtemelen… Ekrem Dumanlı ve diğer Zaman gazetesi muhabirleri de mahkeme tarafından çağrılacaktır.
Peki…
Bir dönem, yalanları yazması için “Rauf Atilla Polat”a köşe verenlerin de duruşmaya çağrılması gerekmiyor mu? Gelip, Aziz Yıldırım’ın yüzüne bakarak yalana neden ortaklık yaptıklarını açıklamaları gerekmiyor mu?
Evet…
Aziz Yıldırım davası bambaşka bir yere doğru gidecek gibi görünüyor…
Bu duruşmalarda gazetecilik de yargılanacak…